68. Bölüm

1.7K 149 43
                                    

     GülAyşe elinde tepsiyle kahveleri salona getirdi. Kahveyi ilk olarak Azad Bedrimhanlı'nın babasına uzattı. İçi kan ağlaya ağlaya kahveleri dağıtmaya devam etti. Tepsinin içinde kalan son fincanı ise Azad'ın önüne eğilerek kahveyi sundu. Başını tepsiden ayırarak kısa bir an bakışlarını Azad'ın yüzüne kaldırdı. Esmer teni heyecandan olsa gerek hafif nemliydi. Kendisine bakan kahve gözlerin içine baktı. Başını olumsuz anlamda sallamamak için kendisini zor tuttu. Son kahveyi de yerine teslim ettikten sonra salonun çıkış kapısına kadar yürüdü. Kapıdan çıkarak salonda konuşulanları dinlemeye başladı.

"Boran Ağa öncelikle çok geçmiş olsun dileklerimi kabul edesen."

Başı öne eğilen Boran Ağa kahvesinden içti. Boğazını temizleyerek konuşmak için hazırlandı. "Geldi, geçti çok şükür kötü günler."

"Duyduğum kadarıyla Agir Ağa'nın bir çocuğu olacakmış tebrik ederim. Aşiretinizin soyunun devam etmesi bizleri mutlu etti." Amed Ağa konuya girmeden önce yapması gereken küçük konuşmasını tamamladı.

"Kozanovalı aşiretinin Ağa'sının tek kızıdır Avjin Buke. Yüzyıllardır aramızda akan kanı durduran oğlum Agir'i ise baba yapan kişi bukedir." Boran Ağa herkesin bildiği gerçeği ama dile getirilemeyenleri diline doladığı sözlerin arkasındaydı. "Allah kucaklarına sağ salim almayı nasip etsin Amed Ağa."

"O da olur inşallah."

"Amin. Tek gayem evlatlarımın mutluluğu."

Agir Ağa içten olmayan sahte gülümsemeyle babasına baktı. Evlatının mutluluğunu isteyen babası kendisini berdelle evlendirmeye mecbur bırakmıştı. Kim için? Kozanovalı aşiretinin en küçük Ağa'sının olan Hewran'a kaçan, kız kardeşi Berfin içindi. "Bav iyiliğimiz için elimden gelenin fazlasını yapar. Törelere göre cezası ölüm olan kaçmayı berdele çevirdi. Boran Arslanoğlu iki kızına da oldukça düşkündür Amed Ağa. Ona göre bilesin."

Avjin oturduğu sandalyede kıpırdamadan duramadı. Gözlerinde biriken yaşlar akmak için direnirken, herkesin içinde yapamadı. Bakışlarını beyaz tavana dikti. Arslanoğlu aşiretinin ailesine yüz çocuk dahi doğursada, Avjin hep kan davalı oldukları aşiretin kızı ve berdel gelindi. Düşen omuzları sarsıla sarsıla ağlamak istiyordu. Eğilen başı yerden kalkacak kadar güçlü değildi. Yerde serili olan İran halısına baktı. Alt zemini beyaz olan halının kenarları sarı, yeşil ve kırmızıdan oluşan motif çiçeklerle bezeliydi. Tam ortasında kırmızı ve sarı renkli görkemli işlemeli motif vardı. "Avjin..." Kulağına ismini fısıldayan sesin sahibini çok yakından tanıyordu. Saatler öncesinde elleri sesin sahibinin sırtında gezinirken şimdi dönüp bakmaya mecali yoktu. "Seni ve bebeğimi üzecek bir şey dediysem özür dilerim birtanem." Özür dileme çünkü haklısın. Gerçek asla değişmez. Damarlarında akan kan Kozanovalı kanıydı. Yüzyıllardır kan davalı oldukları da doğruydu. Yinede Avjin'i üzen kıran bunlar değil geçmişi geride bırakmanın zorluğuydu. Acı günleri yaşamaksa yaşamak. Her ikisi de bu evliliğin içinde yaşamak zorunda bırakıldı. "Gerçekler can yakar." Agir Ağa'nın kulağına fısıldadı, zihninden geçen düşünceleri. Koskoca bir sene geçmişti. Günler peşinden haftayı, haftalar ardından ayları katıp getirdi. Mevsimler değişti. Değişmeyen geçmişte olan gerçeklerdi.

"Bedrimhanlı aşiretinin ailesi gelin kıymeti bilir Agir Ağa aklınız kalmasın." Amed Ağa kendisine gözdağı vermeye çalışan Agir Ağa'yı alttan aldı zira bu konağa kız istemeye gelmişlerdi.

Amed Ağa yeniden Boran Ağa'ya döndü. "Sebebi ziyaretimiz bellidir."

Boran Ağa başını sallayarak karşısımda konuşmasını onayladı. Küçük kızı olan GülAyşe'yi istemeye gelmişlerdi.

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin