14.Bölüm

14.7K 500 42
                                    

             

           Kadının dudakları bir sakinleştirici gibiydi Agir Ağa için. Her dokunuşunda vücudunda zehirli siniri sarmaşık bir duyguya bırakıyordu. Bu kadın farklıydı her şeyiyle diğer kadınlardan farklıydı. Teninin beyazlığından kokusuna kadar farklıydı kadın. Hem yara hem şifaydı bilinmezlikler içinde kalan duygulara. Ruhu kana bürünmüş kadın farkında değildi yaşam denilen bu yolda tek duygunun acı olmadığını elbet öğrenecekti. Acının kalıcı değil, geçici olduğunu bilecekti.

Avjin dudaklarını hırsla öpen Agir Ağa'yı göğsünden itmeye çalışmıştı. Yerinden bir milim bile kımıldamayan Agir Ağa'nın bu sefer saçlarını geriye doğru çekmişti acımasızca. Bir anlık zarfıyla aralarında boşluk oluşturmuştu. Elinin üzeriyle dudaklarını kanatırcasına silmişti. Diliyle kuruyan dudağını ıslatmıştı. Sesli aldığı nefesleri ciğerlerine yetmiyordu. Vücudununda ki nefret duygusu gözlerini karartmıştı. İşaret parmağını karşısında ki adama doğru sallayarak, Agir Ağa'nın üzerine yürümüştü. ''Sen beni bulduğun her fırsatta öpemezsin. Ben sana bu hakkı vermedim.''

Agir Ağa kaşlarını havaya kaldırarak alaylı bir şeklilde bakmıştı karşısında ki Avjin'e. ''Burası Mardin Avjin Urfa değil. Sen Arslanoğlu konağına gelin geldin bunu unutma. Unutma ki karşında kim olduğunu bil diye  söylüyorum. İstesende istemesende sen benim karımsın. Bunu aklından hiç çıkarma.'' 

Avjin sertçe işaret parmağını Agir Ağa'nın sol göğsüne bastırmıştı. ''Ben senin karın değilim ben senin hiçbir  şeyin değilim.''

''Öyle mi? O zaman o sol yüzük parmağında ki alyans kimin?" Agir Ağa göğsünde olan Avjin'in elini tutarak parmağına bakmasını sağlamıştı.

''Senden nefret ediyorum. Kendimden vücudumun her bir zerresinden nefret ediyorum anlasana ben senin karın değilim.'' Avjin elini Agir Ağa'nın elinden kurtararak tekrar sol göğsünün üzerine koymuştu. ''Yüreğinde ki kadına ihanet etme bana dokunarak.''

''Sen?"

''Sen bir kadını sevme Agir Ağa. Bir kadının canı acıtarak sevilmez. Elinden tuttuğun kadını yarı yolda bırakarak sevilmez. Yazgı'nın tek suçu seni sevmekti. Senin gibi aşağılık bir adamı sevmek gibi büyük bir suç işlemişti ama cezası çok ağırdı değil mi. Her gece vücuduna istemeden dokunan bir koca. Sevmediği hatta tanımadığı bir koca. Neden biliyor musun? Senin yüzünden ona bu hayata sen mahkum ettin. Yazgı'yı yarı yolda bırakarak kaçıp gittin. Karnında istemediği sevmediği bir çocuk taşımak ağır geldi kadına. Sırf acıları dinsin diye de kendini Dicle'nın soğuk sularına bıraktı. Yazgı'nın tek suçu seni sevmekti. Sen sevgiden anlamayan bir pisliksin.'' Geçmişin tozlu sayfaları tek tek açılmıştı. Agir Ağa daha kendine itiraf  edemediği gerçekleri karşısında ki kadından en ağır şekilde yüzleşmişti.

Agir Ağa bu cümlelerin hiçbirini hakketmiyordu. Yazgı'yı nasıl sevdiği bir Allah bir kendisi bilirken bu kadar ağır sözleri Avjin'den duymak gözlerini karartmıştı. Hırsla Avjin'in kolunu tutarak odadan çıkarmıştı. Hızlı hızlı yürüyerek asansöre getirmişti Avjin'i. Düğmeye basarak gelmesini beklemişti. Avjin kendi hâlinde bir şeyler anlatmaya çalışsada Agir Ağa'nın tüm algıları kapalıydı kadına karşı. Gelen asansöre bineceği sıra Avjin kolunu çekiştirmişti.

''Ben asansöre binmek istemiyorum.''

''Sana fikrini sormadım.'' Agir Ağa sertçe Avjin'i de  asansöre çekmişti. Hemen giriş katı düğmesine basarak aşağı inmeyi beklemişti.

Avjin gözlerini kapatarak aşağı inmeyi beklemişti sadece. Zira gözleri açarsa korkuyordu yeniden o tabuta geri dönmeye.

Duran asansörle birlikte Agir Ağa yine Avjin'i kolundan sürükler gibi indirerek şirket çıkarmıştı. Anahtarıyla arabasını açarak yolcu koltuğunun kapısını açmıştı. Avjin'i sertçe oturacağı yere bırakıp kendisi de şoför koltuğuna oturmuştu. Gidecekleri yeri zaten  Avjin söylemişti. Gazı kökleyerek hızla arabasını şirktten çıkarmıştı.

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin