(YN : Bir önceki bölümün bildirimi gelmediği için hala bilmeyenler var. Bu bölümün bildirimi geldiğinde eğer okumadıysanız 4.bölümü okuyun. İyi okumalar!)
"Buradan kaçamazsın. Benden kaçamayacağın gibi..."
Sıcak nefesi boynumdaki tüm damarları gerdi. Onun nefesini boynunda hissettikçe ben nefessiz kaldım. Fakat topladım tüm gücümü. Onu ittiğimde sadece kafası boynumdan geri çekilmişti.
"Korkunçsun." dedim gözlerim dolu dolu. Kalp atışım hızlanmıştı. Hala ölmemek için yalvaran teyze aklımdaydı.
Taehyung dudağının kenarıyla gülümsedi. Fakat gülümseyişi o kadar acımasızcaydı ki, ondan gerçekten korktuğumu hissettim.
"Sana aksini söylemedim." dedi hırlar gibi. Sonra kolumu tutup beni çekiştirmeye başladığında hızla kurtardım kolumu ondan.
"Neden bir şey yapmadın?" diye bağırdığımda göz yaşlarım akmaya başladı yanaklarımdan. O an gözümün önünden gitmiyordu.
Taehyung bıkmışçasına bana baktı. Dilini arka dişlerine yerleştirip saçlarını arkaya attı.
"Yapmak zorunda değilim."
Ona şaşkınlıkla baktım. Sonra şaşkınlığım nefrete dönüştü. Göz yaşlarımı sertçe sildim ve bize bakan onlarca gözü umursamadım.
"Burada ölürse, gerçek hayatta da öleceğini söylemiştiniz! Bir insanı öldürürlerken sen orada öylece izledin! İnsan mısın sen?!"
Konuşmaya ve ona bağırmaya devam edecektim ki, Taehyung girdi söze.
"İnsan falan değilim!" diye bağırdığında tüm laflarım ağzımda tıkılı kaldı.
"Bana bak!" dediğinde çenemi parmaklarının arasına aldı. Sertçe sıkarken, sertçe konuştu.
"Yaşamak için savaş, sessiz kal ve zeki ol. Eğer bu üç kuralı yapamayacaksan, siktirip ölebilirsin." dedikten sonra çenemi sertçe bıraktı. Çenemin üzerinde parmaklarının izinin kaldığından emindim.
"Şimdi kes sesini ve benimle gel." dedikten sonra tekrar tuttu kolumu. Beni sertçe çekiştirirken ona karşı çıkamadım. Aptal gibi Taehyung tarafından sürüklenirken buradan ne zaman kurtulacağımı düşündüm. Ne zaman o güzel hayatıma döneceğimi, ne zaman ailemi göreceğimi... Buradan kurtulmak istiyordum ben artık.
Eve geldiğimizde Jimin ayağa kalktı. Jungkook ise kapı pervazına yaslanmıştı. Taehyung eve geldikten sonra beni sertçe bıraktı. Jimin hızla yanıma gelirken çeneme baktı hemen.
"Çeneni kim sıktı?" diye endişeyle sorup parmaklarını çeneme doğru getirdiğinde yüzümü geri çektim.
"Endişelendin mi?" dedim Jimin'e bakıp. "Ben de o teyzenin hayatı için endişelenmiştim."
Jimin sessiz kalırken Jungkook kapı pervazına yaslı kalmaya devam edip konuştu.
"Fazla duygusal olma." dediğinde inanamazca kafamı iki yana salladım. Buradaki kişiler, bir insanın ruhu değil miydi? Neden duygusuz gibi davranıyorlardı?
"Bir insanın hayatı benim duygusallığımdan daha önemli olmalı."
Jungkook ise kafasını iki yana salladı. Masanın üzerinde olan su bardağını alıp kafasına diktikten sonra hiçbir şey yokmuş gibi konuştu.