Avjin'in hastane önlüğünün omzundan aşağıya inen kanlara aldırmayarak ayağa kalkmış bileğini tutuyordu.
''Yapma.'' Siyah gözlerinde ki kırıkları gizlemeyerek bakmıştı ateşten gözlerine...
Ateş saçan gözleriyle Avjin'in gözlerini yaktı öncelikle. ''Sen benim işime karışma.'' Agir Ağa bileğini tutan Avjin'in bileğini kavrayarak geriye itti. Geriye doğru yalpalanan Avjin kararan gözleriyle bedenini boşluğa bıraktı.
''Jinbira...''
Agir Ağa son an da Avjin'in belini tutarak yere düşmesini engelledi. Ellerini bacaklarının altından geçirerek Avjin'i kucağına alarak yatağa yatırdı. ''Bakma öyle aval aval. Hemen bir doktor bir hemşire çağır.''
''Tamam.''
''Sakın burda bittiğini düşünmeyesen. Bu iş burada bitmedi.''
''Tamam.'' Mirza odadan çıkararak, hemşirelerin olduğu masaya doğru yürüdü. ''Doktor çağırın hemen hasta bayıldı. Yarası da kanıyor.''
Hemşirelerden biri Avjin'in olduğu odaya giderken diğeri ise doktora haber vermişti. ''Doktor beye haber verdim şimdi gelir.''
''Elini çabuk tutsa iyi olur.'' Elini masaya vurarak ağabeyine olan sinirini dışa vurmuştu. Sakin olmuş değildi henüz. Adımlarını koridorun sonuna doğru atarak Avjin'in odasından iyice uzaklaştı. Lavaboya girerek elini ve yüzünü yıkadı. Soğuk su bir nebze iyi gelse de damarlarında ki zehirli öfke dinmiş değildi. Aynada ki yansımasına baktı. Patlamış olan dudağının kenarından sızan kanı elinin tersiyle sildi. Akmaya devam eden kanı görmek istemeyerek aynaya yumruğunu geçirmişti. Parçalara ayrılan aynalara aldırmayarak tuvaletten çıktı. Elinden akan kanlarla merdivenlerden aşağıya indi. Kanlar akan eline bakan insanlara öldürecekmiş gibi bakışlar atarak ilgi odağı olmaktan çıktı.
Elinde akan kana aldırmayarak yürüyen adama hayretle baktı doktor kadın. Arkasından koşarak yaralı olmayan elinden tutup, durdu. ''Hastanenin içinde bu şekilde yürüyemezsiniz.''
Arkasını dönen Mirza onu durdurmaya cesaret eden kadına baktı. Dün ona çarpıp giden doktor kadının kendisinden başka birisi değildi. ''Sen...'' Mirza yaralı olan eliyle doktor kadının kolunu tutarak kendine çekti. ''Bana ne yapacağımı söyleyemezsin doktor.'' Tuttuğu kolu bırakarak yoluna devam etti.
''Elin bu şekilde kanamaya devam ederse yarım saat sonra kanamadan bayılırsın.''
Mirza arkasında ki doktor kadını duymayarak yoluna devam etti. ''Git doktor boş ver beni sen.''
''Kaba öküz de olsan yeminim var mesleğime. Üzgünüm.'' Doktor kadın giden Mirza'nın arkasından giderek yaralı elini kavradı. Tüm gücüyle Mirza'yı pansuman odasına soktu. Güçlükle Mirza'yı sedyeye itti.
Bir an da olup biten duruma anlam veremeyen Mirza itildiği sedyeye uzandı. Doktor kadın kesinlikle delinin tekiydi.
''Yarana bakmam lâzım.''
''Bak o zaman.''
Doktor kadın eline steril eldivenleri giyerek Mirza'nın yaralı olan eline baktı. Kanları temizleyerek yaranın derinliğine baktı. ''Dikiş atılması gerek.''
''Dikiş istemiyorum acelem var. Yarayı sar gitsin.''
''Ama...''
''Sana ne diyorsam onu yap doktor.''
Doktor kadın yarayı mikrop kapmaması tendiryot ile temizledi. Çekmecede ki sargı bezini alarak Mirza'nın elini sarmaya başladı.
Mirza dikkatle elini saran doktor kadına bakıyordu. Eğildiği için açılan göğüs çatalına kaşlarını çatarak baktı. ''Sen hep böyle mi giyniyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurmayın Yüreğime Pranga
ChickLitTöre... Töre neydi? Töre yüzyıllardır sürdürülen bir gelenekti. Töre kandı,intikamdı Töre ölümdü. Töre davaydı. Töre ablasını öldüren çocukların temiz kalbiydi. BERDEL Göze göz,dişe diş, kana kan, cana can... Amed,Rıha ve Midyat Bu üç şehrin yüz...