19 beatrice

1.1K 117 80
                                    

Yepyeni hayatlarımızın ilk bir ayı, tükenmişti.

Jack ile muhteşem bir ay geçirmiştik. Eskiden okul bahçesinde yürür, Powell'daki köşemizde beraber kitap okur ve öğle yemeklerimizi beraber yerdik. Ama şimdi, okul bahçesinde yürürken birbirimize sarılıyor, Powell'daki köşemizde kitap okurken ufak yaramazlıklar yapıp birbirimizi öpüyor ve öğle yemeklerimizi birbirimize kendi ellerimizle yediriyorduk.

Her şey, dört dörtlük ilerliyordu.

"Selam millet!" Jack ile el ele yanlarına geldiğimizi gören Happy Tree Friends ekibi, sevinç çığlıkları atmaya başlamıştı.

"Tanrım, sizin adınıza öyle mutluyum ki, 1 ay geçmesine rağmen hâlâ el ele tutuşsanız bile çığlık atmak istiyorum!" Rosé'nin tutkulu konuşmasına kahkaha attığımızda, Jennie de hızlıca başını sallıyordu. "Kesinlikle! Ben LizJack hayran kulübü kurmayı bile düşünüyorum. UCLA'nın yarısından fazlasının bu kulübe üye olacağına eminim!"

Merakla kaşlarım çatılırken "Neden?" diye sordum. "Gerçekten o kadar çok hayranımız mı var?"

"Sen deli misin?" Seokjin'in cahilmişim gibi hissettiren bakışlarını gördüğümde kaşlarım havalanmıştı. "Okulun tek gündemi sizsiniz. Dispatch'in yeni yıl çifti* bile Kore'de bu kadar ilgi görmedi."

Diğerleri Seokjin'in dediğini anlamasa da ben anlamıştım ve TANRI AŞKINA, 1 AY BOYUNCA BUNDAN NASIL HABERİM OLMAZDI?

"Kim? KİM? KİMLER SEVGİLİYMİŞ ÇABUK SÖYLE!" Jack'in elini bırakıp kendimi Seokjin'in ayaklarına kapattığımda, Seokjin pis pis sırıtıyordu. Ardından yavaşça bana doğru eğildi ve devlet sırrı paylaşır gibi bir ciddiyetle fısıldadı. "EXID Hani ve JYJ Junsu."

"NE?" Şaşkınlıkla Seokjin'e baktığımda başını salladığını görmüştüm. "Güzelim Hani'yi Junsu'ya kaptırdık, evet. Koreli erkekler olarak ağlıyoruz."

Ben de Junsu'yu Hani'ye kaptırmanın şokuyla elimi kalbime koymuş kan ağlarken Sandra, Seokjin'e vurmuştu. "Hani kim ve neden onu birilerine kaptırdığın için ağlıyorsun?"

Seokjin derin bir nefes aldı ve Sandra'ya ağlamaklı gözlerle baktı. "Sevgilim, genlerinde Koreli geni de olmasına rağmen hiçbir şey bilmemen beni üzüyor. Sana Kore'yle ilgili her şeyi anlatmam gerekecek."

Bunlar yaşanırken ben hâlâ yerde kalp krizi geçiriyor ve "Junsu oppa, neden? Neden Hani olmak zorundaydı?" diye ağlıyordum.

Gözlerimi açıp da başımda dikilen Jack'i gördüğüm an Jennie, Jack'e "Kaldırsana manitanı yerden, bak aşk acısı çekiyor," demişti.

"Çekiyor da bana mı çekiyor sanki? Kaldırmıyorum." Jack'in kötü bakışlarını üzerimde gördüğümde alt dudağımı büzdüm ve elimi Jack'e uzattım. "Ama burası çok soğuk ve çok karanlık ve çok ıssız."

Jack tek kaşını kaldırdığında yapmam gereken tek bir şey olduğunu anladım.

Damarlarımdaki bütün Asyalı sevimliliğini ortaya çıkartıp ağlamaklı gözlerle ona baktım ve "Oppa, sensiz üşüyorum," dedim.

Jack, ona "oppa" diye hitap ettiğimi duyunca içi gidercesine titrek bir nefes almış ve ona uzattığım elimi tutarak beni hızlıca ayağa kaldırmıştı. Kaldırdığı gibi de bana sarılınca gülmüştüm.

"Bir daha sakın bana oppa diye hitap etme, Lalisa. Yoksa seni kollarıma alıp bir daha da bırakmam, bırakamam."

Ben kahkaha attığımda Rosé ve Jennie olayı anlamamış oldukları için bize boş boş bakıyorlardı ama Seokjin bu duruma iç çekmişti. "Sandra, sen de bana oppa der misin?"

1000 forms of me ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin