77-)"Hediye"

11 0 0
                                    

M.F.Ö: Hep Yaşın 19

Hayaller, umutların yitirilmesi için değil her yeni güne umutla uyanabilmek içindir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayaller, umutların yitirilmesi için değil her yeni güne umutla uyanabilmek içindir.

Bana güvenin ve bunun aksini iddia eden herkesten uzaklaşın.

Artık hayallerimde yer alan ve ne elini bırakacağım ne de elimi bırakmasına izin vereceğim biri vardı. Efe Akça.

"Postacı Diyarı'nı açalı bir ay bile olmadı ve sen sürekli dışarılardasın. Nasıl olacak bu iş gülüm? Patronun aklı beş karış havadayken çalışanların düzgün bir şekilde işini yapmasını beklememek gerek." Efe ile birlikte karton bardakta süt mısır almıştık ve evin etrafındaki sokaklardan birinde yürüyorduk.

Malum iki işsiz insanız ya (!)

"Nur ben hala bir mekanın sahibi olduğumu idrak etmekte zorlanırken senin bana dediğin şeye bak. Hala sabahları annemin beni zorla yataktan kaldırıp okula göndereceği umuduyla yatıyorum her gece." Güldüm. "Manyaksın sen, manyak!"

Karton bardağın içindeki mayonez ve ketçaba bulanmış süt mısırdan dolu bir kaşık alıp ağzıma attım. Nefisti! Süt mısır adeta damakta tadını bırakan enfes üstü bir şeydi ayol.

Efe yürüdüğümüz kaldırımda hafifçe omzuyla beni itti ve konuşmaya başladı. "Sen beni bırak da asıl şu sınav işine ne oldu onu söyle. Ne zaman açıklanıyor sonuçlar?" Göz devirdim ve onu cevapladım. "Anam babam senin kadar sormadı be Efe. Bir iki güne açıklanacak işte."

İsyan eden mırıltılarını işittiğimde başımı çevirip ona baktım. Güzelim kumral saç tutamları sıcaktan dolayı alnına yapışmıştı. "İnsan sevgilisi ilgi göstersin ister bizimkisi cins çıktı."

Kıkırdadım ve elimi uzatıp alnına yapışmış saç tutamlarını kenara sıyırdım ardından göz kırptım. "Yeni mi anladın?" deyiverdim.

"Nur," diye mırıldanmaya başladı Efe konudan direkt sapacağını belirten bir ses tonuyla. Süt mısırımdan bir kaşık alıp ağzıma attım. "Hmmm." Cevap verme şeklimi sorgulamayın lütfen. Efe beni kıskanmış olacak ki oda elindeki süt mısırdan bir kaşık alıp ağzına attı. "Annemlere ne zaman söyleyeceğiz?"

"Neyi?"

Duraksadı. "Neyi olabilir?"

"Ne bileyim ben," deyip omuz silktim. Bal gibi de biliyordum.

"Bal gibi de biliyorsun, hiç numara yapma."

"Estağfurullah."

Efe birkaç kaşık daha aldı mısırından ve bitmiş olan karton bardağı yanından geçtiğimiz çöp kutusuna attı ardından kolunu omzuma atıp beni kendine doğru çekti.

Bizdeki en klas hareket buydu sanırım, ötesi olmuyordu. Saat öğleden sonra iki gibiydi ve sokaklar şaşırtıcı bir şekilde tenhaydı. Birkaç çocuk dışında kimseyi görmemiştim. Farklı bir sokağa saptığımızda bizim evin yakınlarındaki bir sokakta olduğumuzu fark ettim.

PENCEREYE DÜŞEN POSTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin