öğle yemeğiydi ve doyoung yemeğini jaehyun ile beraber yemek istiyordu, bu yüzden jaehyun'un ofisinin kapısının önündeydi.
"tık tık, bay jung. içeri girebilir miyim?"
jung jaehyun, jung corp.'un genç ceo'su, kapıya doğru baktı ve küçük gülümsemesiyle kafasını salladı.
"neden kapıyı çalıyorsun, tavşanım? hayır desem bile bu odaya gireceğini ikimiz de biliyoruz," doyoung jaehyun'un masasına doğru yürürken sadece sırıtıyordu.
"sekreteriniz size bugün görüşülecek stajyerlerin profillerini vermemi söyledi. neden staj için görüşmeye bu kadar çok insan gelmiş? ve çoğunluğu gerçekten güzel kadınlardan oluşuyor," cümlesinin sonunu yumuşakça söylemişti. doyoung dosyaları masaya koyup sevgilisine ittirdi.
jaehyun doyoung'a bakmadan önce dosyalarda göz gezdirdi.
"güzel bayan stajyerlerin nesi var?" jaehyun kalemini masaya koydu ve doyoung'un gözlerinin içine baktı. bakışlarından damlayan sevgiyle doyoung'u eritmek istiyordu.
jaehyun çenesini biraz önce masanın üstünde kenetlediği ellerinin üzerine koydu. gözlüğünü nazikçe burun kemiğinin üstüne oturttu ve birkaç tel saç alnına düştü, doyoung biraz sinir bozucu olursa ne olur merak etti.
elleri dosyaları alıp bir kenara atmak istiyordu, ama bunun yerine sadece ellerini ceplerine koydu.
aklı, jaehyun'un sorusunu tekrar ediyordu. güzel bayan stajyerlerin nesi var? kesinlikle hiçbir şeyi yok.
işte bu yüzden doyoung bundan hoşlanmıyordu.
staj için başvuru yapan kızların hepsi çok güzeldi ve doyoung'a güvensiz hissettiriyorlardı. jaehyun'un onlardan birine âşık olacağından korkuyordu. güvensizliği zihninde çirkin kabarcıklar oluşturuyordu, ama onları jaehyun'a söylemeyi reddetti.
onun yerine acı bir şekilde kendi kendine kıkırdamayı seçti.
"tavşanım?" jaehyun diğerinin donuklaştığını fark etti ve endişeyle ona seslendi.
"ah, bir şey yok," doyoung jaehyun'un endişelerini uzaklaştırdı. "birlikte öğle yemeğini yiyinceye kadar ne kadar daha bekleyeceğimi düşünüyordum sadece..."
"bunun sadece iki saat sürmesi gerekiyor, iki saate kadar hazır ol, tamam mı?"
"tamam bebeğim."
---------
doyoung ilk kez bu kadar sinirli nefesler alıyordu, jaehyun'la flört etmeye çalışan başka bir stajyere tanık olurken elindeki kalemi kıracak kadar sıkıyordu. kız jaehyun'a göz kırparak ayrıldığında, doyoung yüksek sesle nefes vererek oturduğu koltuktan kalktı.
doyoung görüşmelerin yapıldığı konferans salonunun dışından bile yapılan her bir görüşmeyi açıkça görebiliyordu. çünkü bütün duvarlar camdan yapılmıştı.
"gerçekten bir şansları olduğunu düşünüyorlar, ha? ahmak, salak, aptal, saf ama sevimli, güzel ve zeki kızlar onunla flört ederek bir iş bulabileceklerini veya onunla birlikte olabileceklerini düşünüyorlar! ve bunu gözümüzün önünde yapıyorlar!" doyoung çatık kaşlarıyla kendi kendine mırıldandı, yüzünde bariz bir hoşnutsuzluk vardı. "aklımı kaybedeceğim."
jaehyun son görüşmeyi de bitirdiğinde, doyoung jaehyun'un ofisine ilerledi. daha fazla flörtleşme görmek istemiyordu.
birkaç dakika sonra jaehyun ofisine girdi. doyoung kafasını, jaehyun'un ofisinin pencerelerinden seul'un manzarasına çevirdi.
"tavşanım," jaehyun yüzünde sevimli bir gülümsemeyle ona seslendi, masasına yaslandı ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"ne?" doyoung somurtarak ona döndü, kaşları hâlâ çatık duruyordu. "ne istiyorsun?"
"sen kıskandın mı?"
doyoung'un neredeyse nefesi kesilecekti ve yanakları al al olmaya başlamıştı, porselen gibi cildinde çok güzel gözüküyordu; jaehyun yanaklarını baş parmağıyla okşamak istiyordu.
bir öpücük de hiç fena olmazdı.
"k-kıskandım? ben? pfft, çok beklersin. sen lee taemin misin ki seni kıskanayım? lütfen, gerçekten böyle düşünüyorsan beyin hücrelerini onarman gerekir." doyoung utancını gizlemek için bir şeyler saçmalıyordu, ama jaehyun onu çok iyi tanıyordu.
uzun olan kıkırdıyordu, eğleniyormuş gibi doyoung'a bakıyordu ve kalbi, önündeki adam için çok fazla hayranlık ve sevgi doluydu.
"tavşanım."
"ne ol-"
doyoung'un cümlesi, jaehyun onu öpmek için bileklerinden tutup çektiğinde kesilmişti. lavanta saçlı çocuğu öperken diğer eliyle de bileklerini sıkıca tutarak onu sabitlemişti.
doyoung jaehyun'a doğru eğildi ve kollarını onun elinden kurtararak boynuna sardı, ensesindeki saçlarla oynamaya başladı. jaehyun doyoung'un belini tuttu, elleri yavaşça aşağı yukarı hareket ediyordu ve sonra ellerini doyoung'un kalçalarına yerleştirdi; sevgilisinin dudaklarını emerken onu kalçalarından tutuyordu.
doyoung'un alt dudağını dişleriyle çekerek emdi, diğerinden tatmin edici bir mırıltı aldı.
"bunu sevdin mi?" jaehyun'un dudakları doyoung'un boynuna doğru inerken geçtiği her yerde yumuşak öpücükler bırakıyordu. doyoung hassas bölgesinde uzun olanın dudaklarını hissetmişti, jaehyun diğerinin cildini ses çıkartarak emdi.
bunun üzerine doyoung derin derin soludu ve jaehyun bunu dilini kısa olanı keşfetmek ve tadına bakmak için bir fırsat olarak kullandı.
dilini diğerinin ağzına soktuğunda doyoung ürperdi ve dillerinin dans etmesine izin verdi.
"bay jung, bir sonraki stajyer görüşme yapmaya hazı-" jaehyun'un sekreteri, kun, kapıyı açtıktan sonra eli şok içinde kapı koluna tutunmuştu. "ben onları sonra gönderirim."
ikiliden biri herhangi bir tepki vermeden önce, kun odaya girdiği kdar hızlı bir şekilde geri çıktı. tanık olduğu şey karşısında şok olmuştu ancak yine de bir sırıtış dudaklarını süslüyordu.
doyoung kun'un sesiyle açılan gözlerini, onun gittiğini görmek için kapıya çevirdi. "j-jaehyun, stajyerler-"
"kun onları sonra gönderir," jaehyun, doyoung'un ağzına doğru mırıldandı. dudakları diğeriyle dans etmekten yorulmamıştı hâlâ, bu yüzden doyoung'un yanaklarının ve çenesinin her tarafına küçük öpücükler kondurmaya başladı.
doyoung'un gözleri aldığı zevkle kapandı, jaehyun tekrar boynuna yönelmişti.
"ama-" cümlesi tekrar genç ceo tatafından kesilmişti.
"şşş, kimse umursamıyor. şimdi konuşmayı kes ve seni öpmeme izin ver."
ve doyoung bunu reddetmedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/190189467-288-k426728.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavender::dojae
Fanfictionruh eşini inkar ettiğin zaman ilişkileriniz zarar görür. ve bu çok acıtır. all rights belong to @thefuckno