56-)"Aldatmak"

30 2 0
                                    

Kaan Boşnak- Benimle Kayboldun

Kaan Boşnak- Benimle Kayboldun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sınava da az kaldı Fikret. Allah zihin açıklığı versin sınava gireceklere," dedi annem. Sanki ben burada yokmuşum ve sanki o sınava girecek kişilerden biri de ben değilmişim gibi söylemişti. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla yani.

"Doğru söylüyorsun Ayten," demekle yetindi canım babam. Ne yapsın anneme ayak uydurmak zorunluluğunda hissediyordu kendini.

"Yedik doyduk çok şükür," dedim hızla ve masadan kalktım. "Nereye Nur? Bulaşıklar seni bekler, hiç kaçma." Annemin arkamdan söylenmesi üzerine imalı bir şekilde güldüm ve tam mutfak kapısından çıkmak üzereyken omzumun üstünden Ayten Sultan'a baktım. "Sınav var ya hani anne, malum dersler beni bekler," diyerek sinsi sinsi sırıttım ve odama yöneldim.

Öyle laf söylersen bende böyle laf çarparım anacım, kusura bakma ellerinden öperim başıma da koyarım.

Derin bir iç çekerek odamın ışığını kapattım onun yerine çalışma masamın üstündeki gece lambasını açtım. Mayıs ayının ortalarında sayılırdık ve bu durumdan çok hoşnut sayılmazdım. İçimdeki Nur omuz silkti ve elini havada rastgele salladı. Boş versene, diyor gibiydi. Ona hak verircesine kafamı hızla aşağı yukarı salladım ve penceremi açtım.

Efe'nin odasının ışığı yanıyordu fakat kendisi yoktu. Bileğimdeki tokayla saçımı rastgele bir topuz yaptım ve üzerimdeki hırkayı çıkararak yatağımın üstüne fırlattım. Sonuç olarak yatak denilen şey üzerimizden çıkardığımız şeyleri rastgele atmamız için orada öylece duran bir eşyaydı. Öyle değil mi?

Sokağa göz gezdirdiğim de oldukça sakin olduğunu gördüm. Hoş ezan okunalı çok olmamıştı muhtemelen herkes yemek yiyordu ya da yediğini sindiriyordu. Aradan on beş dakika kadar geçmemişti ki karşı penceremde Efe belirdi. Yüzümde muzip bir ifade oluşurken kollarımı göğsümde bağlayıp beni fark etmesini bekledim.

Çalışma masasının üstünde bir şey arıyordu fakat bulamamış olmalıydı ki odanın ortasında durdu ve elini kafasına götürüp kaşıdı. Sorgulayıcı bakışları beni bulduğunda kaşlarımı havalandırdım ve sevimli bir gülücük bahşettim ona.

Çalışma masamın üstünden bir kağıt alarak yazmaya başladım.

"Ne arıyorsun?"

Yazdığım şeyi okuduktan sonra göğsünü şişirdi ve derin bir nefes verdi. Odaya girdiğinden beri kaşları çatıktı yani Efe şu an muhtemelen sinirliydi.

"Emir'i dövmek için cetvel arıyorum."

Kahkaha attım. Ne biçim bir abi kardeş ilişkisi yaşıyordu bunlar ayol!

"Cetvele yazık olacak desene..."

Yazdığım şeye güldü ve etrafına tekrardan göz attı. Sonunda aradığı cetveli buldu ve havaya kaldırıp bana gösterdi. Onu sahte bir şekilde alkışlayarak tekrar güldüm. Kağıdına yöneldi ve bir şeyler yazmaya başladı.

"Elimle dövsem olmayacak, kıracağım bir tarafını. Cetvel geldi aklıma ama haklısın çok yazık olacak cetvele, parçalara ayrılacak."

Yemezler gülüm yemezler. Kırarmış bir tarafını peh! Geç bu işleri ayol.

"Elimle dövsem elim acır demiyor da..."

Efe alt dudağını dişledi ve gülmemek için kendini zorladı. Daha sonra başını benden ters tarafa çevirerek onu görmemi engelledi.

"Yakalandım galiba?"

Başımla onu onayladım ve kağıdıma yöneldim.

"Biliyorsun ki karşında gördüğün Nur Yılmaz bir dedektifle aynı zekaya ve işleve sahip."

Gözlerini kıstı ve birkaç adım geri giderek bakışlarını benden kaçırdı. Bu beni şüpheye düşerken bende gözlerimi kıstım ve avına odaklanan bir çita gibi onu izledim. Biz iki manyak ne yapıyorduk şu an?

"Sorun şu ki, ben karısını aldatan bir koca değilim Nur."

Ne iddialı cümle kurdun be Efe. Biraz daha zorlasam gözümden yaş çıkacak az kaldı.

"Olamazsın da zaten*-*"

Efe güldü ve kaşlarını yukarı kaldırıp bana dikkatle baktı. Aynı şekilde ona karşılık verdim ve dik dik bakmaya başladım. Bu bir mücadele bakışmasıydı gibiydi fakat neyin mücadelesiydi ayol?

"O kadar emin olma."

Yav he Efe, he! Egonu tatmin etme çaban ne gülünç be gülüm. Kağıdıma yöneldim ve tek bir kelime yazdım.

"Sıkıyorsa..."

Gerisini getirmeme gerek dahi olmadığını çok iyi biliyordum ve bunu Efe de biliyordu.

"Susma hakkımı kullanıyorum."

Kullansan ne yazar be gülüm! Seni alan almış burada. Kullan tabi, hakkındır kullan ama bir gerçek var ki beni aldatacak kadar salak olmadığını ikimizde biliyoruz. O yüzden bu söylediklerini ciddiye almamıştım.

Efe'ye dil çıkardım ve itici bir şekilde gülümsedim.

Öyle yazarsan böyle cevap alırsın kusura bakma.

***

PENCEREYE DÜŞEN POSTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin