bölüm 14

857 86 26
                                    

ondan başka hiçbir şey düşünemiyordu.

jung jaehyun.

kendisini onu düşünmekten alıkoyamıyordu, özellikle de ikinci kattaki dairesinde mutfak tezgahına yaslanmış bir şekilde duran jaehyun'a bakarken.

doyoung ve jaehyun, dışarıda yemek yemek yerine jaehyun'un evinde buluşmuşlardı. kendilerini bir anda mutfakta bulmuşlardı, jaehyun kahve yapıyordu ve doyoung bir sandalyede oturuyordu.

doyoung, geçmişini jaehyun'a anlatmak için doğru bir zaman olduğunu düşündü. ya şimdi ya da asla...

eğer daha fazla beklersem, tüm cesaretimi kaybederim.

doyoung derin bir nefes aldı.

"asla kolayca aşık olabilen türden bir insan olmadım..."

jaehyun tezgahın başında olduğu yerde durdu. dikkatlice doyoung'un söylediklerini dinliyordu.

"birilerini kabul etmem çok uzun sürerdi; onlarla yakınlaşsam bile, diğerleri hata yaparsa diye her zaman temkinli bekledim. onlara güvenmemem için bir sebep vermelerini bekledim. onlardan ayrılmak için tek bir sebep."

jaehyun sesli bir nefes aldı. sırtı hâlâ doyoung'a dönüktü.

"kendini başkalarına açtığında, sana zarar vermesi için ona güç verirsin; babamın annemi, beni ve erkek kardeşimi terk edip gittikten sonra ve annemin alkol, uyuşturucu bağımlısı olup sürekli başkalarıyla birlikte ilişkiye girerek kendini bir çiçek gibi soldurmasından sonra, kendimi ve küçük kardeşimi yetiştirmeyi öğrenmek zorunda kaldım."

doyoung mermer tezgaha baktı. jaehyun'a bakamayacak kadar korkuyordu...

onun tepkilerini görmek istemiyordu. jaehyun'un onu terk etmesini istemiyordu.

"asla bu şekilde incinmek istemediğime karar verdim. tabii ki, bazen yalnızdım, güvende hissettirecek ve sıcak bir ilişki, beni dinleyecek ve her zaman yanımda olacak birisini arzuladım. ama korktum..."

bir gözyaşı doyoung'un yanağından aşağı damladı.

"o kişinin benden daha iyi birini bulacağından, beni terk edeceğinden, benden nefret edeceğinden, beni asla istemeyeceğinden o kadar korkmuştum ki... ruh eşimin babam gibi birisi olacağından ve sonumun annem gibi olacağından korktum. "

jaehyun boğazını temizledi. sessizlik içinde doyoung'u dinledi.

"bu yüzden seni kendimden uzaklaştırdım, ama sonra babamdan çok farklı olduğunu fark ettim. seni defalarca kez geri çevirdikten sonra senden hoşlandığımın farkına vardım."

jaehyun göğsünde bir umut çiçeği hissetti.

"ama ne yaparsam yapayım, her zaman bana geri döndün. her zaman yalnız kalma isteğime karşı çıktın."

doyoung'un boğazından bir hıçkırık kaçtı.

"bana aşk mektupları gönderdin, bütün yemeklerimi ödedin, bütün can sıkıcı konuşmalarımı dinledin, kararlarımda bana destek çıktın... seni reddettiğim halde bunların hepsini yaptın."

doyoung gözlerini sıkıca kapattı ve yumruğunu sıktı.

"ve bunu fark etmem neredeyse bir yıl sürdü... seni seviyorum, ama seni sürekli uzaklaştırdığım için seni doğru tanımadığımı hissediyorum, yabancı olduğumuzu hissediyorum. ben-"

jaehyun yüzünde kızgın bir ifadeyle birden önüne döndü.

doyoung'a doğru yürüdü ve onu sandalyesinden kaldırdı.

"biz yabancı değiliz," sesi pürüzlü çıkmıştı. "ruhlarımız yabancı değil."

doyoung'un yüzünü elleri arasına aldı. "bana hangi parçanın yabancı olduğunu söyle, o parçayı tamamlayayım."

doyoung hareket etmedi, jaehyun büyüğün yüzüne dokunmanın sorun olmadığını anladı. doyoung'un cildi göründüğünden daha yumuşak, bir porselen kadar beyaz ve pürüzsüzdü.

"seni seviyorum doyoung."

jaehyun, çekip çekmeyeceğini görmek için baş parmağını doyoung'un dudaklarına koydu.

yapmadı.

jaehyun daha da yaklaştı. gözlerini kapatmak istedi, ama uzaklaşmayacağı konusunda doyoung'a güvenmiyordu.

bir büyünün altında, bakışları doyoung'un dudaklarına çekildi ve onun sığ nefesleri içini derin biz özlemle doldurdu. "doyoung,"

yavaş bir şekilde, jaehyun öne eğildi, diğeriyle dudaklarını buluştururken gözlerini kapattı. doyoung kaskatı kesilirken zayıf bir nefes verdi.

doyoung'un dudaklarının tadı düşündüğünden çok daha fazlaydı, bir inilti ile ona daha çok yaklaştı.

jaehyun sert bir şekilde diğerini ensesinden çekti ve doyoung'u nazik dokunuşlarıyla iyice öptü. parmaklarını lavanta rengi saçlara soktu ve çaresiz bir keşfe çıktı.

artık kaçmak yok. onu seviyorum.

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin