3.0 // Verdiğimiz Söz

89 12 38
                                    

Sam bana sarılırken uyanmıştım. Uzun süredir yaşadığım en güzel uyanma şekliydi. Onu uyandırma çalışmadan ona döndüm ve yüzüne düşen saçları çektim. Çok güzeldi. Uzun süredir benden bir şeyler sakladığını düşünüyordum ama. Bir şeyler olmuştu. Halsizdi, aklı dağınıktı. Ve birlikte kaldığımız gecelerin bazılarında kabuslarla uyanıyordu. Sorduğumdaysa kaçıyordu hemen. Onun için endişelensem de bir şey dememiştim. Bana illaki söyleyecekti bir gün.

Onu izlerken aklıma Cassie geldi. Minik Cassie... İç geçirip geçen günü aklımdan çıkarmaya çalıştım. Kararlıydı köpek. Zaten ne zaman biri ona yapma dese hemen yapardı. Sadece annemin sözünü dinliyordu. Ve şimdi de bizim onun büyük kardeşleri olarak aklını başına getirmemiz gerekirken bunu yapmamıştık. Kendimi hala berbat hissediyordum.

Sam gözlerini kırpıştırıp açınca ona yavaşça gülümsedim. Sam de bana gülümsedi ve "Gabe..." dedi sessizce. Saçlarını okşayıp "Sevgilim." dedim. "Günaydın." Sam bana daha sarılıp yüzünü boynuma gömdü ve "Yatakta kalsak olur mu tüm gün? Berbat hissediyorum." dedi. Sırtını sıvazlayıp "Ne oldu ki?" ddim merakla. Sam çekinerek "Cas ve Dean barışmışlar. Ben de Cas'e biraz tepki vermiş olabilirim. Dean'i kullandığını ima etmiş de olabilirim. Ama o an sinirliydim işte. Öyle demek istememiştim." dedi boğuk sesiyle.

Oflayıp "Sikeyim böyle işi ya." dedim. Sam yanlış anlayarak "Özür dilerim Gabe. O senin kardeşin..." derken onu durdurup "Ondan değil sevgilim. Biz de iki gün önce Cas'le kavga ettik de. Berbat olmuştur herhalde." dedim. Sam anlamayarak "Nasıl yani? Biz derken?" dedi. Gözlerimi kaçırıp "Dean'le barıştığını öğrenince ona biraz çıkıştık işte. Onun Cas'e layık olmadığını falan söyledik. O da düğünüme davetli değilsiniz dedi gitti." dedim. Sam'in ağzı açık kalmıştı. Bana şaşkınlıkla bakıyordu. Başını iki yana sallayıp "Dean için sizden mi vazgeçti?" dedi. Başımı salladım. Bebeğimin yüzü düşmüştü. "Ben de aptal gibi onu kullandığını düşündüm..." diyince ona sıkıca sarılıp "Hey. Sorun değil." dedim. Sam bir şeyler mırıldandı ve "Gabe. İkimiz de kötü hissediyoruz. O şeyi izlesek olur mu gene? Karantinada kaldığımız dönemde izlediğimiz diziyi?" dedi bana bakıp. Kaşlarımı çatıp diziyi hatırlamaya çalıştım. Çok dizi izlemiştik o dönemde. Birkaç kere Broadchurch'ü bitirmiştik ve her Alec Hardy sahnesinde kardeşlerimiz kendilerini kaybediyorlardı.

Sam bana yardım etmek için "Hani çok çocuklu bir adam vardı? Bir oğlu diğerini öldürtmüştü? Küçük oğlu işlerin başına geçiyordu? Herkes çok yakışıklıydı. Özellikle de başka anneden olan. Ve küçük olan." dedi. Başımı iki yana sallayıp "Hatırlayamadım." dedim. Sam "Hani bunların ailesi mafya gibi bir şeydi. Sloganları vardı?" dedi. Kaşlarımı çatıp "Çukur mu demeye çalışıyorsun?" dedim. Sam hevesle başını salladı. "Evet. Evet o! İzleyelim mi? Üç sezonu dört günde bitiriz." Biraz düşündüm. "Siktir et. Hadi izleyelim. Kafa dağıtırız."

Sam heyecanla, çıplak olmasına rağmen yataktan çıktı ve bilgisayarını alıp döndü. Gülüp doğruldum ve dirseğime dayandım. "Heyecanını takdir ediyorum Sammy ama önce duş almalı ve kahvaltı etmeliyiz." Sam suratını düşürüp ofladı ve bilgisayarını yatağına atıp elimi tuttu. O beni yataktan çıkartırken güldüm ve yürürken ona arkadan sarılıp "Dün gece harikaydı bu arada." dedim. Sam kıkırdadı ve kasıklarına ilerleyen ellerimi durdurdu. Mızmızlanıp "Alışmadın umarım Sammy. Hala ben üstteyim." dedim. Sam gözlerini devirdi ve duşakabinin içine girdi. Ben de onun peşinden girmiştim. Duşta biraz yaramazlıktan zarar gelmezdi.

***

Timeskip : Dört gün

Castiel evin kapısını açarken Dean'e seslendi. "Misafir bekliyor muyduk?" Eve yeni gelmişlerdi. Tuttukları otelin karşısındaki okyanusta gece yarısı çıplak yüzmeli, ellerini birbirlerinden çekemedikleri, mükemmel zaman geçirdikleri dört günün ardından ikisi de buradaki sorunlarını unutmuşlardı neredeyse. Dean ona yaklaşırken "Ben bekliyordum." diyip gülümsedi. Cas kapıdaki kişilere baktığında ağzı şaşkınlıkla açıldı. İstemsizce gülümseyip "Abla?" dedi. Ablası ona yaklaşıp sıkıca ona sarıldı. Cas içindeki rahatlamayla kendini ona bıraktı ve o da sarıldı. Ablası ensesindeki saçları okşarken "Benim minik bebeğim evleniyormuş." dedi. "Nihayet hani..."

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin