bölüm 30

620 47 16
                                    

jaehyun son derece önemli bir görevdeydi.

erkek arkadaşı doyoung için en mükemmel noel hediyesini bulmaya çalışıyordu.

ve başarısız oldu.

noel bir hafta sonraydı ve şimdiye kadar bir çift yünlü çoraptan başka bir hediye bulamamıştı. her şeyden önce, çoraplar saçma bir armağandı, ayrıca erkek arkadaşının gerekmediği sürece çorap veya ayakkabı giymeyi sevmediğini biliyordu. muhtemelen, parlak kırmızı çorapları süsleyen noel elflerini jaehyun'un kafasına fırlatacaktı.

jaehyun'un zamanı daralıyordu ve gerçekten paniklemeye başlamıştı. son üç gününü, sadece mükemmel bir hediye bulabilmek için harcamıştı.

her geçen saatte, jaehyun hiçbir şeyin doyoung'a uygun olmadığını fark etti ve umudunu kesti. çaresizlik içinde cep telefonunu çıkardı ve birisini aradı.

"söyleyeceğin şey önemli mi jaehyun? çalışıyorum."

"taeil hyung, sen bir azizsin, sen yardımseverlikte bir numarasın ve sana, seni daha önce ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim?!"

jaehyun yorgun bir iç çekiş duydu. "ne istiyorsun?"

jaehyun sırıttı, trafiği durdurmamak için arabasını kenara çekerek konuşmaya başladı. "doyoung'a alacağım hediye için yardıma ihtiyacım var."

"iki gün sonra noel gecesi olduğunun farkında mısın?" taeil'in ses tonu, genellikle aptal olduğunu düşündüğü insanlarla konuşurken kullandığı ses tonuydu.

"bunu ben de biliyorum, evet," jaehyun sakince cevap verdi.

taeil derin bir iç çekti, jaehyun onun şu an alnını ovaladığını tahmin edebiliyordu. "ona pratik şeyler bul. doyoung dekoratif şeyler yerine, kullanabileceği şeyleri sever."

bu yardımcı olurdu, ama jaehyun ne demek istediğini tam olarak anlamamıştı. gündelik eşyalar haftanın her günü verilebilirdi, ama bu noel gecesiydi! "teşekkürler, taeil hyung."

"beni bir daha çalışırken arama. iş başındayken kişisel görüşmeler yapmam hoş karşılanmaz. kovulmak istemiyorum."

"hyung, seul hastanesi'nde çok sevilen bir hemşiresin, ve seninle çalışan herkes sana hayran, ya da aşık, ya da sadece senden korkuyorlar..."

"görüşürüz."

"görüşürüz, hyung."

telefonu kapatırken jaehyun sıkıntıyla nefes verdi. bu hiç yardımcı olmamıştı. başka bir görüşe daha ihtiyacı vardı.

rehberinde göz gezdirdi ve başka bir numarayı daha denedi. sabırsızca ayağını yere vuruyor, kardeşinin telefonu açmasını bekliyordu.

sonunda, telefonu açan kimse olmadı ve telefon çalmayı kesti. telefon kapalıydı ve mark'a sesli mesaj bile bırakamıyordu!

başka birini arama zamanıydı.

"merhaba jaehyun! hâlâ doyoung'a bir hediye bulmada sıkıntı mı yaşıyorsun?" jungwoo'nun sesi her zamanki gibi neşeliydi ve sezgileri güçlülüğünü koruyor gibiydi.

"vay canına, jungwoo, sana olayı açıklamama gerek bile yok," jaehyun suratını astı. "bunun için aradığımı nasıl bildin?"

jungwoo kıkırdadı, jaehyun telefondan onun bir şeyler taşıdığını duyabiliyordu. "taeil senin ne kadar aptal olduğunu söylemek için bana mesaj attı. ayrıca, noel için doyoung'a ne hediye alacağın konusunda beni de arayacağını söyledi. ben de ten'e, onuda arayabileceğine dair bir mesaj gönderdim. muhtemelen şu an, doyoung'a uygun olan şeylerin bir listesini yapıyordur."

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin