6.Bölüm

17.6K 580 28
                                    

      ''Gerekirse evet.''

Avjin yüzünü buruşturarak ağzında ki tadın dağılması için masada ki çaydan bir yudum alarak yutkundu. Çilek reçelini oldu olası hiç sevmezdi. Avjin bir yudum daha çayından içerek yüzünü buruşturmakla yetindi.

''Ben artık eve gitmek istiyorum çok yorgunum.''

Avjin artık kabullenmişti. Zorlamanın bir manası yoktu artık. Bu kadarcık kısa bir zamanda yorulmuştu oysaki yolun daha başındaydı. Vurulan prangaların ağırlığı altında eziliyordu bedeni de ruhu da.

''Biraz yemek yemelisin Avjin.''

Avjin ağzına birkaç bir şey atarak çayından bir yudum daha alarak ayağa kalktı.

''Oldu mu?"

Agir Ağa'da ayağa kalkarak masanın üzerine epey yüklü para bırakarak Avjin'in elinden tutarak geldiği kahvaltı dükkanından çıkmışlardı.

Yol boyunca Avjin kafasını cama yaslayarak akıp giden yolu seyredmişti. Biraz olsun dinlenmeye ihtiyaçı vardı. Yorgun bedenini dinlendirerecek en iyi şey konakta ki yatağıydı. Avjin yorgunluktan kapanan göz kapaklarına daha fazla dayanamayarak kapatmıştı. Şu son birkaç gündür yorucu geçen günler Avjin'i biraz da yıpratmıştı.

Agir Ağa, Kozanovalı konağının önüne arabasını gelişi güzel park etmişti. Agir Ağa, Avjin'e baktığında uyuduğunu görmüştü. Birkaç kez Avjin'i dürtse de Avjin biraz daha arabanın koltuğuna yerleşmişti. Agir Ağa pes ederek uykucu kadını kucağına almıştı ki Avjin'in kısa elbisesi biraz daha kısalırken Agir Ağa derin bir nefesi içine çekerek gözünü sağa doğru çevirmişti.

''Ya sabır ya selamet.'' Agir Ağa arka koltukta ki gri çeketini Avjin'in bacaklarına örterek tekrar kucağına almıştı Agir Ağa. Kozanovalı konağının kapısında bekleyen adamlar konağın kapısını sonuna kadar açmışlardı Agir Ağa'ya.

Agir Ağa kucağında ki tüy kadar hafif olan Avjin'le Kozanovalı konağına girmişti. Büyük avluda oturmuş her iki aşiret de Agir'i karşılarken karşısına geçen Botan Ağa'ydı.

''Agir Ağa hemen bacımı bana veriyorsun.'' Botan Ağa'nın sert sesiyle Agir Ağa sadece başını iki yana sallayarak Botan Ağa'nın sağına doğru bir adım atarak yürümeye devam etmişti.

''Avjin eğer ki benim karım olacaksa o artık bir  Arslanoğlu gelini. O yüzdendir ki kimse önümde durmasın. Yoksa kan akar.''

''Agir Ağa sen destur nedir bilmez misin?" Beşir Ağa'nın bu sorusu Agir Ağa'nın içinde ki öfke nöronlarını teker teker uyarmıştı.

''Ben desturu da bilrim saygıyı da.'' Diyerek tıslamıştı Agir Ağa.

''Agir hemen Avjin'i bırakıyorsun ve Mardin'e gidiyoruz hemen.'' Boran Ağa'nın sinirle yere bastonunu vurmasıyla çıkan tok ses konağı doldurmuştu.

''Bav sen bu işe karışma o benim karım olacaksa eğer  herkes bunu kabul edecek. Şimdi bana onun odasını gösterin de biraz dinlensin.''

''Birinci katta sağ da ki sonuncu oda.'' Keje Hanım kızının odasını Agir Ağa'ya tarif etmiş ve yolu da göstermişti.

Agir Ağa avluda ki merdivenlerden hızlıca çıkarak konağın birinci katına gelmişti. Sağ tarafına dönerek son odaya gelmişti. Dirseğinden yardım alarak kapıyı açıp Avjin'in odasına girmişti. Hızla Avjin'i odanın ortasında ki mavi yatağa bırakmıştı. Avjin'in ayağında ki ayakkabıları çıkarıp üzerine ince bir pike örtmüştü  Agir Ağa. Odadan çıkacağı sırada odanın duvarlarının her santiminde Avjin ve Berzah Kozanovalı'nın fotoğrafları vardı. Avjin'in yarası göğsündeydi. Kapanmayacak bir yara açılmıştı yıllar önce oraya. Berzah Kozanovalı törenin ne ilk kurbanıydı ne de sonuncu kurbandı.

Vurmayın Yüreğime Pranga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin