0.1 // Kızıl

321 25 57
                                    

Nefesimi düzene sokarak "37." dedim. Ama Sam gülerek bana karşılık vermişti. "43." Ofladım ve koşmaya devam ettim. Sam de bana eşlik ediyordu. Bizim karşımızdan koşan sarışın bir kız koşarken bana göz kırptı. Ben de gülümseyerek kızın ardından baktım ve koşmaya devam ettim.

Sam sinirle "Önüne bak Cas. Yoksa Dean'e anlatırım." diyince tek kaşımı kaldırıp "Ben de ağabeyime anlatacak bir şeyler biliyorum Bay-Antrenörümle-Her-Gün-Flörtleşiyorum." dedim. Sam dudağını büzüp "Bence ikimiz de susalım." dedi. Güldüm.

Dört yıl olmuştu liseden mezun olalı. Herkes kendi yollarına dağılmıştı. En başından anlatmak gerekirse babam ve Metatron avukatlık şirketini Micheal'a bırakıp kitap yazmaya başlamışlardı. Micheal ise herkesi şaşırtarak üniversitesi biter bitmez Lucifer'a evlenme teklif etmişti. Ailedeki herkes şoka girerken Chuck gülümsemiş ve "Anneniz fark etmişti." demişti sadece. O ikisinin evlenebilmesi için de Lucifer'ı evlatlıktan reddetmişti.

Lucifer'ın da üniversitesi bitince Lawrence Üniversitesinde kalıp orada öğretmen olmaya karar vermişti. Tabi şu an asistanlık yapıyordu ama hızlı yükselirdi o. Micheal ve Lucifer'ın hayatlarında aldıkları bir diğer önemli karar ise Darcy'yi evlat edinmek olmuştu. Hiçbir kan bağları olmasa da küçük cadı Lucifer'ın kopyasıydı. Yani Micheal'a çok çektiriyorlardı.

Gabriel mezun olalı üç yıl oluyordu. O da bir kanalda genel yayın yönetmenliği yapıyordu ve işinde de başarılıydı. Sam her seferinde onunla gurur duyduğunu söylüyordu. Bu da biraz sıkmaya başlamıştı hani.

Anna ve Benny nişanlanmışlardı. Bu bahar evleneceklerdi. Lucifer hala buna sinir olsa da yapacak bir şeyi yoktu. Anna mezun olunca özel bir okulda İngiliz dili ve edebiyatı dersi vermeye başlamıştı. Benny ise gastronomi okuyordu. Son senesindeydi, Dean ve benim gibi.

Balthazar sevgilisiyle Fransa'da kalıyordu. Evlenmek gibi bir dertleri yoktu henüz. Önce hayatlarını yaşamak istiyorlardı. Ama yine de Balthazar her hafta bizi arıyordu. Bizden ayrı kalmak zordu tabi.

Ve ben. Tüm sene manyak gibi çalışmamın ödülü olarak Stanford Avukatlık bölümünü kazanmıştım. Benim ardımdan da Sam. İkimiz de aynı bölümü kazandığımız için aynı yurt odasında kalıyorduk. Bu bazen iyi olabiliyordu. Ağabeylerimizin dedikodusunu yapıyor ya da beraber çalışıyorduk. Bir de aynı spor salonuna gidiyorduk.

Sabah koşumuz bitip salona geri gelince ikimiz de su için adam öldürebilecek kıvamdaydık. Vitamin bardaki kız gülümseyip "Bu sefer kim kazandı?" dedi. Sam gülümseyerek "Her zamanki gibi ben." dedi. Her koşuda ben yol boyunca gördüğümüz sarışınları, Sam de esmerleri sayıyordu. En fazla çıkan da kazanıyordu.

Kız bize sebze sularımızı uzatırken "Benimki geldi mi?" dedim. Kız başını sallayıp "Evet. On beş dakika oldu geleli." dedi. Gadreel da bizimle aynı üniversitede botanik bilimine çalışıyordu. Bir de bizimle aynı spor salonuna gidiyordu.

Sam beni dürtüp "Ben biraz ağırlık çalışacağım, sen de git kum torbanla aşk yaşa." dedi. Güldüm. "Aşk yaşardım ama bugün Melek'i havalanından alacağım biliyorsun. Şimdi duş alıp çıkarım." Sam başını salladı. O salonun içine girerken ben de sebze suyumu bitirip havlumu omzuma attım ve duş almak için aşağıya indim.

Melek geliyordu evet. Eramus sağ olsun. Kardeşimin B2 seviyesi sağ olsun. Güzel notları sağ olsun. Bizim üniversiteye gelebilmişti son yıl. Nerede kalacağı konusuna gelirsek Shurley aile apartmanımızda ona da bir daire ayırmıştık. E yani 14 yıllık arkadaşım bir zahmet.

Apartman nereden çıktı diye sorarsanız, babam Metatron'la beraber başka bir yere taşınmışlardı. Sessiz sakin ve stressiz... Biz de üniversitelerimize ve iş yerlerimize daha yakınlarda bir apartmanı satın almıştık. Zengin babamız olunca tabi. Ama o büyük beyaz ev hala duruyordu. Satmayı da düşünmüyorduk hani. Orada geçirdiğimiz bir yılda neler olduğunu siz biliyorsunuz.

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin