eve gelen haberle hepsi yıkılmıştı cihangirin vurulduğunu duyan fatma hanım hastaneye gelene kadar ağıtlar yaktı dizlerini dövdü. Ali ağa , fatma hanım , hüma indikleri arabadan koşarak çıktılar hastaneye.. koridorda duran amar kucağında ali asafla civan öylece baktılar birbirlerine ali ağa "oğlum" dedi hüma ali asafa sıkıca sarıldı "sözünü tutun cihangir" dedi civan "ameliyata aldılar" diye bildi "fatma hanım ağlayarak "evladım " diye dizlerini dövdü ali ağa geçen bir saatin ardından hümaya baktı kucağında uyuya kalan oğluna ne zordu baba olmak hele dede olmak ondanda zormuş dedi içinden ali asafın dedesine sarılıp "babam ölmesin" dediğinden beri kalbi evlat acısını yaşatma allahım bana diye dualar ediyordu "hüma kızım perişan oldunuz anneni oğlunu alıp eve git" dedi hüma " olmaz baba cihangir çıksın ameliyattan" dedi fatma hanım "ben oğlumu burada bırakmam" dedi ali ağa amara döndü " bi oda ayarlayın hüma ile fatma anana oğul" dedi amar "hemen baba" dedi ameliyat kapısında sessiz bekleyiş devam eti saatler geçmek bilmiyordu fatma hanım fenalaşmış odaya alınmıştı ali ağa dualar ediyordu hastane kapısında sessiz bekleyişler devam ediyordu...İnsan oğlu ne garip varlıktı oysa... bizleri ayakta tutan şey neydi ? ortak geçmişimiz mi, yoksa ortak acılarımız mı ? yaşam ve ölüm arasında var olan kısa çizgi ile yaşamıyormuyduk. acılarımız ortak değilmiydi bir taraf acıları var ederken bir taraf acıları çekmiyor muydu.. işte hüma ve cihangirin hayatıda bu paradokstan ibareti bir nevi ne sonu beli ne acılarının varlığı oysa hümanın şuan tek düşündüğü şey cihangiri soğuk ameliyat odasından biran evel çıkmasıydı ne yaşadığı ne cihangirin yaşattıkları umrundaydı cihangirin biran evel iyi haberler almak istiyordu.
Cihangir soğuk ameliyat masasında yatarken derin bir uykuya dalmıştı kendine doğru koşan kadına bir kor alev gibi yandı yandı kadın okyanus mavisi gözlerinde boğuldu kadına doğru atığı her adımda kadın uzaklaştı cihangir nefessiz kaldı kadın peşinden gittiği bir ara sokakta kadın elin kavrayıp çekiştiren minik eleri ile adeta kadını sürükleyen küçük kopyasına baktı "hey çoçuk dur" dedi çoçuk kadını çekiştirerek "durmam" dedi cihangir emir veren ses tonuyla "sana dur diyorum çoçuk"dedi çoçuk "durmam baba durmam" dedi cihangir şaşkınlıkla karşısındaki ikiliye baktı ve uzaklaşmalarına aldırmadan "sen benim oğlumusun" diye tekrar bağırdı çoçuk kadının çekiştirerek "gidelim anne babam bizi unutmuş" dedi cihangir "adın ne senin" dedi çoçuktan cevap gelmedi cihangire bu sefer kadına seslendi "sen benim karımısın adın ne kokun yüzün hiç yabancı değil" dedi tam kalbin üstünü göstererek "şurada bir yangın var geçmiyor" dedi kadınla çoçuğa elini uzatarak kadın cihangire bakarak konuştu "bizi hatırladığında yangının son bulacak cihangir bizi hatırla" diye seslendi...
Saatlerdir bekledikleri ameliyat kapısından çılan doktor doğru yöneldi herkes "biz elimizden geleni yaptık ancak kurşun kalbe çok yakındı iki kere ameliyat sırasında kalbi durdu şimdi hastamızı yoğun bakıma alacağız önümüzdeki kırk sekiz saat çok kritik" dedi. Cihangir yoğun bakım odasına alınamasın üstünden tam altı saat geçmişti. Herkes için sessiz ve acı bekleyiş başlamıştı sanki herkes yemin etmiş gibi susuyordu fatma hanım elinde kuran okuyor ali ağa kafası sessizce yanında oturuyordu gözlerinde adeta bir yakarış vardı. Doktor yoğun bakım odasından çıktı aileye dönerek yormamak şartı ile içeri iki kişi girsin dedi. Ali ağa "fatma hanım önce sen gir sonrada kızın sen ; eşi ve anası olarak ikinizin hakı" dedi
Hüma fatma hanımdan sonra girdiği soğuk odada cihangirin baş ucuna gelerek saçlarına dokundu "ilk kez dokunuyorum saçlarına uyanık olsan asla müsade etmezdin çelik acımasız zırhını kuşanırdın cihangir ölme bana ve oğluma yaşattıklarını affettirmeden ölme daha oğlum babasın sevgi yanını görmedi ona sevgini göstermeden ölme oğlumu yarım bırakma bana söz verdin mutlu olacağız dedin" diye mırıldandı tekrardan saçlarına dokundu elerini tutu "sana bir hikaye anlatayımı cihangir... bir gün allah dünyaya iki aşık göndermiş bu iki aşık yan yana gelince sürekli birbirini kırıyormuş onları yukardan izleyen tanrı birbirlerin bu kadar sevip bu kadar kıran iki aşığa ceza vermek istemiş bir saat yapmış ikisinde saatin içine haps etmiş günün beli zamanlarında kısacık yan yana gelen iki aşık birbirine doyamaz olmuş ve saatin içinde zaman geçsin diye tanrıya yakarmışlar tanrı iki aşığa dönüm "bu dünyadaki zamanınızın kıymetini bilemediniz dünyanın sonuna dek akreple yelkovan kısacık zamanda birbirine doyacaksınız buda sizin cezanız" demiş akrep ve yelkovan bu dünyada hep birbirine hasret kalmış zaman o kadar kısaymış ki ne kırmaya gelmiş ne kırılmaya...
Hüma hikayesini bittirdi an monitörden dı dı dı diye sesler gelmeye başladı hüma "doktor doktor yok mu bişey oluyor" diye odayı inleti o sırada gelen doktorlar cihangire bakıyor hüma olanları izliyordu pencerinin önüne gelen civan abi diye cama vuruyor fatma hanım oğlum evladım diye dövünüyordu.
doktor hemşireye dönerek "ölüm saati yirmi iki kırt beş" dedi hüma koşarak yanlarına geldi "yooo ölemez bizi bırakmaz " diye bağırdı cihangirin yanına yaklaşarak sarıldı
Cihangir uyan
Cihangir
Cihangir bırakma bizi uyan
Cihangir ne olur uyan
Cihangir
Cihangir
Cihangir....Yavaşça gözlerini aralayan cihangir neler olduğunu anlamaya çalışıyordu narin parmaklarını yüzüne gezdiren kadına döndü "hüma" dedi hüma tebessüm sunaraka "uyandın mı cihangir ağam kaç kere seslendim ses vermeyince çok korktum" dedi masumca cihangir şaşkınlıkla kalktı yataktan hümaya yaklaşarak sıkıca sarıldı saçlarına öpücükler kondurdu hüma şaşkınlıkla cihangire baktı cihangir "ali asaf nerde" dedi hüma cihangire bakarak "o kim" dedi cihangir "oğlumuz" dedi hüma "bir oğlumuz olamasınımı istiyorsun" dedi cihangir "nasıl yani" dedi hüma "daha evleneli bir gün bile olmadı nikahtan sonra yorgun olduğunu söyleyip uyudun bana mı kızdın" dedi cihangir şokla hümaya baktı "sıkıca sarıldı bir çoçuğumuz olsun çok isterim kız erkek fark etmez ama hissediyorum bi oğlumuz olacak" dedi hüma cihangire tebessüm ederek baktı "bi çoçuğumuz olursa onu seversin demi biz belki aşkla evlenmedik ama en azından..." dedi an cihangir hümanın dudaklarına kapandı konuşamasını bittirmeden delice öptü hümayı sanki çölde susuz kalmışta kaynağına ulaşmış gibi cihangir öptüğü dudaklardan zorla ayrılarak "senide çoçuklarımızda o kadar çok seveceğim ki bu dünyada sevgisiz bir anımız bile geçmesin zaman çok kıymetli güzelim ve ben zamanımı sevgi ile geçirmek istiyorum" dedi hüma cihangire sıkıca sarıldı "şey unutum fatma annemler yemeğe çağırdı" dedi cihangir hümaya gülümseyerek "elimi yüzümü yıkayayım inelim" dedi hüma başını aşağı yukarı sallayarak tamam dedi cihangir banyoya girdiğinde yüze soğuk suyla yıladı "allahım sana şükürler olsun beni yanlışımdan döndürdün" dedi. Hüma banyoya giden adamın arkasından şaşkınlıkla baktı nikahı istemeyen ağlara diklen nikah sonrası sinirle kıza saydıran adam girmiş yerine başka biri gelmişti hüma şaşkınca gülümsedi cihangir odaya girince hüma kapıya doğru yürüdü cihangir hümanın narin küçük elerini tutarak odadan cıktı. Dışarda parlak yıldızılı bir gece vardı cihangir hümayı durdurarak gökyüzüne kafasını kaldırdı sonra hümaya baktı elerini alıp kalbinin üstüne koydu "cennet kuşu seni tam buraya esir eti yaratan kilidinde iki dudağının arasına mühürledi koca koca yangınlara kafa cihangir ağanın yüreyini bir mum ataşine esir eti." dedi hüma ve cihangir sıkıca sarıldı zamanların kıymetini bilerek sevgiyle
Sevgi ile kalın...
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum
İkinci final partı gelecek
Duyuru‼️‼️‼️mutlaka okuyun‼️
Öncelikle final partı beş bölümden oluşacak geneliniz rüya olmasına karşın tepkileri var ancak gelecek bölümlerde ne demek istediğimi daha iii anlayacaksınız çünkü gerçek hayata da bazen insanlara bi işaret verilir seçimlerini düzgün yapmaları konusunda çünkü her seçim geleceğimiz belirler cihangir herşeyi aslında yaşadı tüm acıları pişmanlıkları... ayriyeten hüma ve cihangire mutlu son istedik en mantıklı mutlu son bu şekilde olacağına inandım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir bir kuşun öyksü
RomanceO senin çoçuğun dedi kadın... Adam öfke ile benim tek evladım var o da öldü kadın Bu günü unutma ağa ellerinde kendi çoçuğun kanı var sakın unutma diye bağırdı kadın ve yumdu gözlerini. Acımasız bir adam kendi çoçuğunu bile yok sayan kalbine zincir...