28. Bölüm

11.6K 433 58
                                    

   

      Agir Ağa kendisine binbir nefretle bakan Avjin'e bir şey yapmamak için odadan çıkarak çalışma odasına girdi.  Nadir kullandığı tütününü çekmecesinden çıkararak sigarasını yaktı. Koltuğuna oturarak elinde ki sigarasından bir fırtı içine çekti. Nefesini acı dumanla saran sigara dumanını dışarıya bıraktı. İçinde hissettiği karmakarışık duyguların içindeydi. Aldığı acı sigara nefeslerini birer birer bıraktı. Geriye baktı. Avjin'den önce ki Agir Ağa'ya. Yaşamıyordu o adam şirket ve meyhane dışında bir yaşantısı yoktu. Belki bu yüzden bacısı o şerefsiz soysuz ite kaçmıştı. Geldiğinde aşkla yakılıp kavrulmuşken bir an da dünyası başına yıkılmıştı bir gece de. Anlaşılmıyordu belki acısı dışarıdan ama istirideyenin de içi de görülmezdi.

Her yeri tutulan Agir Ağa yattığı koltuktan kalktı. Kendisine gelir gelmez hemen yatak odasına girdi. Yerde ki yatak toplanmış ama odada Avjin yoktu. Üzerini değiştirip hemen odadan dışarıya çıktı. Salonda oturan annesi ve yadesi oturmuş mırra içiyorlardı.

''Agir oğlum sen konakta mıydın?" Zişan Hanım yanını gösterek oturmasını istedi oğlunun.

''Evet.'' Agir Ağa,Zişan Hanımın gösterdiği yere oturdu.

''Karın nerede olduğunu bile bilmiyordur diye kızdım sabah. Sen neredesin kuru kere( eşşek oğlu)?" Asmin Yade sinirle torununu sorguladı.

''Çalışma odasında projeleri tamamlamak için çıktım orada uyumuş kalmışım.''

Asmin Yade üzülmüştü şimdi içten içe. O kızın konakta kimsesi yoktu. ''Karın sabah çıktı. Git getir karını.''

Agir Ağa elini yumruk yaparak oturduğu koltuktan kalktı. Başını sağa sola yatırarak kütletti. Bir hışımla salondan inerek aşağıya avluya indi.

''Ağabey!" GülAyşe masumca Agir Ağa'nın yanına koştu.

''İşim var GülAyşe.''

''O kadını arıyorsun değil mi?" GülAyşe elinde ki not kağıdına yazılmış Adar'ın evinin adresini Agir Ağa'nın eline tutuşturdu. ''Konağın hizmetçisini aldı gitti. Bu adrese gittiler.''

Agir Ağa elinde ki not kağıdına baktı. Konaktan koşarak çıkarak arabasına bindi ve konaktan uzaklaştı. 

Nasıl bile geldiğini anlayamadığı harabe eve bir hışım daldı. Karşısında gördüğü manzara da kan beynine sıçramıştı adeta. Gözleri öfkeden kararıp Avjin'e el kaldıran adama saldırdı şuursuzca.

  Binbir tehdit savurdu Agir Ağa. Avjin'in kolunu tutarak kapıya doğru yürümeye başladı arkalarından da Adar geliyordu. Gözlerinden akan yaşları siliyor silmesine ama yenileri akıyor yüzünü ıslatıyordu. İçinden bir hıçkırık koparak duvara yaslandı ve içinde ki birikmiş acı kapkara bir şekilde gün yüzüne çıktı.

Avjin kolunu Agir Ağa'dan kurtarak arkasına döndü. Duvara yaslanmış kendinden geçmiş gibi ağlayan Adar'ın yanına koştu. Bir abla gibi sımsıkı sardı kollarına bu küçük kızı. ''Ağla Adar ağla ki canın daha çok yanmasın. Biriktirme içinde acını ağla.'' 

''Ben sadece okumak istedim ama olmadı yapamadım. Sırf evlenmemek için çalıştım konakta ama ben okumak istiyorum. Ben çocuklara umut olmak istiyorum benim gibi olmasınlar diye.'' İçi içine titreyen Adar,Avjin'in kollarında sakinleşiyordu şimdi.

''Senin ayıbın değil bu Adar.'' Avjin kolları arasında ki Adar'ı karşısına alarak yaşlı gözlerine baktı. ''Mecbur bırakılan sensin Adar. Başını eğme, eğme ki vurmasınlar. Dik dur yoksa ezilirsin.''

''Benim konağım da kimse kimseyi ezemez.'' Agir Ağa'nın bağırmasıyla arkasına dönen Avjin iki ateş parçası gözlerle karşılaştı.

''Bana yapmaya çalıştığın ne? Sen beni ezmek istemiyor musun? Her defasında sana karşı geliyorum diye. Bana kızan, bağıran ve beni hırpalayan sen değil misin?''

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin