bölüm 5

1K 103 27
                                    

doyoung ve jaehyun'un arkadaş olmasının üzerinden birkaç ay geçmişti.

gece saat epey geç olmuştu -ya da bakış açısına göre saat çok erkendi- ve sokak lambaları yanmıyordu. doyoung ödevini bitirmek için bu kadar saat uyanık kalmanın iyi bir fikir olup olmadığını merak ediyordu.

ten'in stüdyosundaki çalışma odasında saatlerce kalmak zorunda kalmıştı, vakit kaybetmiş olmalıydı. fakat bu ödevi bitirmeme riskini göze alamazdı, notlarının düşmesine ve derecesini kaybetmeye niyeti yoktu.

yorgun olan doyoung birazcık dinlenmek için başını masasına koydu ve gözlerini kapattı. ama kapattığı anda kapının tıklatılma sesini duydu.

kapıyı açmak için sinirle ayağa kalktı. açtığında, tekrar kapıyı tıklatmak için elini kaldırmış jaehyun'la karşılaştı.

"ne?" doyoung sinirli sesiyle konuşmaya başladı. "ne istiyorsun?"

"hey," jaehyun biraz önce kalkmış çocuğu görünce kısık sesle konuştu.

sonrasında jaehyun omuzlarını arkaya doğru yuvarlayarak ve boynunu kıtırdatarak doyoung'un çalışma odasına girdi, üstündeki montunu koltuğa attı.

normal şartlar altında, bu yaptığı doyoung'un uykusunu kaçırır ve onu zinde hale getirirdi, ama şu an doyoung bunu görmezden gelecekti.

kapının yanında durmaya devam etti, yorgunluktan hareket edecek hâli yoktu. "burada ne yapıyorsun?"

jaehyun arkasını dönerek doyoung'un gözlerinin içine baktı, "bugün geç saatlere kadar çalışmayacağını söylemiştin. bunu geçen haftadan beri her gün yapıyorsun doyoung."

jaehyun'un sesindeki endişeyi fark eden doyoung ona baktı. "bu raporları bitirmem gere-"

"hayır," jaehyun sert bir şekilde karşı çıktı.

"efendim?" diye tısladı doyoung, ani bir hareketle jaehyun'a dönüp kışkırtıcı bir şekilde ona bakmaya başladı.

"bu raporlar sabaha kadar bekleyebilir," jaehyun diğerinin karşısında durdu, üzerine eğilerek doyoung'u kendisine bakmaya zorladı.

"kendine çok yükleniyorsun doyoung."

doyoung'un önünde diz çöktü ve bilgisayarı nazikçe elinden aldı.

bu birkaç saniye sürmüştü, ama jaehyun onu hissetmişti.

karıncalanmayı hissetmişti.

heyecanlandı. haftalardır olduğundan daha mutlu hissediyordu.

yüksek sesle gülmek, bunu çatılardan haykırmak istiyordu. bütün başarısızlıklarının ve hatalarının sonunda buna değmişti.

sonunda ruh eşini bulmuştu!

beş ay önce, o gece köprücük kemiğinde gördüğü işaret o zamandan beri kendisini rahatsız ediyordu.

ama doyoung aralarındaki karıncalanmayı hissedince ondan uzaklaştı.

çok korkmuş gözüküyordu, ama yine de korkusunu göstermemeye çabalıyordu.

"ben, ben-" diye kekeledi.

"bunca zamandır biliyordun, değil mi?" jaehyun hâlâ heyecanlıydı, ama doyoung birazdan ağlayacak gibi duruyordu.

neden öğrenmemi istemiyordu?

"üzgünüm, ama benim ruh eşim olamaz. ben, yapamam."

doyoung stüdyodan ve jaehyun'dan uzaklaşırken gözyaşlarına boğuldu, arkadaşlıklarını ve jaehyun'un sorularını arkasında bırakarak çekip gitti.

***
tebrikler doyoung bir numarasın

lavender::dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin