bölüm 15

957 83 40
                                    

jaehyun neden bu kadar gergin olduğunu bilmiyordu. o jung jaehyun'du, kahretsin. asla gergin olmazdı. gergin olmaması gerekiyordu.

bu sadece ruh eşinle ilk buluşman. endişelenecek bir şey yok... kimi kandırıyorum! her şey ters gidecek!

"derin nefes al," kendi kendine mırıldandı. asansör yerine merdivenleri kullanıyordu.

genç bir çift aşağı inerken ona delirmiş gibi baktı. evet. delirmeye başlıyor olabilirdi.

"bu sadece bir buluşma," homurdandı. "bir kriz geçirmenin tam zamanı jaehyun, gerçekten."

"tatlım, iyi misin?" yaşlı bir kadın endişeli şekilde sordu ve jaehyun gülümsedi, ama bu daha çok yüzünü buruşturmaya benzemişti çünkü yaşlı kadın şimdi daha korkmuş gözüküyordu.

binadan çıktıktan sonra panik içinde yuta'yı aradı. "yuta, peki ya buluşmayı mahvedersem?"

"oof, sakin ol. berbat etmeyeceksin," kısa bir sessizliğin ardından jaehyun derin bir nefes aldı ve yuta ekledi. "ondan hoşlanıyorsun, değil mi?"

"onu seviyorum. bunu daha önce de yaşadık," diye fısıldadı.

"iyi o zaman!" yuta, jaehyun'un hissettiğinden daha istekliydi. "oraya git, bir beyefendi ol ve eğlenmene bak."

"tamam. bunu yapabilirim. bunu yapabilirim. teşekkürler."

"önemli değil. nasıl olduğuyla ilgili bana haber ver, tamam mı?" dedi ve kapattı. jaehyun arabasına bindi ve sürmeye başladı. elleri titriyordu ve biraz mide bulantısı hissediyordu ama iyiydi.

soğukkanlılığı doyoung'un kapısının önüne gelene kadar sürmüştü, bu yüzden biraz daha arabada kalıp sakinleşmeye çalıştı.

beş dakika kadar sonra, arabanın camı tıklatıldı ve jaehyun utanç verici bir sesle yerinde sıçradı. pencereden dışarı baktığında, doyoung'u kendisine gülümserken ve kapıyı açması için el hareketi yaparken gördü.

"hey, orada ne yapıyorsun?" jaehyun  kapıyı açarken sordu.

"ben sadece, ımm.." jaehyun 'bu buluşma için gerginim'den daha iyi bir cevap bulmaya çalışıyordu. sonunda mırıldandı. "ben de bilmiyorum."

"peki, içeri gelmek ister misin yoksa gidelim mi?" jaehyun paniği hakkında bir şey söylemediği için rahatladı. bu buluşmaları için kötü bir başlangıç olurdu.

"hayır, seni almam ve arabanın kapısını senin için açmam gerekiyordu," jaehyun sızlandı ve doyoung hafifçe kıkırdadı.

jaehyun'un kalbi bununla heyecanlandı. sikik kalp çarpıntısı. bu çok klişeydi.

"hâlâ içeri gelip zili çalarak beni dairemden düzgün bir şekilde alabilirsin."

"bence bunu yapmalıyız, evet." jaehyun ciddi bir şekilde başını sallayarak söyledi ve doyoung onun bu haline güldü.

"bir dakika sonra görüşürüz," dedi ve arabanın kapısını kapatarak tekrardan evine yürüdü.

"siktir," jaehyun mırıldandıktan sonra saçlarını çekiştirdi, muhtemelen saçları bozulmuştu. arabadan indi ve asansöre bindi.

doyoung'un kapısını çaldı. midesinde hâlâ bir bulantı vardı.

"merhaba," dedi doyoung dairesinin kapısını açarken.

"merhaba," jaehyun karşılık verdi ve kahkaha atmadan önce birbirlerine baktılar. "gidelim mi tavşanım?"

doyoung kızardı ve başını salladı, jaehyun onun sevimliliğine ölmek istedi.

"gidelim," dedi ve jaehyun'un koluna girdi. birlikte evden çıkıp asansöre bindiler, aşağı indiler ve jaehyun onu arabaya götürdü.

"kapıyı benim için açacak mısın?" jaehyun doyoung'un kolunu bıraktı (ne yazık ki) ve onun için yolcu koltuğunun kapısını açtı.

"elbette yapacağım. ben sözünde duran bir adamım," ikisi de arabaya bindi ve jaehyun sürmeye başladı.

"beni nereye götürüyorsun?" diye sordu ve jaehyun güldü.

"bu bir sürpriz. umarım seversin."

"senin yanında olduğum sürece her yeri severim," doyoung bunu dedikten sonra hemen ağzını kapattı. "bunu söylemek istememiştim." diye mırıldandı ve jaehyun ona gülümsedi.

sevimli.

"önemli değil, bence sevimliydi," jaehyun göz ucuyla baktığında doyoung'un da güldüğünü gördü.

birkaç gün önce çıkmaya başlamış olamalarına rağmen araba yol boyu sessizdi, ama bu garip bir sessizlik değildi.

en azından ikisi de birbirinin tatlı olduğunu düşünüyordu.

"işte geldik," jaehyun arabayı park etti ve doyoung şüpheli bir biçimde camdan dışarı baktı.

"neredeyiz?"

"sinemadayız. seni 'bir yıldız doğuyor'a getirdim. görünüşe göre bir romantik komedi ve yorumları güzel gözüküyordu."

"bu yüzden boktan bir film olabilir." doyoung kıkırdadı.

"olabilir ama umarım değildir. eğer öyleyse bile, başka şeyler yaparak zaman geçirebiliriz," göz kırparak arabadan indi ve doyoung'un kapısını açmak için arabanın diğer tarafına koştu.

"bir beyefendi gibi," diye dalga geçti ve dilini çıkardı.

sinemaya girdiklerinde jaehyun doyoung'un elini tutmak için can atıyordu ama bunun uygun olup olmadığını bilmiyordu. jaehyun doyoung'un eline özlemle bakıyordu, ipucunu anlayan lavanta saçlı çocuk jaehyun'la parmaklarını birleştirdiğinde jaehyun artık daha iyi hissediyordu.

"sadece sorabilirdin, biliyorsun." bilet almak için sıraya girdiklerinde fısıldadı.

"sormanın garip olacağını düşündüm," jaehyun da ona fısıldadı, satıcı kız kaşlarını kaldırmış bir şekilde onlara bakıyordu.

kız öksürdü ve sorusunu tekrarladı. "hangi filme gelmiştiniz?" sesi bugün bu soruyu beş yüzüncü soruşu gibi geliyordu ve bu doğru olabilirdi.

işi sıkıcı olmalı, ardından jaehyun iki bilet aldı.

doyoung içeceklerin ve patlamış mısırın parasını ödemek istedi, ancak jaehyun cüzdanını ondan önce çıkardı. sonuçta doyoung'u randevuya çıkaran oydu, her şeyi kendisinin ödemesi gerektiğini düşünüyordu.

arkada bir koltuk seçtiler (bu jaehyun'un düşündüğü şeyi yapması için idealdi) ve doyoung hemen mısırları yemeye başladı.

"hâlâ bunları benim ödemem gerektiğini düşünüyorum," doyoung mırıldandı ve jaehyun başını iki yana salladı.

"olmaz, seni randevuya ben çıkardım ve ben ödeyeceğim," doyoung karşı çıkmak için ağzını açtı ama bu sırada film başladı ve jaehyun dudaklarına mısır tanesini bastırıp susmasını sağladı.

film aslında gayet hoştu (aynı zamanda üzücü) ve birazdan bitecekti.

"film güzeldi," doyoung sinemadan çıkarlarken söyledi. film boyunca el ele tutuşmuşlardı ve dürüst olmak gerekirse, bu jaehyun'un dikkatini dağıtmıştı.

"öyleydi," jaehyun ona katıldı.

araba yolculuğunu filmi tartışarak geçirdiler. daha çok doyoung konuşuyor, jaehyun da onu dinliyordu çünkü doyoung'un konuşmasını duymayı seviyordu. jaehyun kendisinden biraz kısa olan çocuğu eve bıraktı, hatta onunla apartmana kadar yürüdü.

"şimdi beni öpmeyecek misin?" dedi doyoung. "bütün gece bunu bekledim."

jaehyun aşağı eğildi ve doyoung'u tutkuyla öptü.

"güzel zaman geçirdim," doyoung, jaehyun geri çekildikten sonra biraz nefes aldı.

"ben de," diye fısıldadı jaehyun. "yarın gelecek misin?"

"evet..."

"yarına kadar bekleyemeyeceğim."

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin