#25: Bataklık yeşili

778 116 27
                                    


SPEKTRUM

25. BÖLÜM: Bataklık Yeşili

*Bir gün bir rüya gördüm, o kavuniçi balık benmişim
Büyümem beklenmeden, afiyetle yenmişim.*



Koyu kum rengi. Bataklık yeşili. Cırt bir hardal sarısı.

Kahve, yeşil ve sarının en kötü tonları. Etrafımdaki beş kişiden ve haber spikerinden yükselen acının renkleriydi bunlar.

Ekranın altında o bilindik, kırmızı şeritli "SON DAKİKA" yazısı vardı. Güne başlayabileceğimiz en kötü şekilde başlamıştık.

"... Sayın seyirciler, şehit sayımız an itibariyle 36'ya ulaştı. Birçok yaralı askerimiz var..."

Haber şuydu: Askerlerimiz bu sabah erken saatlerde bir terör baskını düzenleyecekti. Bir ihbar alınmıştı, plan yapılmıştı, her şey yolundaydı. Ama oraya gittiklerinde teröristlerin buna son derece hazırlıklı olduğunu görmüşlerdi -dakikası dakikasına haberleri varmış gibi.

"Telsiz ihalesi." dedi Kerem dolu gözlerle.

Tabii. Bu sayede teröristler ve hatta ihaleyi alan firma yabancı uyruklu olduğuna göre birkaç yabancı devlet, askeri gelişmelerden ilk anda haberdar oluyordu.

O kahrolası telsiz ihalesi sayesinde. Benim sebep olduğum belalardan sadece biri.

Ekranda bir şehit ailesi göründü. Bir şehit babası daha "Vatan sağ olsun! dedi yine, gururla.

Bu kaçıncıydı? Kaçıncı ölümdü benim sebep olduğum? Daha kaç tane olacaktı?
Bilmiyordum.

Kimsenin iştahı kalmamıştı. Kahvaltı sofrasını kurduğumuz gibi geri kaldırdık. Kimse konuşmuyordu. Herkes neler olduğunun farkındaydı. Her ne kadar o aşağılık adam planın terörden ibaret olmadığını söylese de, sonuçlarından biri buydu. Terörü hafife alan biri dünya için neler kurgulamıştı kim bilir.

Odalarımıza çekildik. Başımın ağrısından doğru düzgün düşünemiyordum ama çevreme pozitif renkler yaymaya çalıştım. Çağın'la yaptığımız alıştırmalar sayesinde renklerimi geniş alana yayabilmiştim. Ben hariç kimsenin üzülmesini istemiyordum. Kimsenin suçu yoktu olanlarda.

Ben hariç. Ben tüm kötü renkleri hissetmeyi hak ediyordum.

Uyuyakalana dek, uzandığım yerde pembe ve turuncunun en yumuşak tonlarını gönderdim ev ahalisine. Sakin, az da olsa huzurlu, hiç değilse endişeden uzak.


***


"Dünyadaki kum tanesi?"

"On üzeri on sekiz adet olduğu söyleniyor."

"Doğru... Görünebilir yıldız sayısı?"

"On üzeri yirmi iki ile on üzeri yirmi dört arasında olduğu bilinmekte."

"Bu da doğru! Öf."

Kerem'le Oğuz'u baş ağrım eşliğinde dinlerken iyice mayışmıştım. Kerem kendi hafızasına çok güvendiği için bu oyunu teklif etmişti ama açık ara farkla yeniliyordu.

SpektrumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin