bölüm 12

931 90 26
                                    

jung jaehyun.

doyoung bu düşündüğüne kendisi de inanamadı, ama bu ismin dudaklarından dökülmesini seviyordu.

jung jaehyun.

doyoung odanın karşısındaki adama baktı ve uzun bir süre birbirlerini izlediler. doyoung'un jaehyun için sahip olduğu izlenimleri ve önyargıları artık gitmişti.

şimdi onu farklı bir şekilde görüyordu.

doyoung, jaehyun'un gerçekten güvenebileceği bir adam olduğunu fark etti. en başta düşman olduğu adamdı. aslında, bu güven jaehyun onu boğulmaktan kurtardığı andan itibaren artmıştı.

içinde hafif bir karıncalanma hissetti.

hayır, bu mümkün değildi. doyoung ona karşı ördüğü duvarları kıramazdı.

doyoung derin bir nefes aldı, gözleri yer ile jaehyun arasında gidip geliyordu. "iyi misin tavşancık?"

onun samimi sorusu doyoung'un kalbini ekstra hızlandırdı.

"iyiyim jaehyun. teşekkürler."

jaehyun doyoung'un cevabının ardından hafifçe kafasını salladı ve gülümsedi.

aniden doyoung kendisini korunmasız olarak jaehyun'la aynı odada bıraktığı için dikkatli olmaya karar verdi, jaehyun düşüncelerini okuyabilirdi. bakışlarını jaehyun'dan uzaklaştırdı.

jaehyun'un gözleri merakla ona bakarken parıldıyordu ve doyoung onun aklından ne geçirdiğini merak ediyordu.

"bir fincan kahve içmek ister misin?"

-------

televizyondaki donald trump bir duvar inşaa etmek hakkında konuşurken jaehyun burada onun duvarlarını kırmaya çalışıyordu.

ebeveynleri boşandıktan sonra, etrafına, herkese karşı duvar örmüştü.

doyoung ilişkilerini düşündüğünde son zamanlarda aralarında bir farklılık olduğunu biliyordu.

insanlara karşı inandırıcı, kibar, güçlü erkek rolünü canlandırıyordu.

fakat tekrar düşündüğünde bunun tamamen bir saçmalık olduğunu anladı.

doyoung, geçen ay jaehyun ruh eşleri olduklarını öğrendiğinden beri, ruh eşi fikrini sorgulamaya başlamıştı.

onu incittiğinde bile jaehyun sadık ve anlayışlı olmuştu.

doyoung kendi kendine diğerlerinin de aynı hikayeyi yaşadığını söyledi, kendini buna inandırdı.

şimdiye kadar.

gerçekler yüzüne vuruncaya kadar.

en sevdiği yazarlardan biri, brene brown diyordu: "cesareti veya rahatlığı seçebiliriz, ama ikisine de aynı anda sahip olamayız."

jaehyun, doyoung'un kendisine inşaa ettiği taş duvarları yıktı ve doyoung, şu ana kadar jaehyun'un kendisine yardım ettiğini fark etmedi.

en azından ruh eşinin yanında rahat olmak istiyordu, bu yüzden kahve teklifini kabul etti.

doyoung cesareti seçti.

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin