70-)"Kelimeler"

14 0 0
                                    

Gece Yolcuları- Meyhaneler Sen

Bu dünyada en çok sevdiğim şeylerden biri tereddütsüz bir şekilde çilek reçeliydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu dünyada en çok sevdiğim şeylerden biri tereddütsüz bir şekilde çilek reçeliydi.

Bir kere güzel kokuyordu yahu!
Aşık olmalık resmen.

Sallana sallana mutfaktan içeriye girdim ve bakışlarım doğrudan ocağın başında tencereyi karıştıran ve bir yandan da tülbendin ucuyla alnında birikmiş olan teri silen annemi buldu. 

"Çilek reçeli yapıyorsun ve bana söylemiyorsun öyle mi Ayten Sultan?" diye sordum sahte bir alınganlıkla. Annem bana bakmadı lakin gülümsediğini tahmin etmek zor değildi. "Kokusunu alıp yanımda biteceğini biliyordum." Güldüm ve bir kaşık alıp birkaç adımda annemin yanına vardım. "O kadar iyi tanıyorsun yani beni?"

"Ee tabi, sen benim kızımsın."

Düşünür gibi yaptım ve kısa bir süre sonra olumlu anlamda başımı salladım. "Mantıklı."

Tencereye doğru başımı eğdim ve kokladım. "Ohh mis gibi ya!" Aldığım enfes koku ile mest olmuştum resmen. Yan tarafımdaki anneme döndüm ve hızla yanağına dudaklarımı bastırdım. "Sen bu işi biliyorsun vallahi!" Annem, kurduğum cümle ile göğsünü gere gere konuştu. "Yok kızım, o kadar da değil. Herkes ne yapıyorsa bende onu yapıyorum."

Bu ne demekti biliyor musunuz?
Bir nevi beni biraz daha öv demekti.

"Aaa yok yok! Olur mu hiç öyle şey, sen bir başka yapıyorsun bu reçeli. İnsan içi coşuyor be! Adeta Niagara Şelalesi'nin serin sularında yüzer gibi hissediyor insan kendini."

Bakışlarımı dikkatli bir şekilde anneme sabitledim. Göğsünden aşağıya sarkan tülbendinin uçlarını çekiştirdi ve başını sağa yatırarak gülümsedi. "Madem sen öyle diyorsun, öyle olsun."

"Olsun olsun!"

Elimdeki kaşığı tencereye daldırdım ve geri çektim. Henüz sıcak olan çilek reçeli dilimi yakacaktı, biliyordum fakat dayanamıyordum işte. Dudaklarımın arasından ağzıma aldığım reçel dilimi ve damağımı yaksa da umursamadım.

Sevdiğimiz şeyler bir nevi zaafımız oluyordu ve zaaflarımızın bize ne derece zarar vereceğini asla hesaplayamazdık.

"Baban gelmez üzeredir." Annemin imalı bir şekilde kurduğu bu cümleye omuzlarımı silkerek cevap verdim. "Gelsin." Annem derin bir nefes alıp verdi ve yandan bana bir bakış attı. "Sınav sonuçları ne zaman açıklanacak diye soruyordu." İşte şimdi ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Tencereden bir kaşık daha reçel aldım ve üfleyerek mutfak masasına oturup sırtımı duvara yasladım.

"Yirmi küsür gün var daha anne, babama iletirsin. Şimdi asıl sormak istediğin ama onun yerine alttan alttan işittirmeye çalıştığın soruyu cevaplamaya hazırım," dedim ve elimi hafifçe masaya vurarak devam ettim. "Gönder gelsin."

PENCEREYE DÜŞEN POSTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin