dürüst olmak gerekirse, sabahları birine sarılarak uyanmak jaehyun'un en sevdiği şeydi, bunu şimdiye kadar kimseye itiraf etmemişti.
sadece doyoung bunu biliyordu ve her sabah bundan yararlanıyordu.
günü birbirlerinin yanında bitirirlerdi, ama sarılmazlardı. ve sabah olup doyoung yataktan kalkmaya çalışınca jaehyun onu belinden tutarak geri çeker, sıkıca sarılırdı.
bütün sabahları genellikle böyle olurdu.
fakat bugün bir farklılık vardı. doyoung uyandığında beline sarılı güçlü kollar hissetmişti, sırtı başka birinin göğsüne yaslıydı.
doyoung onun jaehyun olduğunu bilerek gülümsedi. fakat artık kalkmak zorundaydı.
jaehyun'un kollarını üstünden kaldırmaya çalıştı, jaehyun kollarını daha da sarmıştı.
doyoung güldü. "seninle sarılmak gibi bir amacım yok, jae."
jaehyun'un kıkırdadığını duydu. "kes sesini."
jaehyun doyoung'u göğsüne daha fazla bastırdı. doyoung, kolları arasında yüzünü jaehyun'a döndü ve ona biraz daha sokuldu.
jaehyun parmaklarını lavanta saçlının sırtında aşağı-yukarı hareket ettirmeye başladı, doyoung omurgasının üzerinde gezen parmaklarla titremişti.
"sabahları çok sevimli olduğunu birilerine söylesem, kimse bana inanmaz," dedi doyoung yüzündeki küçük gülümsemeyle.
jaehyun da güldü. "itibarımın zarar görmesine ihtiyacım yok, tamam mı?"
"itibarın, ha?" doyoung kendi kendine güldü. "ne yani? büyük, güçlü, cesur jung jaehyun, birilerinin sabah sevgilisine sarılarak uyanmayı sevdiğini bilmesini istemiyor mu?"
jaehyun şaka yapan erkek arkadaşına bakmak için oturur pozisyona geldi. "tamam, bu kadar yeter."
doyoung bu fırsatı "ne?" diye sormak için kullandı.
"biliyor musun?" dedi jaehyun. "bunun ne olduğunu!" jaehyun ellerini doyoung'un koltuk altlarına soktu ve onu gıdıklamaya başladı.
jaehyun'un onu bırakmasını sağlamaya çalışırken kahkaha atıyordu doyoung.
"jaehyun! jaehyun! d-dur!" doyoung kahkahalarının arasından zorlukla konuştu.
jaehyun gıdıklamaya devam etti. doyoung elinden kurtulmayı başardığı anda jaehyun karnına oturdu ve doyoung'un hareket etmesini engelledi.
"jaehyun!" doyoung jaehyun'un tutuşundan kaçmaya çalışırken kahkahaları azalmıştı.
elleriyle onu göğsünden itmeye çalışırken aklına bir fikir geldi.
ellerini kaldırıp uzun olanın yanlarına götürdü ve onu gıdıklamaya başladı.
doyoung kahkaha attı, şimdi intikam alma zamanı ona gelmişti.
jaehyun'un taktiklerini ona karşı kullanarak onu gıdıklamaya devam etti, yani jaehyun'un karnına oturdu.
ama jaehyun oldukça güçlüydü, diğerinin onu gıdıklamasını engelledi.
fakat onu uzaklaştırmak yerine kollarını doyoung'un beline sardı, doyoung artık kucağında oturur duruma gelmişti.
doyoung sadece sırıttı ve genç oğlanın yanaklarını kavradı.
eğildi ve yavaşça onu öpmeye başladı. jaehyun ellerini doyoung'un sırtında aşağı-yukarı hareket ettiriyordu.
doyoung ellerini jaehyun'un saçlarında gezdirerek onu öpmeye devam etti. bir süre sonra birbirlerinden ayrıldılar ve alınlarını yasladılar, birbirlerine bakarak sırıtmaya başladılar.
"gıdıklama savaşını başlatacağını tahmin etmemiştim."
jaehyun ona baktıktan sonra ayağa kalktı. "eğer. durmazsan." jaehyun her kelimesinde doyoung'un dudaklarına başka bir öpücük veriyordu.
"ben senin erkek arkadaşınım. sana sataşmam gerekiyor," bu dediği jaehyun'u güldürmüştü.
"sanırım haklısın."
"ben her zaman haklıyım sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavender::dojae
Fanfictionruh eşini inkar ettiğin zaman ilişkileriniz zarar görür. ve bu çok acıtır. all rights belong to @thefuckno