34. Bölüm

21.6K 830 42
                                    

Sanki uyusam geçecekti herşey ama nafile bir çabanın içindeydim gözlerimi tavandan çektim yanımda uyuyan oğluma baktım yatağın sağ yanında öyle masum uyuyordu ki aklım ali babamın sözleri geldi "güzel kızım beni iyice dinleyesin cihangir benim oğlum ama sen benim kızımdın bir babanın en kıymetli şeyi kız evladır kızım cihangir doğdunda babam demişti ki artık bir erkeksin bir ailen var oğul demişti ama daha bir baba değilsin ancak baba olduğunu bir kız evladın olupunda anlarsın demişti şimdi daha iyi anlıyorum kızım ben yıllarca  ağa oldum koca oldum erkek oldum ama sen konağımdan içeri girdiğinde baba oldum ancak ben seni koruyamadım kızım oğlum düzelir dedim acısı bir gün dinecek dedim ama olmadı şimdi seçim senin kızım heran arkanda olacağım ister burda isersen dünyanın öbür ucunda"  deyişi yankılandı kulaklarında birbir zihnimde dolaştı sözleri burdan gitmek cihangirden uzaklarda yeni bir hayat ali asaf ve benim hayatım diye mırıldandı.

Ali asaf yan tarafta uyuyan annesinin yanağına koca bir öpücük kondurdu hüma gözlerini bu güzel öpücükle açıp
Oğlumm diye sarıldı küçük ali asafa
"Anne hadi uyan acıktım" dedi hüma gülümseyerek "emredersiniz küçük ağam" dedi ali asafa "anne babam aytık gelmeyek" demi diye sordu hüma yatağın ortasında oturan oğluna yaklaşıp "anneciğim bunu bende bilmiyorum ama sana bir şey sormak istiyor senle başka bir ülkeye gidelim mi orda bir evimiz olsun her şeyden herkesten uzağa sen ve ben" dedi ali asaf kaşlarını çatarak "hayır olmaz dedem amçam babannem piri buyda başka yere ditmem " dedi hüma oğlunun uzaklarada yapamayacağını biliyordu ama yinde şansını denemek istedi "peki nerden yaşamak istersin" ali asaf "dedemle evimizde yaşamak isterim ben" dedi hüma kararını vermişti aslında tüm kararı oğluna bırakmıştı ama cihangir bunu bilmesine gerek yoktu...

3 ay sonra

Cihangirin anlatımı

O kadar olayın üstünden koskoca üç ay geçmişti ben ne oğlumu ne karımı görebilmiştim bu sefer kaçan ben değildim oysa hayatım ellerimin arasından kaçıp gitmişti babam karım oğlumu alıp gittiğinden bu yana doksan gün üç saat yetmiş iki saniye geçmişti bense kimsesizliğimle bir harabe yığını gibi ordan oraya sürükleniyordum onları ararken her kapı yüzüme kapanıyordu dünyanın öbür ucunu bile arıyordum ama nafile bir çaba içindeydim her seferinde eli boş dönüyordum babam onları öyle bir saklamıştı ki bulmam git gide imkansızlaşıyordu ben oğlumu özlemiştim karıma hasret kalmıştım oysa yıllarca onlara eziyet eden ben değil miydim ruhlarına telafisi olmayan yaralar bırakan ben değil miydim... kapın çalınma sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım ve otoriter benliğime burundum "gel" kapın açılıp içeri giren kişi ile birbirimize buruk tebessümler yolladık "amar dostum" dedi cihangir "cihangir ağam" diye sarıldı amar otuzlarında esmer yakışıklı heybeti bir adamdı bir arap şehi olmasıda bu yakışıklılığına karizmasına katığı ekstraydı yıllar önce cihangirle karşılaşıp cihangire bir hayat borçlu olan adamdı
-toplantı için mi geldin
- evet cihangir ama daha çok seni görmek için geldim yıllar önce bıraktığım yerdemisin diye bakmaya geldim
- amar dostum yıllar önce bıraktığın yerden daha beter haldeyim çamurun dibine kadar batım ve çabaladıkça dahada batıyorum
- anlamadım
- amar evlendim bir çoçuğum oldu...
Lafın yarıda kesen ise kapın çalmadan açılıp civanın odaya girmesiydi cihangir kaşlarını çatarak civana baktı amar ise birbirine ölümüne bağlı her daim saygılı olan bu kardeşler arasında ne olduğunu anlamaya çalışıyordu
Civan -toplantı için çıkmalıyız dedi amara dönerek "seni burda beklemiyordum kusura bakma" deyip yanına yaklaştı iki adam birbirine sarıldı amar
- hiç değişmemişsin civan
- ah yapma amar abi yaşlanıyorum baksana
Amar kahkaha atarak
- sen mi yaşlanıyorsun o zaman biz mezara girmeliyiz deyip cihangire döndü haksız mıyım dostum
Civan abidinden önce lafa girerek
- seni bilmem amar abi ama cihangir ağayı toprak bile kabul etmez deyip arkasını döndü ve ekledi - dışarda bekliyorum geç kalacağız deyip odadan çıktı

Amar ne olduğunu anlamaya çalışıyor cihangire döndü öfkesi yüzünden okunuyordu civanın arkasından bağırdı
- hem karımın yerini söyleme hemde bana atar yap lan senin kemiklerini kırarım eşşek herif
Amar şaşkınca baktı
- karın mı saklıyor anlamadım dostum neler oluyor
- sonra anlatırım dostum şu toplantıyı atlatalım anlatırım dedi
- amar merakla bekliyorum

Üç araba arka arkaya çıktı ve bi o kadarda koruma ordusu geldikleri mekan ormanlık bir alanın içinde ahşaptan görkemli bir evdi dışarda bir sürü araba ve bir ordu kadar koruma vardı cihangir amar civan tek tek arabalarından ip ahşap eve doğru ilerlediler ahşap evin kapısı açıldığında içeride kocaman bir masa etrafında yedi sekiz tane adam oturuyordu cihangirin sağ tarafına civan sol tarafına amar oturdu
- eksik yoksa başlayalım burhan dedi cihangir
- selim gelmedi patron
- toplantının saattini bilmiyor mu diye çıkıştı cihangir o sırada kapı açıldı içeri kırklı yaşlarda bir adam girdi
- geç kaldım kusura bakmayın diyerek son bol koltuğa oturdu
- burhan sevkiyatlarda aksama oldu bu ay dedi amar
- amar bey gemi sevkiyatında bir iki aksilik yaşandı
- civan tırlarla taşımalar ne durumda iran sevkiyatını ben yönetim
-şuan aksilik yok
- kumarhanelerden istenilen bedel gelmedi abi dedi civan
- gece kulüpleri
- onlarda sıkıntı yok dedi ahmet
- sevkiyatlar dikkatli bir şekilde düzenlensin kumar haneler bu ay ki yönetimi sende burhan diğer işler olduğu gibi devam edecek

Yaklaşık bir saat süren yer altı toplantısı sonlandı herkes tek tek dışarı çıktı masada üç adamın dışında selim kalmıştı cihangire dönerek
- patron kaybın varmış diye duydum
Cihangir kaşlarını çatarak selime baktı
- kızma patron renkli gözlü çok tatlı bir çoçuk ama sana hiç benzemiyor tıpkı güzel karın
dediği an adamın üstüne adeta uçtu cihangir civan ise eline telefonu alıp babasını arıyordu ki amara dönerek "amar civanın telefonu al" amar ne olduğunu anlamaya çalışıyor bi yandandan civanı tutup "kardeş kusura bakma patronun emri" dedi

Cihangir selime ağız yüz daldı en son yorulup kenara çekildi selim boylu boyuna yatıyordu konuşmaya hali kalmamıştı
"Dostum adamı niye dövdün nasıl konuşacak şimdi"
" kimse benim karım oğlumu pis azına alamaz" dedi
" hiç değişmeyeceksin demi abi" dedi civan
"Psikiyatriye gidiyorum ya civan" dedi
"Sen doktora mı gidiyorsun" dedi amar
"Pek işe yaramamış gibi" dedi civan
"Uzatma civan karımın adını pis azına mı alsın" dedi mutfak gidip bir sürahi su alıp geldi adamın yüzünden aşağı döktü selim boğulurcasına uyandı
" karın nerde"

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum
Beğeni 200 yorum 150

Esir bir kuşun öyksüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin