Kaç saattir buradaydık, kaç saattir sessizdik bilmiyordum. Taehyung bana bir kadından bahsettikten sonra sessizleşmişti. Ben ona bakarken, o gözlerini bir yere sabitlemişti.
Kadının acı dolu ama güzel sesi yankılanırken düşündüm. Bu kadın en çok acı çeken kişi miydi yani? O yüzden mi ağlayarak söylüyordu şarkısını? Kimseye duyuramadığı sesini öldükten sonra burada mı duyuruyordu?
"Onu..." dedim saatler önce bahsettiği kadını kastederek. "Tanıyor muydun?"
Taehyung yavaşça kafasını sallarken gözlerini uzaklardan çekmemişti. Merak duygusu tüm bedenimi sarmıştı. Ona bir sürü soru sormak istiyordum. Fakat yapmadım. Sorarsam muhtemelen küfür edip beni geçiştirirdi.
"Koma'da yaşayan insanlar arasında acı verici bir olaydır bu." dedi Taehyung sessizce. "Herkesten çok acı çeken biriysen, kimse seni dinlemediyse, öldükten sonra senin sesin yankılanır burada."
Sonra bakışlarını odakladığı yerden çekip bana çevirdi.
"Fakat o güzel hayatında, onun kadar acı çektiğini düşünmüyorum."
Sonra ayağa kalktı. Yürümeye başladığında bende ayaklandım. Onun peşinden ilerlerken sorunun birinin dudaklarımın arasından kaçmasına mani olamadım.
"Ya sen?" dedim hafif bir merakla. "Sen onun kadar acı çektin mi?"
Taehyung durdu. Arkası bana dönüktü hala. Bana dönmedi. Birkaç saniye durduktan sonra sorumu duymamış gibi ilerledi. Her zamanki gibi kendinden emin adımlarla ilerledi bu karanlık yerde. Bende takip ettim onu her zamanki gibi...
Uzun bir süre sessizce yürüdüğümüzde içimdeki merak duygusu daha da kabardı. Ona soracağım sorular o kadar fazlaydı ki, kendimi tutamamaya devam ettim.
"Acaba o kadın eski sevgilin miydi?"
Taehyung yürümeye devam ederken onun omuzlarına konuşmaya devam ettim.
"Yoksa seni aldattı m-"
Ben daha cümlemi bitirip sonuna soru işareti koyamamıştım ki, Taehyung hızla bana döndü. Ben daha ne olduğunu anlayamadan yüzümün ortasında bir yumruk hissettim. Kafam yere düştüğünde kaşımın patladığına emindim.
Fakat durmadı, Taehyung. Karnıma son hız tekme attığında sırt üstü yere düştüm. O kadar şaşırmıştım ki, ona karşılık bile veremedim. Karnıma sertçe bastığında nefesim kesildi. Gözlerim neredeyse yuvalarından çıkacak kadar açılırken Taehyung dişlerinin arasından konuştu.
"Sakın." dedi nefes nefeseyken. "Sakın onun hakkında ileri geri konuşma."
Sertçe yumruğumu, Taehyung'un karnına bastığı ayağına geçirdim. Taehyung ayağını çektiğinde acıyla suratımı buruşturdum. Ellerimi karnımın üstünde birleştirip dişlerimi sıktım.
"Sikeyim!" diye acıyla bağırdığımda Taehyung üzerime eğildi. Saçlarımın önünden tutup beni kaldırdığında saçlarımın koptuğuna kalıbımı basabilirdim.
"Küfür etmen sadece senin aleyhine." dedikten sonra saçlarımı sertçe bırakıp ellerindeki kılları silkelerken tekrar yürümeye başladı. Sessizce onu takip ederken karnımı tutmaya devam ettim. Canımı herkes acıtıyordu fakat kimse beni öldürmüyordu.
Eve gelene kadar sessizce ilerledik ikimizde. Ben ondan ne kadar nefret ettiğimi aklımdan geçirirken Taehyung beni hiç umursamadan ilerlemeye devam etti. Eve geldiğimizde direk girdi içeri. Kapıyı açan Jimin'e ve Jungkook'a bakmadan hızla odasına girdiğinde ikisi de bana döndü.
"Bir şey mi oldu?"
Jungkook'un sorusuyla yavaşça üstümü kaldırdım. Karnımda oluşan morluğu gördüğümüzde hepimiz şok olurken Jimin oldukça endişelenmiş görünüyordu.