57. Bölüm

5K 286 41
                                    




             Ferzan ve adamları evin etrafını çok kısa bir sürede sarmışlardı. Dışarıda bekleyen adamları tek tek indirerek evin içine girmeyi başarmışlardı. Evin içinde olan adamları da indirerek Avjin'in olduğu odaya doğru yürümeye başlamışlardı. Ferzan kilitli olan kapıya tekme atarak açmıştı. Odanın ortasında Avjin sandalye üzerine bağlanmış bir şekilde otururken başında ki adam elindeki  silahı Avjin'in kafasına dayamış sırıtıyordu. Ferzan gördüklerinden sonra gözlerini öfkeyle kapattı. Bu adamı iyi biliyordu. Acımasızlığıyla nam yapmıştı. Soyadının getirdiği kuvvetten bir kere bile gözaltına alınmamıştı. Davut Ağa gözünü bile kırpmadan silahı her an patlatabilirdi.  "Davut Ağa yanlış yapıyorsun."

İşte bu sözlerden sonra keyfi daha çok yerine gelmişti Davut Ağa'nın. Avjin'i kurtarmak için gelen adamların gözlerinde ki korkusuzluğun yerini saniyeler geçtikçe korku alıyordu. Bu korku keyfini yerine getiriyordu. "Doğruyu sen mi öğreteceksin Ferzancık?"

"Kafasına silah doğrulttuğun kadın Agir Ateş Arslanoğlu'nun karısı."

"Çok korktum şimdi bak."

Ferzan kendisiyle dalga geçen bu adamı elleriyle boğmak istiyordu. Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu üstelik. "O zaman korksan iyi edersin."

"Ferzancık sen bu cesaretinle kahramancılık oynuyorsun iyi de şu an ben senin önündeyim." Davut Ağa elinde ki silahın tetiğini çekmek için hazırlandı. İşaret parmağını biraz daha geriye çekti.  "Tek bir kurşuna bakar."

"Ferzan bir şey yap."

"Hiçbir şey yapamaz." Davut Ağa korkudan birbirlerine bakan bir ton adama hunharca gülüyordu. Bugün bu köy evinden iki cenaze birden çıkacaktı. Birisi Avjin'di diğeri de kendisi.

"Bak eğer ki kadını sağ salim bize verirsen yaşarsın. Sana dokunmayız. Yok vermez de o tetiği çekersen burada seni kurşun yağmurana tutarız."

"Lütuf ettiniz Ferzan Bey." Bu sözlerden sonra gülerek yüzünü birden ölüm meleği buz gibi bir hal aldı. "Ölümden korkan kim Ferzan."

Avjin yolun sonuna geldiğini düşünüyordu artık. Bu adamın kimseden korkusu yoktu. Ölümden neden korksun ki?  "Ailene ikinci bir ölümü yaşatma vazgeç. Annenin yüreğini yerinden söküp almaktan korkmuyor musun?"

"Kapa çenenini." Davut Ağa yıllarca kızının arkasından yas tutan anasını düşündü. Kendisi ölse yüreğine iner ölürdü. Dayanamazdı yüreği.

Avjin başına silah dayayan adamın yumuşak karnını bulmuştu.  "Ben neden berdel kurbanı oldum sanıyorsun. Anamın yüreği bir evlat acısına daha dayanamazdı. Kabul ettim kan davalı olduğumuz aşiretin ailesine gelin olmayı."

"Sana çeneni kapatmanı söyledim."

"Yapma bırak beni gideyim. Sende git ananın dizlerine kapan af dile."

"Tek kelime daha edersen sen kafana kurşun yiyeceksin. Canından çok sevdiğin ağabeyinin yanına gideceksin."

Avjin umutsuzca gözlerini kapatarak ağlamaya başladı. Vazgeçmeyecekti. Annesini yumuşak karnı olduğunu düşünmüştü. Bu adamın tek bir zaafı yoktu. Hiç mi sevdiği kimsesi yoktu? Arkasından ağlayacak.

"Dinleyin şimdi beni." Davut Ağa elinde ki silahı daha da kavrayarak başını sağa sola yatırarak kendini rahatlattı. "Bu kadın ölecek. Sizde o Agir Ağa'nıza şöyle söyleyin sen bir kadını sevme. Seversen sevdiğin kadınlar kara toprağın altını boylar."

"Yapma Davut Ağa gençliğini ziyan etme." Ferzan ne kadar dil dökerse döksün karşısında ki adam kafayı Avjin'i öldürmeyi kafasına çoktan koymuştu.

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin