bölüm 9

944 106 26
                                    

doyoung mikrodalganın yanında dururken internetten bulduğu ramen tarifine şükrediyordu. en azından tatları, yılın başından beri her gün yediği hazır ramenlerden daha güzel oluyordu.

mikrodalganın 'ding' sesi düşüncelerini böldü. erişte dolu kâsesini aldı ve yanında verdikleri baharatları eriştesinin içine döktü. sonra doğranmış yeşil soğan ve marullarla beraber küçük tavuk parçalarını da ekledi.

bütün malzemeleri karıştırmaya başlamışken telefonundan bir mesaj sesi geldi.

jungwoo'dan, sınıf arkadaşından, dersin bir saat ertelendiğini belirten bir mesaj gelmişti. doyoung telefonundan saati kontrol etti ve yemek yemek için daha vakti olduğunu gördü.

doyoung her yıl on kişiden birine verilen akademik bursu alıyordu. dört yıl boyunca odası da dahil olmak üzere tam burs almıştı.

bu müthiş olsa da burs zorunlu etkinliklere katılım ya da her dönem başında verilen projeler gibi sorumluluklar da getiriyordu.

bu bazen acı verici oluyordu fakat doyoung minnettardı.

burs için kendisi seçildiğinde ailesiyle birlikte (jeno, taeil ve ten) ne kadar mutlu ve rahatlamış hissettiklerini hatırladı, yoksa doyoung üniversiteyi başka şekilde okuyamazdı.

elbette birçok okula daha gitmişti,  ama hiçbir yönetim kurulu bu kadar maddi yardımda bulunmamıştı. bu mektup geldiğinde, doyoung ifade edemeyeceği kadar rahatlama hissetmişti ve o günden sonra hiçbir şeyin yoluna girmemesine izin vermeyeceğine dair kendisine söz vermişti.

----------

doyoung sınıfa vardığında içerinin bir şeylerin başlamasını bekleyen insanlarla dolu olduğunu gördü.

tanıyamadığı birkaç yüz gördü, büyük ihtimal birinci sınıf öğrencileriydi. sonrasında kendi senesinden tanıdık yüzler gördü.

doyoung onların yanlarında oturacak bir yer buldu ve profesör
konuşmaya başladı.

herkese 'hoşgeldiniz' dedikten sonra birinci sınıflara dönem derslerinin genel amaçlarını açıkladı.

doyoung, kendisinin ve partnerinin adını duyup elini kaldırana kadar konuşmanın yarısını dinlemişti.

"jung jaehyun."

doyoung havadaki diğer eli aradı, sınıfın diğer ucunda oturan ve kendisine bakan jaehyun'u gördü.

profesör devam etti, "sizlerin, çiftler halinde bir duyguyu araştırıp onu sınıfa sunmanız gerekiyor. sunum bilimsel bilgilerle veya edebi örneklerle yapılabilir. güvenilir olduğu sürece istediğiniz kaynağı kullanabilirsiniz."

sınıfın önlerinden kızıl saçlı birisi parmak kaldırdı. "duyguyu nasıl seçeceğiz?"

"güzel soru! buraya gelip sepetten bir kâğıt alacaksınız. başka sorusu olan?"

durdu.

"tamam, kimse yok mu? harika. üç ay süreniz var; bu demek oluyor ki mayıs ayında, sınavlardan önce teslim edeceksiniz."

sınıf kâğıtlarını seçmek için sırayla kalktı. sepetteki kağıtlar birer birer azalıyordu.

"jung jaehyun, lütfen buraya gelip kendi kağıdınızı alınız ve yüksek sesle sınıfa okuyunuz."

jaehyun yavaşça oturduğu yerden kalktı ve öğretmenine doğru yürüdü. elini sepete daldırdı ve katlanmış küçük, beyaz kağıtlardan birini aldı.

kağıdı açtı.

"ne çıktı?"

kan, doyoung'un kulaklarına pompalanıyordu sanki. kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. elleri titriyordu. ayakları karıncalanıyordu.

"aşk. kâğıtta aşk yazıyor."

bunu söylerken jaehyun yüzündeki hafif gülümseme ile doyoung'a bakıyordu.

doyoung kaçmak zorunda kaldı.

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin