Tanışma

795 12 8
                                    

Soğuk geçen bir kış gününde yine erken uyanmıştı Güzide. Kalkıp camın yanına gitti ve her sabah yaptığı gibi, bir şarkıyı mırıldanmaya başladı. Bir yandan şarkı mırıldanıyor, bir yandan da dışarıda yere konarcasına inen kar tanelerini izliyordu. Kış mevsimi onda aşkı, tutkuyu hatırlatıyordu. Ama baharın gelmesini, çiçeklerin açmasını iple çekiyordu. Bir süre sonra oturduğu yerden kalktı ve mutfağa geçti. Sessizce evin içinden bir ses gelmesini bekledi. Ama evde çıt yoktu. İçinden 'daha kimse uyanmamış.' Diye geçirdi. Hemen sessizce kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Bu eve on iki on üç yaşlarındayken gelmişti. Ayşegül Hanım, onun aile dostuydu. Güzide ailesini genç yaşta kaybetmişti. Ayşegül Hanım da Güzide'yi yalnız bırakmamıştı. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra sofrayı kurdu Güzide. Ev halkı da yavaş yavaş ayaklanmaya başlamıştı. İlk önce Ayşegül Hanım geldi sofraya.

"Günaydın Güzideciğim."

"Günaydın Ayşegül abla."

Sofraya oturdular. Bir yandan yiyor bir yandan da sohbet ediyorlardı. Evde toplam 5 kişi yaşıyorlardı. Güzide, Ayşegül Hanım, Ayşe, Fatma ve Nurgül. Ayşe, Fatma ve Nurgül Ayşegül Hanım'ın kızlarıydı. Ayşegül Hanım kocasını bir çatışmada kaybetmişti. Kahvaltıya Ayşegül ve Nurgül aynı anda geldiler. Fatma her zaman en son uyanırdı. Bugün hava her zamankinden daha sıcak olduğundan, Güzide bahçeyle uğraşmaya karar verdi. Üstünü değiştirip dışarı çıktığı sırada, kapının önüne atlı bir bey geldi. Genç, orta boylu, koyu kahverengi saçları ve koyu kahverengi gözleri olan bir beydi. Konuşmasına ve hareketlerine bakılırsa saygılı biriydi üstelik. Güzide bir an için bayılacak gibi oldu ama hemen kendini topladı.

-Merhaba güzel bayan.

-Merhaba.

-Bir mahsuru yoksa adınızı öğrenebilirmiyim?

Güzide beyefendiye o kadar takılmıştı ki neden sonra adını sorduğunu fark etti.

-Güzide. Adım Güzide... Lütfen içeri buyurun.

Beyefendiyle beraber içeri girdiler. O an Güzide, beyefendinin adını bile sormadığını fark etti. Ayşegül Hanım hemen yanlarına geldi.

-Hoşgelmişsiniz beyim! Buyurun, içeriye geçelim.

Güzide aklından 'Ayşegül Abla'nın tanıdığı biri demek ki.'diye geçirdi. Ayşegül Hanım'la beyefendi konuşmaya daldılar ve Güzide de sessizce odadan çıktı. Etrafı biraz kolaçan etti. İyi, kızlar odalarına çekilmişler diye düşündü ve kapıyı dinlemeye başladı. İçeriden konuşma sesleri geliyordu ama tam olarak anlayamıyordu. Bir ara 'Seyit' ismini duydu ve beyefendinin adının Seyit olduğunu düşündü. Bir süre sonra içeriden ayağa kalkma sesleri duyunca hemen odasına koştu ve kapıyı kapattı. Vedalaşma seslerinden sonra odasından çıktı. Akşam yemeğinden sonra yorgun olduğunu söyleyip erkenden odasına çekildi. Aslında yapmak istediği şey Seyit'i düşünmekti. 'Nasıl olur da ilk defa gördüğüm birine saniyesinde aşık olurum?'diye düşünüyordu bir yandan da. Sonra aklına şu sorular takıldı.

Acaba onun sevdiği biri var mıdır?

Sevgilisi var mıdır?

Acaba evli midir?

Çocukları var mıdır?

Bu sorular onu üzmeye yetiyordu. Ama bir yandan da 'belki bir şansım vardır.' Diye düşünüyordu. Büyük bir ihtimal olmamasına rağmen bu söz onu mutlu ediyordu. Bu düşüncelerle uykuya daldı...

Celil ile GüzideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin