15-)"Ateşkes"

119 12 0
                                    

Pinhani- Beni Al

Komodinin üzerine bırakılan bardağın sesiyle gözlerimi araladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Komodinin üzerine bırakılan bardağın sesiyle gözlerimi araladım. "Anne," diye mırıldanarak yatakta hareket etmeye çalıştım. "Bak bu limonlu ballı ıhlamur sana iyi gelir kuzum. Hadi kalk da iç," dedi şefkat dolu sesiyle.

Yavaşça doğrularak yatak başlığına sırtımı yasladım ve çayı elime alıp kokladım. "Neyine kokluyorum ben ya. Burnum koku almıyor ki," dedim ve gülmeye çalıştım ama sadece çalıştım. Az daha sümüklerim ağzıma geliyordu.

"Hadi sen iç bitir koy oraya ben gelip alırım. Bir şey istersen de seslen."

"Tamam Ayten Sultan," dedim ve annemin kapıdan çıkışını izledim. İki gün önce sokaklarda öyle koşarsam şimdi böyle de düşerdim yataklara. "Sen hak ettin Nur. Sen hak ettin," dedim, son kelimelerimi vurgulayarak. Ihlamurumu bitirerek komodinin üzerine koydum ve odadan yavaşça çıkarak lavabodaki işlerimi hallederek tekrar odaya döndüm.

Açık olan perdeden karşı apartmandaki pencereye baktığımda onun da perdesinin açık olduğunu gördüm. Kaşlarım havalanırken görüş açıma burnu kızarık ve bakışları baygınca gezinen Efe girdi. Göz göze geldiğimizde çalışma masasına oturarak direkt kağıda bir şeyler yazmaya başladı.

Bir göz süzmesi yok.
Alaylı bakış yok.
Sinir edici hareket yoktu.

Direkt konuya girecekti ki hemen yazmaya başladı. Yavaşça çalışma masamın sandalyesine oturarak pencereye döndüm.

"Hasta olmuşsun."

Yazdığı şeye düz bir bakış atarak kağıtlarımdan biraz çıkararak masamın üzerine koydum ve birini alarak yazmaya başladım.

"Sen de hasta olmuşsun."

Baygın bakışları yüzümü incelerken kötü bir görüntü sergilediğimin farkındaydım.

"Ne tesadüf!"

Gözlerimi devirdim. Hasta hasta esprileri çekilmiyordu bu adamın. Kalemi elime alarak yavaşça yazmaya başladım.

"Deli danalar gibi sokaklarda koştuğumuz için olabilir mi?"

Bu sefer o gözlerini devirdi.

"Onun farkındayım Nur. Çok mu kötüsün sen? Doktora gittin mi?"

Annem durmadı ve tabi ki götürdü beni doktora ama bunu şu an ona söylemeyecektim.

"Neden merak ediyorsun ki? Senin için bir şahıs bile olmayan birine bu soruyu sorman oldukça saçma."

Topuz yaptığım için saçımı savuramıyordum ama çenemi dik tuttum. Kalbim kırılmıştı o dediğine ve ben sanki hiç dememiş gibi yok sayamazdım. Kahverengi gözlerini kıstı ve hırsla yazmaya başladı kağıdına.

"Senin için gereksiz olan bir insanla böyle pencereden konuşmanda oldukça saçma."

Yüzüm anında gerilirken bakışlarımı kaçırdım. Ben de dilimi tutmuş sayılmazdım orada. Anlaşılan o da benim dediğime kırılmıştı.

"Pekala, durumu eşitlemişiz ama yine de dediğini unutacak değilim."

Kollarımı göğsümde bağlayarak yazacağı şeyi bekledim.

İnsanoğlunun dili sivriydi. Bazen hangi kelimenin hangi kalbi kıracağını bilmiyordu ama yine de çekinmeden dilinden döküyordu etrafa o kelimeleri.

"Unuttururuz."

Yazdığı o tek kelime yutkunmamı sağlarken bakışlarımı kaçırdım. Kağıdı önüme çekip kalemi elime alırken parmaklarım titriyordu. Hızla yazarak kağıdı kaldırdım.

"Bu ne özgüven Efe Bey...
Savaşı açan da sizdiniz ama gördük son halinizi."

Baygın bakışlarını daha da kısarak güldü ve elini ensesine atarak kaşıdı. Hızla yazdı ve kağıdı kaldırdı.

"Sana açtığım savaşa ancak o kadar dayanabildim. Dedim ya, hislerim hırslarımın önüne geçti."

"Hay senin hissine!" diye mırıldandım. Hiç bilmediğim bu duygular beni hazırlıksız yakalamıştı ve bu durum hoşuma mı gidiyordu hiçbir fikrim yoktu.

"Belki ben hala devam ediyorumdur seninle savaşa?"

Yazdığım şey ile onu kuşkuya düşürmüştüm bunun farkındaydım ama hak ediyordu. Ve hayır, savaşla falan uğraşamam. Zaman kaybı, uykum gelir. Önce kaşlarını çattıktan sonra kalemi yavaşça eline aldı.

"Canın sağ olsun."

Yazdığı şeye anlamsızca bakarken yüzümü buruşturdum.

"?"

Kafası mı güzeldi bunun?

Kağıdını pencereden kaldırdı ve bakışlarımla o altı kelimeyi okudum.

"Sen sağ kal da gerisi mühim değil."

Derin nefesler alarak başımı eğdin ve dudaklarımı dişledim.

Çok yabancıydı bu duygu bana.
Henüz ismini içimden dahi söylemeye cesaret edemezken bizzat yüreğimde hissetmek işkence miydi yoksa milyonlarca insan arasından bana bahşedildiği için şükretme sebebim mi bilmiyordum.

"Şeytan işemiş ikimizi de diyelim konu kapansın o halde."

Güldü. Sonra ben de güldüm. Birlikte güldük.

"Ateşkes?"

Başımla onayladım ve ayrıyeten kağıdıma da yazdım.

"Ateşkes."

Birbirimize bakıp sessiz kalırken aramızda yağan kar taneleri bu anı güzelleştirdi.

***

Nasıl gidiyor??

Nur ve Efe benim için zihnimi tamamen rahatlatmak amaçlı yazdığım iki karakter.

Umarım okurken sizde eğleniyor ve biraz da olsa zihninizi boşaltabiliyorsunuzdur.

Görüşmek üzere!

PENCEREYE DÜŞEN POSTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin