Dean'le aramız kesinlikle artık daha iyiydi. Bunu şu anki pozisyonumuzdan da anlayabilirdiniz. Dean dudaklarını büzüp bana baktı ve "Kontrolün sende olması hoşuma gitmiyor." dedi. Güldüm.
"Umurumda değil Dean. Beni gecenin bir yarısı ararsan, dersler için uykuya ihtiyacım olduğunu bile bile çağırırsan kontrol benim olur." Dean bana daha da sokuldu. "Tamam. Ama bir seferliğine." Başımı iki yana sallayıp "Zannetmiyorum papatyam. Bence alt tarafındaki birileri kontrolün bende olmasını seviyor." dedim. Dean koluma vurdu ve "Onun bir adı var öküz. Onun adı Chevloret Impala 1967. Ya da bebek. Ama ona sadece ben bebeğim diyebilirim." dedi.
Gözlerimi devirdim. Gecenin bir yarısı Dean beni aramıştı. Uyuduğumdan değil, ders çalışıyordum ben de. Açtığımdaysa söylediği tek şey beş dakikaya geleceği ve hazır olmam gerektiğiydi.
Ben de üzerimi değiştirip yurttan çıkmıştım. Normalde yasaktı. Ama Dean Winchester'la beş yılın ardından her şeyi yapabilecek cesaretim vardı. İmpala görüş açıma girince hemen ortalığı kontrol edip arabaya binmiştim. Dean bir şey demeden sadece arabayı sürmüştü.
Geldiğimiz yerse bir Milli Park'tı. Göleti olanlardan. Dean arabayı oraya çekmişti. Ben de arabadan indiğimde Dean'e bakıp "Eee?" dedim. Dean benim yanıma gelip "Ben sadece... senden adamakıllı özür dileyemedim ve... özür dilerim." dedi. Gülümsedim. Beline sarılarak "Affedildiniz." dedim. "Ama bir şartla."
Şimdi ise durum bu. Telefonumu İmpala'ya bağlamıştım ve müziği ben seçiyordum. Dean ne kadar sinir olsa da bir şey diyemiyordu. Ki bu da beni daha da mutlu ediyordu.
İkimiz de İmpala'nın ön kaportasına oturmuş şarkı dinliyorduk. Dean kollarımın arasına girmiş belime sarılmıştı. Başı göğsümdeydi. Ben de omuzlarından sarmıştım onu. Ara sıra burnumu saçlarına gömüyor, kokusunu içime çekiyor, saçlarını öpüyordum. Çalan şarkıyı duymamla sesi açtım.
Ananas gibi, ahududu gibi. Ama daha çok avokado gibi tabi
Dean kaşlarını çatıp bana baktı. "Bu ne be?" Onu susturdum hemen. Şarkı çok güzeldi. Farkına varmadan ben de eşlik etmeye başlamıştım.
Bunu ben bilirim, bir de benim gibileri. İnan ki, inan ki
Dean bana bakıyordu. Gülümsediğini görüyordum. Bu şarkıyı daha önce dinlememişti sanırım.
Denedin bizi ruhumun ikizi. Sandım aynı parmaklarımızın izi
Seni gördüğümde vurdu bir kalp krizi, inan ki, inan kiBize yakışırdı aslında bu şarkı. Bir kısmı en azından... Dean'i ilk gördüğüm an paha biçilemezdi. Yeni geldiğim okulda sıkılacağımın garanti sözleşmesini imzaladığımı zannederken o gelmiş ve bizim sınıfa girmişti. Onu gördükten sonra anlamıştım zaten hayatımın bir daha eskisi gibi olmayacağını.
Yaramaz kedi, yok ki tabi dili. Nasıl söyler ki sana olanı biteni?
Yokluğunda kaldım ben bir kemik, bir deri. İnan ki, inan kiYokluğunda? Ah, o Şubat Tatili... Dean'le ilk ve tek ayrılığımız. Ona delicesine kızgın olduğum an ve söylememem gerekenler... Dean Meg konusunda hassastı. Hem de çok.
Zor, çok zor
Yapma n'olursun, bırak o yerimi doldursun
Bana ihtiyacın olursa, sarıl ona elbet unutursunDean kaşlarını çattı. "Bu ne ya?" Ona baktım. "Mis gibi şarkı. Neden?" Dean dudaklarını büzüp içimde onu öpme isteği oluştururken konuştu. "Ayrılık şarkısı mı dinliyoruz biz? Biz? Sanki ayrılabilirmişiz gibi." Gülüp ekledi. "Tamam meleğim. Eğer bir gün senden ayrılmak istersem sana bu şarkıyı hediye edip çeker giderim. Nasıl?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğim
FanfictionUYARIM: Papatyam adlı kitabı okumadan bunu okumayın lütfen! ******* "Hoşçakal" dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin Ama ona dokunduğumda seni aldattığımı hissediyorum Yeni birini bulursam daha iyi olacağımı düşündüm Ama ona dokunduğumda seni ald...