Dönüp durdum yatakta. Uyku girmiyordu bir türlü gözlerime. Aklımda dolaşıp duran Taehyung, uyumama en büyük engeldi. Onun boynuna bıçağın ucunun girdiğini düşündükçe başım ağrıyordu. O nasıl canımı acıttıktan sonra rahatça uyuyabiliyordu? Ben mi fazla vicdanlıydım yoksa o mu vicdansızdı?
"Aptalın tekisin."
Güldüm kendime. Belki de cevap buydu. Aptalın teki olduğum içindi her şey. Onu düşünüp uyuyamamamın sebebi de buydu muhtemelen.
Kendimi doğrulurken buldum. Ayağa kalkıp odamdan çıkarken beynim donmuş gibiydi. Düşünme yetimi kaybetmiş bir şekilde çıktım odamdan. Taehyung'un odasının önüne geldiğinde durdum. Boynunun iyileşip iyileşmediğine, acı çekip çekmediğine bakacaktım sadece. Kendimi onun kadar vicdansız olmadığıma inandırarak kapının kolunu tuttum. Yavaşça açıp kafamı uzattım ilk başta içeriye. Taehyung'un gözlerinin kapalı olduğunu fark ettiğimde yavaşça nefes verdim. Kapıyı geçebileceğim kadar açıp kendimi içeri attım. Parmak uçlarımda yürürken sessiz olmaya özen gösterdim. Sadece boynuna bakıp çıkacaktım.
Taehyung'un yanına geldiğimde bu karanlık odada iyi görebilmek için kıstım gözlerimi. Kafası hafif eğilmişti ve çenesinin gölgesi düşmüştü boynuna. Bir türlü göremediğimde yavaşça bir nefes verdim. O uyanınca görmekten başka seçeneğim kalmamıştı. Tekrar parmak uçlarıma çıkıp arkamı döndüm. Zaten şimdi görsem ne yapacaktım ki?
"Aptalın tekisin."
Evet, Kim. Burada ne bok yediğini bilmeyen aptalın tekiyim.
Yavaşça yürümeye başladım kapıya doğru. Odadan çıkarken de sessiz olmaya çalıştım fakat olmadı. Bir anda bileğimi tutan el, bağırmama sebep olmuştu.
"Ne bok yiyorsun burada?"
Taehyung'un sesini duyduğumda arkam dönükken yutkundum. Yakalanmanın verdiği korkuyla kalbim hızlanırken ona döndüm. Taehyung tek kaşını kaldırmış, yatakta otururken bana bakıyordu.
"B-ben..." derken gözlerim onun boynuna gitti. Boynunda herhangi bir iz ya da kan aradım. Fakat hiçbirinin olmadığını fark ettiğimde yavaşça nefesimi verdim. İyileşmiş olması mutlu etmişti beni.
"Boyun fetişi misin?" dedi Taehyung, onun boynuna baktığımı fark ettiğinde. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Taehyung dudaklarının kenarıyla tehlikeli sayılabilecek bir şekilde güldü.
"Yoksa boynumun fetişi misin?"
Gözlerimi kırpıştırdığımda tekrar "B-ben..." diye kekelemeye başladım. Taehyung bana gözlerini devirip ayaklandı. Hala bileğimdeki elini çekmemişti. Odasının çıkışına doğru yürümeye başladığında bende onunla sürüklendim. Taehyung beni aşağı indirdi. Dış kapıdan da hızla çıktığımızda etrafıma bakındım.
"Nereye gidiyoruz?" diye endişeyle sorduğumda Taehyung umursamadı sorumu. Beni meydan gibi bir yere kadar çekiştirip orada bıraktı. Meydanda öylece durduğum sırada Taehyung cebinden bıçak çıkardı. Bıçağı açıp bana doğrulttuğu sırada gözlerim kocaman açıldı.
"Ne yapıyorsun?"
Göğsüm endişeyle inip kalkıyordu. Etrafımızda bir sürü insan toplanmaya başlamıştı bile. Herkes Taehyung'un beni öldüreceğini fısıldarken onun ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum.
Taehyung bir anda bağırarak bana koştu. Bıçağı kaldırıp bana saplamak için hazır hale getirirken koşuşu hızlıydı. Bıçağı tekrar bana saplayacağını düşünürken korku yüreğimde büyüdü. Kendimi koruma içgüdüsü baş gösterirken Taehyung'un bıçak tuttuğu bileğini yakaladım.