2.1 // Ahtapotlar

113 16 79
                                    

Time Skip : 2 hafta

Ellerim trençkotumun cebinde tutup yürürken Ariel'in anlattığı şeyi dinliyordum. "Ve sonra da posta kutuma baktım ve ne buldum dersin?" Omzumu silktim. "Ne buldun?"

Ariel heyecanla "Mick ve Arthur'un nişan davetiyesini!" diyince durup ona döndüm. "Ne?" Ariel başını sallayınca gülümsedim. Mick ve Arthur'u Londra'daki ilk yılımdan beri tanırdım. Beni birkaç üst sınıftan kurtarmışlardı. Onlar benden bir yaş büyüktü ama hep olmasa da genellikle öğle aralarını birlikte geçirirdik.

Hatta açtığım LGBT kulübünde de görev almışlardı. Mick bağışlarla, etkinlik programlarıyla ve üyeliklerle ilgilenirken Ketch, bize sataşan homofobiklerle ilgileniyordu. Herifin harekete ihtiyacı vardı ben de bu görevi vermiştim. Hiç de şikayet almamıştım.

"Onlar adına sevindim. Bana da bir davetiye gelmişti ama bakmaya fırsatım olmamıştı. Buymuş demek ki." Ariel şaşkınlıkla "Seni de mi davet ettiler?" diyince "Neden etmesinler ki?" dedim. Ariel dudaklarını büzüp "Ne bileyim. Aslında sizin bir kuralınız yok muydu Arthur'la? Birimizin yattığıyla diğeri yatamaz diye. Senin Mick'le aranda..." diyince onu susturdum.

"Mick'le birlikte olduk denilemez. Sadece süpürge dolabında biraz eğlendik." dedim kelimelerimi özenle seçerek. Ariel tek kaşını kaldırıp "Bu yüzden mi iki hafta boyunca bunu anlatıp onu yatağa atmazsan öleceğini söylemiştin?" dedi. Gözlerimi devirip "Londra yıllarımla gurur duymuyorum tamam mı?" dedim. Ariel güldü. "Peki... Nişana kimi getireceksin?" Yürümeye devam ederek "Tek gelemez miyim?" dedim. Ariel bana bakıp "Tek gelirsen davetli olan kızlar sana yürür ve nişanın tüm ilgisini çekersin. Olmaz yani." dedi.

Gülümseyip "Peki bu akşam çıkacağım güzele ne dersin?" dedim. Ariel dudaklarını büzüp "Kızı yeni tanıyorsun. Bilemedim." dedi. Başımı iki yana salladım. "Hayır hayır. Bu kız mükemmel olmalı. Melek öyle bir anlattı ki... Birincisi Roxanne ve Xavier'i shipliyor." Ariel anlamayarak baksa da devam ettim. "Queen dinliyor, kedileri seviyor ama köpeklerle de bir sorunu yok. Harry Potter'daki favori karakteri Snape. Binası Slytherin. En sevdiği spor badminton. Kutu oyunlarını seviyor. Mükemmel kız tanımıma uyuyor yani."

Ariel tek kaşını kaldırıp "Pekala Ted Mosby. Sonra görüşürüz." dedi ve fakültesine doğru ilerledi ben onun benzetmesine gözlerimi devirirken.

***

Sam bana bakıp "Vay be. Büyük gün ha?" dedi. Başımı sallayıp kravatımı düzelttim ve saçlarıma geçtim. Sam yatağımdan kalkıp "Biz de bugün Dean'le dışarı çıkacağız. Muhtemelen saat ikiye kadar anca geliriz. Sen kaç gibi döneceksin?" dedim.

"Bu üçüncü randevu değil. Yani gece onda kalmam. Saat on iki gibi evde olurum." dedim neşeyle. Sam tek kaşını kaldırıp "Bak hala geri dönebilirsin. Kız... Xavier'le Roxanne'i shipliyor. Normal değil bu." dedi. Sinirle Sam'e dönüp "Sam, yeter artık. Xavier, Roxanne'i seviyor. Justo onların arkadaşı. Alış buna. Xavier Justo'yu asla sevmeyecek. Neden biliyor musun? Çünkü o kahrolası kıza aşık! Onun için cennetten düştü. Bunu sen de biliyorsun." dedim.

Sam bitch face'ini bana sunup "Pardon da Xavier'in çatılarda öpüşüp koklaştığı kişi Justo. Ve... biliyorsun ki Justo Xavier'i hak eden kişi." dedi. Ayakkabılarımı giyip "Bu konuşma olmamış gibi yapacağım. Arkadaşlığımız bir ship kavgasına giderse üzülürüm çünkü." dedim. Sam başını salladı. Haklı olduğumu biliyordu. Sam beni kapıda durdurup "Bol şans." dedi. Gülümseyip omzuna vurdum. "İçimde öyle bir his var ki Sam. Bu kız o olabilir."

***

Arabamla kızı almam gereken yere geldiğimde güzel koyu yeşil bir elbisenin içinde arkası dönük bir şekilde telefonda konuşan kızı gördüm. Bu o olmalıydı. Bir an ne yaptığımı düşündüm. Burada ne işim vardı benim? Meg'le dizi izliyor ya da Sam'le ders çalışıyor olabilirdim. Ama gelmiş arkadaşlarımın ayarladığı biriyle randevuya çıkıyordum.

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin