iki hafta sonra
"jaehyun?"
jaehyun dizüstü bilgisayarından gözlerini kaldırdı. doyoung yatakta yanına oturdu. elinde mavi bir kurdele ile bağlanmış küçük, siyah bir kutu tutuyordu.
"doğum günün kutlu olsun, sevgilim!" doyoung neşeyle gülümseyerek erkek arkadaşına baktı.
jaehyun doyoung'a sarıldı ve ona küçük bir öpücük verdi. "doyoung..." diye fısıldadı. "bunu yapmana gerek yoktu, gerçekten..."
"sus. umarım beğenirsin, bu konuda biraz endişeliyim..."
"öyleyse, hediyeni açayım mı?" jaehyun gülümseyerek sevgilisinin elindeki kutuyu aldı.
"ah, hayır!" dedi doyoung kesin bir sesle. "bu bir doğum günü gediyesi ve senin doğum günün bugün değil! bunu yarın sabah açmalısın!"
jaehyun güldü. "peki," dedi doyoung kucağına yerleştiğinde.
"doğum günün kutlu olsun..." doyoung bunu kısık sesle, sevdiği kahverengi gözlerin içine bakarak söyledi. jaehyun kollarını kendisinden küçük bedenin beline sardı ve onu öptü.
"onu burada tutacağım, böylece sabah kalkar kalkmaz yapacağım ilk şey onu açmak olacak..." jaehyun bunu derken doyoung'un hediyesini yatağın yanındaki komodine koydu.
doyoung başını salladı. "şimdi, bana karşı dürüst ol... eğer hefiyemi beğenmezsen-"
"bu mümkün değil, küçük tavşanım."
doyoung kaşlarını çattı ve jaehyun'un göğsünü yumruklamaya başladı. "bana böyle seslenmeyi keser misin? tavşana benzemiyorum. ben onlar gibi kahverengi ve kabarık değilim."
jaehyun güldü. "hayır, ama senin büyük, harika gözlerin var ve çok tatlısın..."
-------------
jaehyun gözlerini kapattı ve alnını ovaladı. bilgisayarın başında on iki saatten fazla zaman harcamıştı, sonuçta proje kendi kendini tamamlamıyordu.
tabii ki lucas ona yardım teklifinde bulunmuştu, ama jaehyun herhangi bir yardım istememişti.
bugün olduğu yere tek başına gelmişti.
her şeyi her zaman kendisi yapmıştı. dikkatli bir şekilde planlaması ve çalışması saatler sürüyordu, ama şu an bunu değiştirmeyi düşünmüyordu.
sekreteri kun, kapıyı açıp içeri girmeden önce kapıyı birkaç kez tıklattı. "bay jung?"
"kimsenin beni rahatsız etmesini istemediğimi söylerken gayet açık olduğumu düşünüyordum."
"biliyorum, ama... kardeşiniz ve bay kim sizi görmek istiyor," dedi kun sessizce.
jaehyun birkaç saniye ona baktı. "iyi. onları içeri gönder."
kısa süre sonra, neşeli erkek kardeşi ve lavanta saçlı sevgilisi içeri girdi.
"iyi ki doğdun!" diye bağırdı mark.
"bana bugün beş kez daha mutlu bir doğum günü diledin, mark." gözleri bilgisayar ekranına sabitlenmişti.
"evet. ve bunu her yaptığımda, o bilgisayarın önündeydin."
"çünkü çalışmam gerekiyor."
"bugün senin doğum, jaehyun!" dedi doyoung. "sadece bugünlük işten çıkabileceğine emini-"
"üzgünüm doyoung, öyle olursa programımın gerisinde kalırım," jaehyun doyoung'un teklifini reddetti, gözlerini bir kez bile bilgisayarından ayırmamıştı.
"ne zamandır buradasın... saat sekiz oldu bile," mark kollarını göğsünde birleştirerek abisine bakmaya başladı
saatin kaç olduğunu fark etmemişti.
"uzun zaman olmuş. şimdi bir iyilik yapıp beni yalnız bırakın..." diye cevapladı onları jaehyun.
"hediyemi beğendin mi?" diye sordu doyoung tek kaşını kaldırarak.
jaehyun başını salladı. "evet, tavşanım. işleri bitirir bitirmez sana düzgünce teşekkür ed-"
"hediyemi açmadın bile..." diye fısıldadı doyoung.
"ben... biliyorum. çok üzgünüm. söz veriyorum işimi bitirir bitirmez açacağım. şimdi lütfen, gidebilir misiniz?"
doyoung gözlerini yere indirdi. "peki..." isteksiz bir şekilde mark'ı da yanında sürükleyerek odadan çıktı.
---------
jaehyun ofisinde çalışırken küçük siyah kutuyu tekrar gördü, bu kutu her yerde karşısına çıkıyordu. yanındaki kutuya baktı ve kafasını çevirdi, doyoung arkasında duruyordu.
"doğum günün üç gün önceydi ve sen hâlâ hediyemi açmadın," doyoung kollarını göğsünde birleştirdi.
"biliyorum. gerçekten, onu açmak için hiç zamanım-"
"bir kurdeleyi sökmek ve hediyeye bakmak için üç dakikan bile olmadı mı?" doyoung kızgın bir sesle onun cümlesini kesti.
jaehyun doyoung'a baktı. "doyoung, son dört gündür bu proje üzerinde çalışıyorum. hiç modumda değildim ve-"
jaehyun gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. "çok yorgunum, tavşanım. bunu bitirmeye ihtiyacım var."
"onu anladım. asıl anlamadığım şey, doğum gününde kardeşin ve sevgilin ile geçirmek için bir saat bile bulamadın mı?"
"meşguldum. eğer mark'ın, johnny'nin ya da senin doğum günün olsaydı işimi bir kenara bırakacağımı biliyorsun."
jaehyun çok yorgundu ve şu an isteyeceği son şey, doyoung ile kavga etmekti.
doyoung gözlerini jaehyun'un doğum günü hediyesine çevirdi. onu jaehyun'a yaklaştırdı. "beğenip beğenmediğini merak ediyorum, yani-"
"ÇALIŞMAYI BİTİRDİĞİM ZAMAN SENİN APTAL HEDİYENİ AÇACAĞIM DOYOUNG!" jaehyun bağırdı ve küçük kutuyu itti.
"ONU KIRACAKSIN!" doyoung, hediyesi jaehyun'un masasından düşmeden önce tutmayı başarırken bağırdı. hüzünlü gözlerle ellerindeki hediyeye baktı ve derin bir nefes aldı. "tamam... kendine fazla yüklenme."
hediyesini tekrar jaehyun'un masasına bıraktı ve sessizce odadan ayrıldı.
jaehyun kafasını diğer tarafa çevirdi, böylece doyoung'un gitmesini istemeyen tarafını engelleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavender::dojae
Fanfictionruh eşini inkar ettiğin zaman ilişkileriniz zarar görür. ve bu çok acıtır. all rights belong to @thefuckno