40. Bölüm

10K 358 69
                                    

    

        Kader demişler alın yazımıza...

                         
...

      Buz kesen İstanbul'un kışında çöplüğün kenarında çöplerin arasında kaderine terk edilmiş bir bebek. Yaşamın ilk darbesini annesinden yiyen kadersiz yavrucak. Geriden başlamak zorunda olduğu zorlu yaşamına gözlerini çöplerin arasında açmak zorunda kalan yetim, öksüz. Soğuk İstanbul'un sabah ayazında donmaktan buz kesen ve ağlamaktan sesi kısılan kız bebek.

''Agir Bey bundan sonrası bizde.''

Polis memuru Avjin'in kucağında olan küçük kız bebeğini aldı.

Avjin merakla polis memuruna baktı. ''Bebeğe ne olacak?"

''Ailesi bulunana kadar karakolda ziyaretçimiz olacak küçük hanım.''

Sinirle kaşlarını çatarak öne doğru bir adım attı. ''Bebek için doğru olan bu değil.''

''Bakın Avjin hanım siz bize görüntüleri verdiniz. En kısa sürede ailesine ulaşmaya çalışacağız.''

''Anlamıyorsunuz yenidoğan bebeğin karakolda ihtiyaçları ne kadar giderilebilir? İhtiyacı geçtim temel ihtiyaçlarıyla kim ilgilenir.?''

''En iyi şartlar altında bakılacak. Merak etmeyin.''

Agir Ağa, kendi durumuna bakmadan hâla ayakta zor duran Avjin'e kızıyordu. Yaralıydı ve sabahtan akşama kadar karakol köşelerinde ayakta bekliyordu. ''Avjin!"

''Agir...'' Derin bir soluk alıp verdi. Sızlayan yarasına aldırmadan sabahın ilk saatlerinden akşama kadar ayakta kalmıştı. ''Bebek karakolda kalacakmış.''

''Olması gereken zaten bu değil mi?"

''Bebeğin iyi bir bakıma ihtiyacı var.''

Eli yarasının üzerinde olan Avjin'i kendine çekti Agir Ağa. Bu kadar ayakta kalmaması bile gerekiyordu. ''Şimdi sende uslu bir kadın ol ve dinlen artık.''

''Dinlenirim ben.''

Avjin'i kucağına alarak karakolun ana binasından çıktı Agir Ağa. ''Seni ilk kez bu kadar endişeli görüyorum Avjin.''

''Bebekler benim zaafımdır.''

''Neden?"

''Ağbeyim ölmeden önce, anne olmanın hep hayalini kurardım. Okumuş eğitimli bir anne olacak vatana iyi birer evlat yetiştirecektim. Okudum Allah'a çok şükür ki. Eğitimimi de aldım. Her şey hayal ettiğimiz gibi olmuyormuş.''

''Doğru hayallerimiz gerçek olsaydı şimdi iki oğlum bir kızım olurdu.'' Acıyla söyledi yaşayamadığı hayalini Agir Ağa.

Avjin  acıyla yutkundu ne çabuk unutmuştu Agir Ağa'nın çocuk hayalini. Gözleri ateş gibi yanan kehribar gözleri buldu. Ateşin arkasında ki acıyan ve acıdan kavrulan yüreği görebiliyordu sanki. ''Agir ben özür dilerim.''

''Senin suçun değil Yazgı'yı sen öldürmedin. Kanlı ellerimle ben öldürdüm.''

''Agir...hayır sen yapmadın. Yazgı kader kurbanı. Senin tek suçun çok sevmek.''

''Avjin ellerimle ölüme ittim onu.''

''Hayır bu doğru değil.''

''Hayatta tek bir doğru vardır o da gerçeklerdir. Doğru olan şu ki Yazgı kara toprağın altında bile değil.''

''Kadere engel olamayız.''

''Bizi ayıran kader değil Avjin...Töre!"

Avjin acıyla yutkundu. Sustu. Ne diyebilirdi ki? Hangi sözü teselli edebilirdi ki yanan yüreği?

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin