Yaşamak... Buradaki herkesin istediği şeydi. Bunun için hayal kurdukları, gülümsedikleri, çabaladıkları bir amaçtı. Sırf bu yüzden birbirlerinin hayatlarını sonlandıracak kadar gözlerini bürümüştü bu amaç. Sadece kendilerini düşünmelerine sebep olmuş, onları acımasız biri yapmıştı. Fakat Jimin... O yaşadığını anladığı halde sanki ölüyormuşçasına hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Gitmek istemediğini haykırmış, sıkı sıkı tutmuştu sevgilisini.
Jimin gideli kaç dakika olmuştu bilmiyordum. Fakat bildiğim tek şey o gittiğinden beri Jungkook'un, dizlerinin üstünde oturduğuydu. Taehyung ise sırtını duvara vermiş, kafasını yukarı kaldırmıştı ve tavana bakıyordu. Gözlerimi yavaşça ondan ayırdığımda son kişiye ilişti gözlerim. Jackson'ı yere öylece bakarken gördüğümde istemsizce kasıldı tüm vücudum. Yumruklarım bile kendiliğinden sıkılırken elimi bir anda yakasına attım.
"Sen gel benimle." dedikten sonra kimsenin bana yetişmesine izin vermeden bulduğum ilk odaya girdim. Jackson'ı da yakasından tutup odaya soktuktan sonra kilitledim kapıyı. Jackson'ı sertçe yere ittiğimde kalçasının üzerine düştü fakat bu beni tatmin etmedi. Onun yakasını tutup tekrar ayağa kaldırdım ve duvara yasladım sertçe.
"Anlat!" diye bağırırken duvara vurdum sırtını. "Jimin yaşamasaydı ne bok yiyecektin?"
Jackson suçlu bir çocuk edasıyla kafasını eğdi. Ondan bir cevap bekledim fakat susmaya devam etti. Biraz geri çekilip suratına yumruk attığımda tekrar bağırdım.
"Aç şu siktiğimin ağzını da konuş!"
Jackson dudağının kenarındaki kanı elinin tersiyle silerken kapıya sertçe vuruldu.
"Jin, aç şu kapıyı."
Taehyung'un emredici tarzdaki sesini duysam da umursamadım. Jackson yavaşça yutkunup anlatmaya başladığında ikimiz de kapının diğer tarafında, sinirden kudurmuş Taehyung'u umursamıyorduk.
"Yangın çıkmadan önce geldim." diye başladı Jackson sessizce. "Beni Hoseok adında biri buldu. Sonra bir anda çevreme bir sürü insan toplandı. Bazıları beni öldürmek isterken, bazıları işe yarayacağımı söylüyordu. Ben de o anki korkuyla ne isterlerse yapacağımı söyledim. Beni öldürmelerinden çok korkmuştum."
Jackson devam edecekti ki, kapıya tekme atılmasıyla sustu. Elimle Jackson'ın çenesini kavrayıp sıktım sertçe.
"Devam et." dediğimde Jackson hızla kafasını sallayıp devam etti konuşmaya.
"Bana Taehyung adında birinin özel ruh olduğunu söylediler. Sizi de onun yardımcıları olduğunuzu söylediler. Eğer öldürmeye sizden başlarsam, özel ruhun acı çekeceğini ve bu sayede tekrar hayata döneceğimi anlattılar."
Dişlerimi sıkıp ona bir kere daha yumruk attım. Bir kere daha ve bir kere daha...
"Bu yüzden mi öldürmeye çalıştın beni o yangında?" diye bağırdığım anda Taehyung'un sinirden çıldırmış sesi doldu kulaklarıma.
"Kapıyı sikerek delmemi istemiyorsan, aç şu kapıyı!" diye bağırdı Taehyung. Fakat daha her şeyi öğrenmemiştim. Şimdi açarsam Jackson'ı öldürürdü.
"Devam et!" diye sertçe çıkıştığımda Jackson kafasını sallayıp devam etti.
"Taehyung'un yakında beni evine alacağını söylediler. Eğer sizden birini öldürürsem gerçekten işe yaradığımı anlayacaklarını ve bu yüzden beni öldürmeyeceklerini söylediler. Yaklaşık birkaç saat önce camdan biriyle göz göze geldim. Ve bana başlamam gerektiğini işaret etti. Bende hazır evde kimse yokken o ikiliyi öldürebileceğimi düşündüm. Bu yüzden mutfaktan bir bıçak aldım fakat yapamadım. Onların tatlı ilişkilerini durdurmak istemedim fakat sonra Jimin yaşamaya başladı."