Agir Ağa yavaş adımlarla Doktor Deniz Bey'in odasına girdi. Kapıyı kapatarak masanın karşısında karşılıklı olan sandalyelere doğru yürüdü. Sıkıntıyla nefesini dışarı vererek sandalyelerin birine oturdu. Oldukça gergindi. İlk defa bir psikolog ile karşı karşıya konuşacaktı. Avjin'in odadan çıkmasına sevinemezken kendisi odaya girmişti.
''Mehaba Agir Ateş Bey.'' Doktor Deniz oldukça ılımlı sesiyle karşısına otura Agir Ağa'yı rahatlatmaya çalışmıştı. İlk defa geldiği herhâlinden belli oluyordu.
''Merhaba Deniz Bey.'' Agir Ağa sehbanın üzerinde olan sürahiye ve bardağa uzandı. Boğazının oldukça kuruduğunu hissediyordu. Bardağa suyu koyar koymaz tek yudumda içti.
''Öncelikle davetime evet dediğiniz için ve odama kadar geldiğiniz için teşekkür etmeliyim.''
Agir Ağa beklemediği sözlerdi bunlar. Karşısındaki doktor ne söylüyordu? Oysaki Agir Ağa neler düşünmüştü? ''Rica ederim.''
''Bana biraz Agir Ateş Arslanoğlu'nu anlatabilir misiniz?"
Agir Ağa afallamıştı bu sorunun karşısında. Gerçekten kimdi Agir Ateş Arslanoğlu? ''Başarılı bir iş adamıyım eğer ki duymak istediğiniz buysa.''
''Başarılı olmanıza sizin adınıza sevindim. 'Agir Ateş' isminin sizde yarattığı bir güç vardır elbette...''
''Zira ikiside yakar doktor değil mi?"
''Hayır demek istediğim benim karşımda güçlü olmak zorunda değilsiniz. Buna kendinizi mecbur hissetmeyin.'' Doktor Deniz oldukça Agir Ağa'ya güven vermek istiyordu. Avjin'in iyileşmesinin yolu bir nevi Agir Ağa'dan geçiyordu. ''Şimdi bana biraz Avjin hanımla olan ilişkinizden bahsedebilir mısınız?"
''Avjin benim kanayan bir yaram doktor.'' Agir Ağa sıkıntıyla nefesini dışarı bıraktı. ''Bundan yedi ay önce meyhane ve şirkette geçen hayatım şimdi bir çıkmaza girdi.''
''Meyhane ve şirket neden sadece bu iki yer?"
''Çünkü sadece o iki yerde araftan çıkabiliyordum. İçince unutuyordum. Çalışınca unutabiliyordum.''
''Araf dediğiniz nedir Agir Bey?"
''Aşk ve nefret.''
''İki güçlü duygunun arasında bırakan olayı dinlemek isterim.'' Doktor Deniz karşısında oturan adamı daha yakından tanımak istiyordu. Kader boşu boşuna Agir ve Avjin'i birleştirmemişti.
''Doktor yaramı açma bırak öyle kalsın.'' Agir Ağa dile getirmek istemiyordu. Yazgı onun içinde vardı. Herkese nasıl anlatabilirdi içini?
''Peki dediginiz gibi olsun. Avjin Hanıma ile olan ilişkiniz geri dönelim.'' İşte görmek istediği ışıkları kehribar gözlerinde alabiliyordu. Avjin'in ismi bile karşısında ki adamın gözlerinin ışıldamasına yetiyordu.
''Avjin yaralı ceylanım. Kalbinin yerini unutmuş buzdan kadınım. Şimdi yedi ay öncesine geri dönsek onunla yeniden başka bir şekilde tanışsam bunun için ömrümün geri kalanını verebilirim doktor.'' Agir Ağa yedi ay öncesine çoktan çıkıp gitmişti. Kozanovalı konağında en geride duran kadının gözlerine bir kez bakmıştı. Sabahında Avjin onu silahıyla yaralamıştı. Silah zoruyla berdeli kabul etmesini sağlayışı. Ardı arkası kesilmeyen olayların içinde Avjin'e kötü davranması. Hırpalayıp, bir şeylere zorlaması. Kendini savunan Avjin'e karşı yenilişiydi. Agir Ağa'nın en güzel mağlubiyetiydi aşık olmak. ''Avjin ile hep bir savaş içindeydik evlendiğimiz ilk günden bugüne. Hâla birbirimizle savaşıyoruz ama daha çok kendimizle savaşıyoruz. Aramızda kan var. Toprağın altında yatan soğuk bedenler ve üzerlerine dikilen musalla taşı hakkı için savaşıyoruz. Ben bu savaşı kaldırabilirim ama Avjin kaldıramaz, kaldıramadıda. Kaldırmasını beklemiyorum çünkü çok yaralı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurmayın Yüreğime Pranga
ChickLitTöre... Töre neydi? Töre yüzyıllardır sürdürülen bir gelenekti. Töre kandı,intikamdı Töre ölümdü. Töre davaydı. Töre ablasını öldüren çocukların temiz kalbiydi. BERDEL Göze göz,dişe diş, kana kan, cana can... Amed,Rıha ve Midyat Bu üç şehrin yüz...