(Yazar Notu : Criminal okurlarım burada mı? Güzel. Micheal ve Lucifer'ın aynı gece gördükleri aynı rüyayı hatırlıyorsunuz değil mi? Güzel... Unutmayın sakın. Unutanlar bir gitsin hatırlasın. 0.9 bölümünde. Sizi seviyorum.)
Mayıs 2025
John gelmişti. Ne de olsa bugün önemli bir gündü. Doktorlar Sam'in son üç ayda gelişme gösterdiğini söylemişler ve onu Seattle'daki bir hastaneye nakil edeceklerini söylemişlerdi. Dean Sam'in daha iyi olduğunu öğrenince mutluluktan ne yapacağını şaşırmıştı. Cassie'yi aramak istemişti ama sonradan fark etmişti. Seattle'a gitmek demek Cassie'den ayrılmak demekti. Yani neticede onu aramak zorundaydı.
Cassie ile konuşmaları beklediğinden acı verici olmuştu. Onu bırakmak istemiyordu. (Yazar Notu : Özür dilerim hayatım ama o kız benim. Hadi ben sana başkasını bulurum söz.) John yukarıda Sam ile konuşurken Lisa ve Dean bahçedelerdi. Dean Lisa'nın da Seattle'a onlarla geleceğini öğrenince şaşırmıştı. Lisa ise basitçe "Böyle durumlarda hastanın düzeninin aynı kalması önemli Dean. Hem tanıdık bir yüz her zaman iyidir." demişti. İkisi de yürüyüp Seattle'da olacakları konuşurken Dean birinin ona seslenmesiyle durdu. Arabasını park ettiği yerin yakınlarına gelmişlerdi.
Dean sesin kaynağına dönünce Cassie'yi arabasına yaslanmış bir şekilde bulmuştu. Baharın gelmesiyle siyah bir kot ve siyah bir atlet giymiş ve muhtemelen onunla geçirdiği gecelerin ardından onda unuttuğu gömleklerinden birini beline bağlamıştı. Saçları salıktı ve çıplak omuzlarına düşüyordu. Ah, ondan ayrılmak zor olacaktı.
Lisa Dean'in omzuna dokunup "Ben Sam'in yanına çıkıyorum." dedi. Dean başını salladı ve Cassie'nin yanına gitti. Yanına ulaşmasıyla Cassie onu kendine çekmiş ve öpmeye başlamıştı. Dean bunu reddedemezdi. İkisi de öpüşürken onları gören birkaç yaşlı kınayan sesler çıkarmışlardı. Dean gülerek Cassie'den ayrıldı ama ellerini kızın belinden çekmedi. Cassie de temastan rahatsız değildi açıkçası. Alt dudağını yalayıp "Bu öpüşmeleri özleyeceğim." dedi. Dean başını salladı. "Ben de." Yalan değildi. Ama... o kadar da özlemeyecekti hani. Evet, Cassie çekiciydi, zevkleri aynıydı ve Tanrım... hele yatakta yaptıkları. Ama yine de... bir Castiel Shurley değildi.
Belki de bu yüzden Cassie'ye onlarla gelmesini teklif etmemişti. Çünkü biliyordu ki burada kızı tutan bir şey yoktu. Dean istese onunla gelirdi de. Ama Dean istemiyordu. Aklının büyük bir kısmı ona yaptığında, hayatına devam etmekte, hiçbir sorun olmadığını söylese de bazı geceler o çoğunluğa uymayan küçük kısım o sesi bastırıyordu. Ona Cas'e ihanet ettiğini söylüyordu. Yine de Dean bir şekilde o sesi defediyordu. Hem... Cas önceki ayrılıklarını iyi atlatmıştı değil mi? Lanet olsun; ikisinde de Meg'e koşmuştu hemen, ayrılmalarını bekliyormuş gibi. Dean, Cas'in gene aynısını yapacağından emindi. Lee artık eskisi kadar haber vermiyordu. Belki de Cas gerçekten Meg'e döndüğü içindir diye düşündü Dean.
Cassie Dean'in ensesindeki saçlarını okşayıp "Hey, iyi misin? Yüzün düştü." dedi endişeyle. Dean Cassie'nin tam karşısında arabasıyla kendisi arasında olduğunu fark etti. Belki de şu anki kız arkadaşının kollarının arası muhtemelen hala aşık olduğu eski kocasını düşünmek için iyi bir yer değildi.
***
Seattle'a yerleşmişlerdi. Dean istemsizce bu şehrin her yerinden duyulan deniz kokusunu içine çekince Cas'le yaptıkları o küçük kaçamağı düşünmeden edemiyordu. Sabahlara kadar soluksuzca seviştiklerini, sabahın köründe çıplak bir şekilde yüzdüklerini, Dean'in Cas'in zoruyla hayatında ilk defa karidesli bir şey yemesi ve sonra bayılıp üç tabak daha söyleyip Cas'i pişman etmesini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğim
FanfictionUYARIM: Papatyam adlı kitabı okumadan bunu okumayın lütfen! ******* "Hoşçakal" dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin Ama ona dokunduğumda seni aldattığımı hissediyorum Yeni birini bulursam daha iyi olacağımı düşündüm Ama ona dokunduğumda seni ald...