Cihangirin anlatımı
Üç yıl yakın zamandır ayak basmadığım topraklardaydım özlem hüzünle baktım bu diyarlara...ilk işim mezarlığa gitmek oldu emrem babasının göz bebeği yürek sızım kokusunu soludum. Amedin sokaklarında ilerledim nereye gideceğimi bilmeden doğdum büyüdüğüm eve sürdüm konağa yakın bir köşede iki el ele çoçuk küçük olan öyle derin nefes alıyordu ki camı açıp sordum ikiside iyiyiz der gibi kafa sallayıp gittiler arkalarından bakakaldım kendimi toplayıp arabayı tekrar çalıştırdım..
Konağın kapısındaki korumalar beni görünce çok şaşırmıştı buyur ağam diye kapıyı açtılar avluda oturan annem ve babamın özlem okunuyordu gözlerinden annem ayağa kalkıp "aslanım oğlum hoş geldin " dedi elini öptüm sarıldım babam hiç istifini bozmadan oturduğu yerden çatık kaşlarla bana baktı adımlarımı hızlandırıp "ver elini öpeyim" dedim babam yarım uzattığı elini öptüm.
Anam sarıldı kurban olduğum yollarını gözlerdiğim evledim diyip sarılıyor gözlerim avluyu taradı ne hüma vardı ne çoçuk acaba nerdeler diye düşündüm arka taraftan gelen küçük çoçuk sesi ile kafamı çevirdim masmavi gözleri ben burdayım diyordu babamın yanına geldi önünde durdu çipil çipil baktı öyle bakıyordu ki kimse ses etmiyordu babam ayaklandı kalktı ama o küçük çoçuk hala bakıyordu anam ayağa kalktı "açsındır oğlum sütlaçta yaptım sen seversin" dedi "açım anam açım" dedi hızlı hızlı kalktı anam oturduğu yerden mutfağa girdi o küçük çoçuk hala bana bakıyordu anam hazırladıklarını getirdi babamın anama seslenmesi ile yukarı çıktı beni çoçukla yalnız bıraktı koca mavi gözleri öyle bakıyordu ki her hareketimi izliyordu. Yemeği yedim sütlaç yerken hareketlendi yerinden "yemek ister misin" diye sordum başını aşağı yukarı saladı evet diye yanıma doğru yaklaştı sedire çıkmak için adım atı debelendi çok komikti poposundan tutup yardım etim yanıma oturdu sütlaç kasesini yanına koydum yüzüme baktı ye dedim küçük elleri arasına aldığı kaşığı bana uzatı "dedir" dedi elime aldığım kasenin içinden bir biri ağzına verdim "kimsin sen" dedim yüzüme baktı yine sordum "kimin çoçuğusun anne nerde" dedim yüzüme baktı "işe didti meni dötürmedi" dedi adın ne senin diye sordum tam cevap verecekti ki avlun kapısı açıldı civan ve hüma girdi görüş açıma hümanın dışarda ne işi vardı üstelik bu kılıkta yanımdaki küçük çoçuk hızla indi sedirden "amça amça" dedi civanın kolarına atıldı civan ve hüma beni gördükleri şoktan çıkmış bize doğru adımladılar küçük çoçuk çoktan civanın kucağına çıktı "amça babam deldi " dedi hüma hızla çoçuğu kucağına aldı merdivenlere yöneldi bense babam geldi lafındaydım babam babam dedi...Civan yanıma geldinde aklım sadece o koca mavi gözler ve babam lafı kaldı
Civanın abi abi diye seslenmesi üzerine kendime geldim civana sarıldım "hayırdır" abi dedi " şu mimar işi için geldim projesini çok beğenildi " dedim civan tuhaf hareketlerle " mimar şey abi bizimle çalışmak istemiyor " dedi sinirlendim" ne demek istemiyoru para ise para ver mal ise mal" dedim civan yutkundu "abim bir daha konuşurum ama kabul etmez" dedi sinirle "bende konuşayım bi" dedim civan kem küm eti anlamadım bir iş vardı bu işin içinde... saatler bir bir ilerledi herkes sofranın başında oturmuş hüma kucağındaki küçük çoçukla indi masaya baktı anamın işareti ile yanıma oturdu küçük çoçuğu yanındaki sandalyeye bıraktı küçük çoçuk hümanın verdiği hiç bir şeyi yemiyor kafasını çeviriyordu annem "nenem hadi yemeklerini bitir bende sana o istediğin kırmızı arabayı alıyım" dedi çoçuk omuzlarını silkti civan gülerek "ana yemese yemeğini bende dondurma yemeye hüma ile gider onu götürmem ibo da gelir bizle " dedi küçük çoçuk meydan okurcasına "yemem işte yemem" deyip dil çıkardı civana şok olmuş şekilde karşımdaki insanları izliyordum hele babam sessizliği her zaman sofra kuralına uyan o adamın sessizce küçük çoçuğu izlemesi üstüne "torunum elemen ne zaman yemek isterse onu yesin ben götürüm dedem seni dondurma yemeye" dedi gitim den bu yana nr olmuştu bu evde diye içinden geçirdim ailemi parmağında oynatan çoçuk masmavi gözleri ile bakıp güldü " dede bunlayı mensiz diderse alma onlayı eve" dedi babam ise "almam almam" dedi küçük çoçuk memun olmuş şekilde baktı sonra hümaya döndü "deşil olanı demem piyav derim " dedi yemek bu şekilde devam ederken tabağımdaki bezelyeleri ayıkladığım fark etim deşil şey bezelye diye tebessüm oluştu dudaklarımda kahyanın gelmesi ile hepimizi ona döndük "ali ağam bakal rüstem geldi seni görmek ister" dedi babam memnuniyetsiz suratı ile al içeri dedi bu adam kimdi ne işti anlayamadım adam eleri önünde boynu aşağıda "ağam senin torun yine benim camı indirdi" dedi kaşlarım çatıldı yine mi evdekiler yetmez gibi birde sokaktada mı terör estiriyor bu çoçuk diye oturduğu sandalyeye kafamı çevirdim ama yoltu nereye gitmişti diye soracağım anda babam"camın taktırız rüstem ama bir daha saygısızlık istemem asaf benim varisim ona göre davran" dedi adam bişeyler geveledi azında çıktı ama ben delirmek üzereydim o küçük şey şimdiden neler yapıyordu hümaya çevirdim kafamı "odaya hemen o çoçuğda al hemen odaya geç geliyorum " diyip ayaklandım...Yazar....
Hüma masanın altına saklanan oğlunu çıkardı "kuzum ne yaptın " dedi cihangirin peşi sıra kucağındaki çoçukla kalktı ayağa ali ağa sultan hanım civan peşi sıra acıyla baktı
Hüma odaya girmeden önce oğluna sıkıca sarıldı cihangir ise odada volta atıyordu sakinleşmek yerine dahada sinirleniyor küçük çoçuğun ailesini utandırdığın düşünüyor emre olsa böyle olmaz diye düşündü emrem hep uysaldı babam anam civan herkes emreyi unutu diye dahada öfkeleniyordu kapıdan kucağında çoçukla giren karısın saçlarına yapıştı hüma küçük çoçuğu düşürmekten koruyordu "cihangir dur" dedi ancak cihangirin durmaya hiç niyeti yoktu saçlarını tutuğu kadını sertçe duvara doğru iti bu sırada küçük çoçuğu yere indirdi hüma küçük oğlunu kıyafet odasına koyup kapıyı çekti cihangirin üstüne yürümelerin yok sayarak cihangir bağrıyor "o çoçuk nasıl ailemi utandırır nasıl bizi rezil eder" diye bağırdı hüma "çoçuk o çoçuk yapma cihangir çok korkar yapma" dedi hümanın önünde durduğu kapıya yaklaştı hümayı itekleyerek kapıyı açtı küçük çoçuğu aradı gözleri derin derin nefes aldı verdi "çık " dedi hüma "ağam yapma daha çok küçük " dedi takım elbiselerin dizili olduğu dolabın içinde dizlerini kendine çekmiş kulaklarını elleri ile kapatıp ağlıyordu cihangir sabır yarap sabır dedi hüma cihangirden önce davranıp kucağına aldı oğlunu "eğer dokunursan oğluma " dedi sözünü yarıda kesen ali ağa oldu "çık bu odadan cihangir torunumdan uzak dur " dedi oğlu ile gelini torunu arasına girdi cihangir hızla çıktı odadan ali ağa torunun açık kolunu öptü "ben yaşadığım sürece kimse dokunamaz sana" deyip çıktı odadan
Cihangir sinirle çıktığı odadan bir alt katta kitli olan emrenin odasına giti yatağa uzandı "babam canım özür dikerim " diye bildi hüma ise ağlaya ağlaya uyuyan oğluna sarıldı "geçecek annem geçecek " dedi
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum
⭐️ dokunmayı unutmayın
Görüşlerinizi bekliyorum bi kaç bölüm daha cihangire kızmaya devam edeceksiniz hafta sonu bölüm atmayacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir bir kuşun öyksü
RomanceO senin çoçuğun dedi kadın... Adam öfke ile benim tek evladım var o da öldü kadın Bu günü unutma ağa ellerinde kendi çoçuğun kanı var sakın unutma diye bağırdı kadın ve yumdu gözlerini. Acımasız bir adam kendi çoçuğunu bile yok sayan kalbine zincir...