1.Bölüm

51.2K 822 98
                                    

     Güneş bugün Urfa'yı yakacak olan ateşi bilirmiş gibi yakıp kavuruyordu. Kozanovalı konağı her sabah olduğu gibi neşeli geçen kahvaltıdan sonra evin erkekleri işe gitmiş kalan kadınlarsa evin işleriyle ilgilenmeye başlamıştı. Fırat Ağanın karısı oğlunu kucağına almayı beklediği için avluda ki çardağa kayınvalidesiyle oturmuş meyve yiyordu. Berfe odaları toplarken Avjin'de iki büyük avluyu silip süpürüyordu.

''Keçamin(kızım) dinlen biraz.'' Keje Hanım bu sıcak güneşin altında temizlik yapan kızına biraz dinlenmesini istemişti. Urfa güneşi yakardı insanı.

''Daye(anne) az bir işim kaldı.'' Avjin'in bir elinde ki hortumu yere tutup diğer elinde ki süpürgeyle yerleri süpürüyordu. Üst katta ki avluyu temizlemişti çabucak.

''Ah keçamin hiç dinlemezsin sen beni.'' Diyerek gelinine yakınıyordu Keje Hanım.

''Jimom(kayınvalide) doğru dersin.'' Mizgin kayınvalidesini onaylarken Avjin yengesinin üzerine hortumu tutmuştu.

''Demek doğru der ha jinbiram(yengem).'' Avjin yengesini ıslatmasıyla Mizgin oturduğu sedirden hızla kalkmıştı. Zira üzerini ıslatmıştı deli görümcesi.

''Doğru der tabii. Deli misin Avjin gebeyim ben.'' Mizgin karnını gösterirken Avjin'in içi burkulmuştu. Yengesine kıyamazdı hiçbir zaman. Elinde ki süpürgeyi ve hortumu yere bıraktı ve çardağa doğru yürüdü.

''Oy ben kurban olurum size. Deli damarım tuttu jinbiram. Özür dilerim.'' Avjin yengesinin koluna girip bir elini de büyük olan karnının üstüne koydu. ''Halası kurban.'' Diyerek yeğenini de sevmeyi unutmadı.

''Oğlum senin halan deli. Bizi hasta edecek her hâl.'' Mizgin üstünü gösterirken Avjin yengesini konağa doğru yürütmüştü.

Avjin yengesinin yeni elbise giyinmesine yardım etmiş ve tekrardan yengesini avludaki çardağa bırakmıştı. Annesinin kızgın bakışları altında büyük avluyu da silip süpürmüştü Avjin. Deliydi biraz. Cesurdu birçok kadına göre. Ata binmeyi severdi. Ağabeyleriyle Fırat nehrinde yüzmeyi çok severdi. Üç ağabeyi vardı Avjin'in. Fırat Ağabeyi Kozanovalı aşiretinin Ağasıydı. Sonra Botan Ağabeyi vardı. Allah biliyor ya aralarında en çok onu severdi yüreği. Hele Berfe yengesini kapıdan gelir gelmez benimsemişti. Biraz da kıskanmıştı ağabeyini ama olsundu. Küçük ağabeyi Hewar ağabeyini kızdırmayı çok severdi. Sabahları yüzüne bir bardak su dökerek uyandırmayı daha çok severdi. Hewar ağabeyi sabahları erken uyanmayı çok sevmezdi çünkü. Sonra büyük avluda köşe kapmaca oynarlardı tabiri caizse.

''Avjin gel hele keçamin bir soluklan.'' Berfe yengesinin sesiyle çardağa döndü. Annesi ortalıklarda görünmüyordu. İki yengesi karşılıklı oturmuş konuşuyorlardı. Avjin gülerek Berfe yengesinin yanına oturdu.

''Yalnız siz iki elti beni dışlar oldunuz.'' Dudağını büzüp Berfe yengesinin omzuna başını koymuştu.

''Avjin kuşkomine(kız kardeş) sen eyice delirdin.'' Mizgin yengesinin sözleriyle Avjin gözlerini kıstı ve yengesine baktı.

''Neden öyle dersin jinbiram ben deliyim öyle değil. Ben siz iki elti delirttiniz. Deli deye deye delirdim.'' Avjin sonlara doğru gülerek söylediği sözlerle iki yengesini de güldürmüştü.

''Botan seni anlatırken hep deli derdi de inamazdım kuşkomine.'' Berfe yengesinin sözleriyle Avjin yengesinin omzunu ısırdı.

Berfe'nin ağzından acı nidası çıkarken bu sefer gülen Mizgin ve Avjin olmuştu. ''Deliyim madem akşam ağabeyime şey ederken beni de şikayet edersin jinbiram.''

Berfe'nin yüzü kızarırken bu deli kız ağzından çıkanı kulağı duymuyordu. ''Şşş deli kuşkomine yerin kulağa var.'' Mizgin yengesinin uyaran sesiyle Avjin yengesini gülüp geçmişti. ''Bu deli Avjin gider bir isteğiniz vardır jinbiralarım.''

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin