18.Bölüm

13.5K 466 74
                                    

  

          Geçen saatlerin ardından çöken karanlığı aydınlatan dolunay insanı huzursuzluğa itiyordu. Agir Ağa birliğin önünde ki bankta eli kolu bağlı bir şekilde saatlerce oturarak Avjin'i çıkarmak için düşünmüştü. Her tuttuğu şey elinde kalırken daha çok sinirleniyordu. Avjin'i göremediği her dakikaların sonu saatlerin başı etrafında ki avukatları hırpalıyordu. Dilaver itinin avuçları içinden kaçıp gitmesini de Avjin'i oraya tıkamasını da yediremiyordu güçüne. Öfkeyle ayağa kalkarak Avukat Serdar'ın yanında  burnundan almıştı  soluğunu. ''Bana bak eğer yine aynı masalı anlatırsan bana haritadan yer seç yaşayabileceğin avukat zira elimde kalabilirsin.''

Oldukça deneyimli ve işinde uzman olan avukat bu davanın seyrini çok da parlak görmüyordu. Ellerinde somut çok bir delil olmaması işlerini zora sokuyordu. ''Agir Ağa'm elimizde somut bir delil olmaması her türlü onları haklı çıkarır. Bu durumda tüm oklar Avjin Hanımı gösteriyor.''

''Bir haftadır kadın işine bile gitmiyor. Hangi ara kimi arayacak da bilgi sızdıracak? Hergün benimleydi zaten.'' Agir Ağa düşünüyordu Avjin'in hangi ara eline telefonu almıştı ki? Sadece elinde bir kez telefon  görmüştü o da hastaneden çıkardığı sabah kahvaltı için gittikleri kahvaltı dükkanında onun dışında telefonunu elinde hiç görmemişti. O sabahı dün gibi hatırlıyordu Agir Ağa, Avjin'in üzerinde bebek mavisi kısa elbisesi ve  topuklu ayakkabılarıyla oldukça güzeldi. Evet Avjin bir erkeği çokça etkileyebilecek bir kadındı ama Agir Ağa bu güzelliği kör gözleriyle göremiyordu.

''Agir Ağa'm siz Avjin Hanımın kocasısınız sizin sözleriniz çok da bir geçerliliği yok maalesef. Sabaha kadar Avjin Hanımın dosyasını tamamlamak için uğraşacaklar. Telefon dokümanları elinde olacak ve üzerinde ikinici bir hat var mı yok mu diye bakacaklardır. Sabahı beklemeliyiz. Sağduynuzu koruyunuz bu şekilde Avjin Hanıma çok da yardımcı olamayız.''

Agir Ağa, avukatından dinledikleri kadarıyla yeniden bankına giderek oturmuştu. Gözlerini dolunaya dikerek içinde ki öfkeyi bastırmak istedi. Bu öfke Avjin'e karşı değildi içinde ki bu öfke Avjin içindi. En çok da bunun için içinde öfkeyi dindirmek istedi. ''Allah şahidim Avjin seni oradan çıkaracağım seni o buz gibi soğuk duvarların ardında çürütmeyeceğim seni kendi ateşimle yakacağım.''

...

   Hastanede olan Kozanovalı ailesinin kulağına giden haber Fırat Ağa ve Botan Ağa hastaneden nasıl çıktıklarını bilememişlerdi. Ailenin başında kalan Hewran,Avjin'i için bir kez daha içi gitmişti bacısına. Fırat Ağa hemen yola çıkarak önceliği Avjin'in kapattığı kliniği olmuştu. ''Bunu kim niye ona yaptı Botan?" Fırat Ağa öfkeliydi bir o kadar da sinirli. Sinirle direksiyona bir yumruk geçirerek yoluna devam etmişti.

''Bilmiyorum hiçbir şey bilmiyorum ama burnumun ucuna çok pis kokular geliyor. Daha iki gün olmadı bacımızı askeri birliğin göz altına almışlar.'' Botan Ağa ağbeyi Fırat Ağa'ya göre daha sakindi. Öfkesini içine atıyordu ki hata yapmak kaçınıyordu.

''Bunu o şeref yoksunu Agir denen o Ağa bozuntusuna sormak lazım...''

''Avjin onun karısı artık helâli böyle söylemek yakışı kalmıyor.''

Fırat Ağa yan koltuğunda oturan kardeşine kötü kötü bakarak bakışlarını yola çevirmişti.

Kapalı olan kliniğin kapısını açarak içeriye girmişlerdi iki Ağa'da. Fırat Ağa az çok kliniğe hakim olduğu için eliyle koyduğu gibi dosyaları tek tek açmaya başladı. Botan Ağa'da kliniğin bilgisayarında ki dosyalara bakmaya başladığı sırada içeriye Kozanovalı aşiretinin ve şirketinin deneyimli avukatları gelmişti. ''Dediğiniz gibi hemen buraya geldik.'' Fırat Ağa önünde ki dosya kağıdını gösterek masanın üzerine oturmuştu.

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin