0.9 // Platonik

110 16 7
                                    

Belki de kardeşimin olduğu bir dairede sevgilimle sevişmemeliydim. Ama... ne yapabilirdim ki? Sevgilim fazla ateşliydi.

(Şimdi siz deliler için ilk seksimizi detaylarıyla anlatırdım ama gerek yok. Konumuza dönelim hemen.)

Duvardaki saate baktım. Sekize geliyordu. Somurtarak, kollarını bana sarmış hala uyuyan sevgilime baktım. Saçları saçma bir şekilde dağılmıştı. Çıplak göğsü yavaş ve sakin bir şekilde hareket ediyordu. Şimdi ben bu güzelliği bırakıp işe mi gidecektim yani?

Ama... şu an kalksam, duş alıp hemen giyinsem anca yetişirdim zaten. Sam'in kollarının arasından zar zor çıkıp alnını öptüm ve Sam'in odasındaki banyoya girdim. Hızlı bir şekilde duş alırken şarkı mırıldanıyordum.

Çıktığımda belime Sam'in havlusunu sardım, saçlarımı kurulayıp aynada kendime baktım. Saçlarımı geriye attım ve kendime göz kırpıp "Bugün de çok ateşlisin bakıyorum." dedim.

Sam'in yanına dönüp üzerimi giyindim ve sevgilim uyandığında burada olamayacağım için ona not yazmaya karar verdim. Post-it'lerden birini çıkarttım ve üzerine yazımı yazıp çalar saatin üzerine yapıştırdım.

Günaydın sevgilim!
Uyandığında burada olmayacağım özür dilerim. Ha bir de iki üç gün boyunca kalçanda olacak ağrı için de özür dilerim. Ama sert isteyen sendin. ;)
                                        ~Gabe

Gülümsedim ve yavaşça kapıyı çekip çıktım. Beni odadan çıkarken görenler söylenseler de bir şey olmazdı çünkü çoğu kardeşimi görmeye geldiğimi falan sanıyordu.

Yurdun bahçesinden geçip arabama vardığımda çalan telefonumla ofladım. Asistanım arıyordu. Güler yüzle açıp arabama bindim. "Dünyanın bir en iyi asistanı bugün nasıllarmış bakalım?"

Anael güldü ve "Günaydın Bay Shurley. Saat ikideki toplantınız karşı taraf tarafından iptal edildi. Programın süresi için yapılan toplantı bir saat sonra ve... en kötüsü, Americano kalmamış efendim o yüzden kahvenizi hazırlayamam doğal olarak. Size Starbucks'tan başka bir şey almamı ister misiniz?" dedi.

Yolda ilerlerken "Ha? Şey al o zaman... hmm. Blackberry Green Tea. Öyle bir şeydi işte." dedim. Anael hemen "Tamam efendim hemen alıyorum." dedi ve telefonu kapattı. Bu kıza bayılıyordum. Bir insanın çalışabileceği en iyi asistandı. Lucifer ara sıra benden onu çalmak istediği söylüyordu ama bana kalmadan Micheal'ın çektiği bir el hareketi onu susturuyordu.

İnsanları sollaya sollaya geçtiğim yol bittiğinde iş yerine gelmiştim. Odama varana kadar gördüğüm herkese selam verdim. Burada bir popülerliğimiz var hani. Yanlarından geçerken kıkırdayan stajyer grubu da buna dahildi tabi ki de.

***

Anael toplantı notları hakkında konuşurken kalemimi üst dudağımla burnumun arasına sıkıştırmaya çalışıyordum. Kapı çalınınca kalem de düşmüştü. Onu almak için eğildiğimde kapı da açılmıştı.

Duyduğum sesle tamamen masamın altına girdim. Victoria buradaydı. Bu manyağın beni nasıl bulduğunu sorgulamayacağım bile. Victoria, masamla Anael'in arasına girip bana arkasını döndü ve "Gabriel nerede?" dedi. Anael tiksinmiş bir şekilde ona bakıyordu.

Başımı biraz çıkartıp Anael'e kaş göz yaptım. Ellerimi de deli gibi sallıyordum. Anael bana bir göz atıp bir profesyonel gibi "Bay Shurley... onu şu an göremezsiniz." dedi. Gülümsedim ve Anael'e zam yapmayı not ettim kendime.

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin