"Kural iki." derken sesi oldukça boğuk çıkmıştı.
"Asla ilk hamleyi sen yapma."
Sonra üzerimden çekildi. Canım oldukça acıyordu. Yerde ağrıyan yerlerimi tutarken dişlerimi sıktım. Taehyung eline bir şişe su alıp içerken yavaşça doğruldum. Ona nefret dolu gözlerle bakarken ayaklandım.
"Kum torbasına mı benziyorum?" diye bağırdım canımın acısıyla. Taehyung ise ağzına doldurduğu suyu içti ve şişenin kapağını kapattı. Benimle göz göze geldikten sonra alayla güldü.
"Sana vurmak eğlenceli."
Dişlerimi sıktım. Onun bu alaycı tavrını sevmemiştim.
"Beni dövüp duracağına bir şeyler öğret!" diye sinirle soluduğumda Taehyung elindeki su şişesiyle oynuyordu.
"Sen kendini dayak yemekten korumayı öğrenene kadar, seni döveceğim." dediğinde sinirle gözlerimi kapattım. Bu sikik yerde ne bok yediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece kendini bir şey sanan Taehyung ve arkadaşlarına inanmış, buraya kadar gelmiştim.
"Biliyor musun?" dedim sertçe. "Siktir git."
Sinirle yürüyerek kapıya doğru ilerledim. Buradan çıkacak ve kendi başıma öğrenecektim her şeyi. Kendi kendimi koruyabilirdim.
Tam kapının kolunu tutmuştum ki, kafama çarpan bir şeyle öylece durdum. Su şişesi yere düşerken Taehyung'a döndüm. Sinirli görünüyordu. Yumruğunu sıktıktan sonra sinirle nefesini üfledi.
"Siktirip gitmemi mi istiyorsun, şişkin dudak?" dedikten sonra hızla bana ilerledi. Yumruğunu havaya kaldırdı ve benim suratına isabet edecek şekilde ayarladı onu. Ondan bir yumruk daha yememek için kafamı hızla sağa çektim. Taehyung'un yumruğu boşa gittiğinde, sendeledi. Ben yumruktan kurtulmamın şaşkınlığıyla ona bakarken Taehyung dudaklarının kenarıyla gülümsedi.
"Güzel." dedikten sonra sırtıma vurdu. Sonra işaret parmağıyla odanın diğer tarafında bulunan kum torbasını işaret etti.
"Şimdi oraya git. Her gün 500 yumruk atacaksın." dediğinde omuzlarım düştü.
"A-ama..." dediğimde dinlemedi bile beni.
"500 yumruk attıktan sonra yemek yiyebilirsin." dedikten sonra kapıyı açtı. Sonra bana bakıp alayla güldü.
"Sen yumruk atarken ben mutfakta yemek yiyor olacağım. Beni orada bulabilirsin." dedikten sonra çıkıp kapıyı kapattı.
Odada sadece kum torbasıyla ben kaldığımda yavaşça nefesimi üfleyerek ilerledim. Kum torbasına bir yumruk attıktan sonra küçük pencereden gelen karanlığa baktım. Burada güneş doğmuyor muydu, yoksa geceler çok mu uzundu?
Birkaç daha yumruk attım kum torbasına.
Ailem beni özlemiş miydi? Beni bir hastane odasında bekliyorlar mıydı gerçekten?
Birkaç yumruk daha yerleştirdim sertçe.
Ya Ha Eun? Sevgilim... O duymuş muydu kaza yaptığımızı? Hastane odasında mı tanışmışlardı ailemle? Ben öylece yatarken...
Tekrar yumruk.
Acaba burada hayatta kalabilecek miydim? Ölüp öylece gidersem beni bekleyen ailem ne yapacaktı?
Yumruk.
Ya annem? Babam olmadığı zaman kiminle kalacaktı gece?
Yumruk.
Yumruk.
Yumruk.
Kapı açılana kadar ağladığımı fark etmemiştim bile. İçeriye Jungkook girdiğinde ıslak yanaklarımı sildim. Yumruk atmaktan elimin üstü kanamıştı.