bölüm 29

638 59 13
                                    

aralık ayının başı

doyoung soğukta dışarı çıkmaktan hoşlanmazdı. bir yerden başka bir yere olabildiğince hızlı gitmeye çalışırdı, böylece soğuktan donmazdı. özellikle de hava karardığında ve güneş olmadığında.

ama jaehyun'la yürümek tamamen farklı bir hikayeydi. hâlâ gittiği yere mümkün olduğunca çabuk ulaşmak istiyordu, ama erkek arkadaşının elini tutmayı ve ten'in kazandığı yeni bir yarışmadan bahsederken sevgilisine sarılmayı seviyordu.

sessizlik içinde yürüyorlardı, ayaklarının altında ezilen karların seslerini duyabiliyorlardı.

"dışarısı çok güzel," diye fikrini belirtti jaehyun.

şimdi, jaehyun'un evine ulaşmak için gidilecek kısa bir yol kalmıştı, doyoung ona daha sıkı sarıldı. "hava soğuk," atkısını sıkıca yüzüne sardı.

genç olan gözlerini devirdi. "yine de manzara güzel, eğer manzaradan zevk alıyorsam soğukla başa çıkabilirim," jaehyun hızını yavaşlattı ve doyoung kaşlarını çattı.

"iyi," jaehyun'u bırakıp önden yürümeye başladı. "ben başa çıkamam. lütfen bir an önce eve gidip sakladığım ramenleri yiyelim çünkü açlıktan ölüyorum."

"demek onları sen çalıyordun!"

"kes sesini, sadece yerlerini değiştiriyordum."

"bu senin hırsızlık yaptığın gerçeğini değiştirmez!" jaehyun kendisinden uzaklaşan doyoung'un arkasından bağırıyordu.

"ve bu da senin sinir bozucu olduğunu değiştirmez!"

genç olan sızlandı ama doyoung onu görmezden geldi. fakat, biraz sonra kafasının arkasına çarpan ıslak ve soğuk kartopunu görmezden gelemezdi.

"jaehyun, seni küçük pislik!" arkasını döndüğü anda, göğsüne bir tane daha kartopu geldi.

"hırsızlar cezalarını çekmeli!" jaehyun bağırdı ve doyoung'un ona geri attığı kartoplarından başını eğerek kaçmaya çalıştı.

"peki, çocuklar da çekmeli," doyoung da bir direğin arkasına gizlenmeye çalışıyordu.

bu savaş kesinlikle ısınmasına yardımcı olmuyordu, ama şimdi geri adım atamazdı; yoksa jaehyun bunu günlerce yüzüne vururdu.

ikisi de, gizlendikleri yerlerden birbirlerinin birkaç fotoğraflarını çektiler.

"kaybedeceksin!" jaehyun diğerini beşinci kez kartopuyla vuruyordu.

"çok beklersin! savaşı kazanacağını düşünebilirsin ama savaşın asıl kazananı ben olacağım," ne yazık ki, son attığı kartopuyla sevgilisini ıskalaması, cümlesini destekleyemiyordu.

lanet jaehyun ve onun hızlı refleksleri.

doyoung tekrar gizlenecek bir yer aradı, ama bu sefer jaehyun kartopu atmak yerine ona doğru koşuyordu.

jaehyun onu yakaladı, kartopunu kendi elleriyle atacaktı, doyoung birkaç manevrayla erkek arkadaşının tutuşundan kurtulmaya çalıştı. kartopu doyoung'un göğsüne çarptı, jaehyun topları acımasızca atıyordu. doyoung vuruşundan kurtulmak için yana döndü, jaehyun'la beraber yere düştü. jaehyun'un her tarafı kar olmuştu.

"ah, siktir, çok soğuk!" jaehyun bağırdı ve doyoung'un üzerinden kalkmak için hareket etti. doyoung hemen yerlerini değiştirdi ve jaehyun'u yere sabitledi. jaehyun sadece galip gelen sevgilisine bakıyordu.

"gördün mü? ben kazandım," dedi doyoung böbürlenerek, elleriyle jaehyun'un ince bileklerini tutuyordu.

"bu senin düşüncen."

"bekl-" doyoung tekrar yere devrildi; bu, birbirlerini kıstırıp karın içine gömüldükleri yeni bir oyuna dönüşüyordu.

"tanrım, bu çok soğuk!" doyoung, jaehyun'un boynuna bir avuç kar atmasıyla bağırdı. "pes ediyorum! pes ediyorum!"

üzerindeki genç hâlâ elinde bir avuç karla duruyordu. "gerçekten mi? pes ediyor musun?" şüpheyle sordu.

doyoung teslim olmuş gibi ellerini kaldırdı. "gerçekten. üşüdüm ve ıslandım. şu an sadece eve gitmek istiyorum," dedikten sonra dudaklarını büzdü.

jaehyun elindeki kartopunu yere atmadan önce gözlerini kısarak biraz daha baktı. "sana kaybedeceğini söylemiştim," ellerini doyoung'un iki yanından uzattı ve yere yasladı.

gözlerini kapattı ve erkek arkadaşına küçük bir öpücük vermek için eğildi.

"kandırdım!" doyoung bağırdı ve jaehyun'un suratına koca bir avuç kar fırlattı.

doyoung, jaehyun'un şaşkınlığından faydalandı ve apartmana doğru koşmaya başladı. jaehyun peşinden koşmak için çabucak ayağa kalktı. apartmana ulaştığı sırada sevgilisini belinden yakaladı.

"o kadar kolay kaçmana izin vermeyeceğim!" dedi ve doyoung'u apartmanın yanına doğru itmeye başladı. doyoung sırıttı. "sadece hırsız değilsin, aynı zamanda sinsi bir pisliksin doyoung."

"elimden gelenin en iyisini yapıyorum," diyerek dalga geçti ve kollarını dinlendirmek için onları sevgilisinin boynuna sardı. jaehyun bunu ipucu olarak aldı ve kafasını eğip yavaşça sevgilisini öptü. bunlar sadece birbirlerini ısıtmak için sarılırken verilen küçük öpücüklerdi.

"beni kandırdığın için sana geri dönmemem gerekiyordu," öpücüklerinin arasından mırıldandı jaehyun. "dikkatimi dağıtıyorsun."

"güzel," doyoung derin bir nefes aldı ve öpücüğü derinleştirmek için dilini jaehyun'un ağzının içine kaydırdı.

doyoung vücudunu jaehyun'a daha fazla bastırırken, jaehyun onu arkasındaki duvara daha çok bastırıyordu. ellerini jaehyun'un kahverengi saçlarında gezdirirken diğerinin dilini ağzına tekrar sokmasıyla inledi. jaehyun aniden ondan uzaklaştı, doyoung bu ani ayrılmayla başının döndüğünü hissetti.

"ne yapıyo-" doyoung cümlesini aniden kesmek zorunda kalmıştı, çünkü jaehyun içine bir avuç kar koymuştu.

doyoung sırtındaki karları erimeden çıkarmaya çalışırken, jaehyun çoktan kapının önüne gelmişti. "eğer ısınmaya ihtiyacın olursa odamızda seni bekliyorum," diyerek göz kırptı sevgilisine.

doyoung hâlâ şok içindeydi, sırtındaki karlardan dolayı anlamsız sesler çıkarıyordu. jaehyun ona güldü ve içeri girdi.

doyoung bir dahakine kesinlikle jaehyun'un tüm ramenlerini çalacaktı.

ve sıcak çikolatalarını.

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin