2.5.1 // Hayatın Anlamı

94 9 27
                                    

30 Mayıs

Castiel yıllardır bu kadar sakin hissetmemişti. Hiçbir şeyi umursamıyordu artık. Tamam gece bastırınca kendini tutamıyordu ama sabahları çok sakindi. Pek konuşmadan sadece Zeus'la ilgileniyor ya da uzun bisiklet sürüşlerine çıkıyordu. Gidebileceği yerler belliydi. Shurleylerin yazlıklarına gelmişlerdi. Orası da küçük tatlı bir yerleşkedeydi. İki gündür buradalardı.

Güneş uyandırmak için Cas'in odasına girdiğinde çocuğu uyanık halde buldu. Hala ona yaptıkları yüzünden kızgındı ama bu haldeyken ona kızamıyordu. Güneş Cas'in yanına oturup "Cassie? Günaydın. Kahvaltı hazır bir tanem." dedi. Cas başını kaldırıp "Bugün annemin mezarına gitmek istiyorum Güneş." dedi. Güneş bu ani cümleyle afallasa da başını salladı. "Sen nasıl istersen bebekim."

***

Mezarlığa geldiklerinde ikizler biraz uzaklaşıp anne oğula biraz mahremiyet verdiler. Cas normal bir şekilde oturmaktansa adeta mezarın yanına yıkıldı. Mezar taşına uzun bir süre bakıp gözlerinin dolmasını umursamamaya çalıştı. "Selam." diyebildi sadece. Neyi nasıl anlatacağını bilmiyordu ki. Ya annesi ona kızarsa?

"Dean'i hatırlıyor musun anne? Sevgilim, papatyam. Sana demiştim ki bir gün, belki benim için ikinci bir aşk yoktur diye. Varmış, varmış anne. Ama dediğin gibi bir şey değilmiş onu anladım. Her zaman yanında olacak demiştin. Beni yanında istemiyor artık anne. Ve ben, aklım, kalbim karman çorman. Ne istediğimi bilmiyorum. Bir yanım diyor ki git Dean'in kapısına, yalvar yakar seni geri alması için. Ne derse yap, kulu kölesi ol. Ama bir yanım da diyor ki, bırakma Meg'in peşini. O da seni seviyor, sadece korkuyor. Ama anne sen dememiş miydin aşkta korkuya yer yoktur diye. Olmamalı. İnsan korkmamalı sevmekten. Bunu söylemekten ya da... Meg neden böyle yapıyor? Ya gerçekten hiç sevmiyor, ya da gereğinden fazla seviyor. İkisi de doğru değil, değil mi? Anne ben ne yapacağım? Hata üstüne hata yapmaktan sıkıldım. Sevdiğim herkes gidiyor benden. Kimse kalmadı. Ben..."

Cas mezar taşına bakakaldı ve neşesizce güldü. "Yine yaptım değil mi? Yine gelip seni dertlerimle boğdum. Özür dilerim. Ben... güzel şeylerden bahsedelim. Anna, evleniyor. İnanabiliyor musun? Ben inanamıyorum çünkü. Kimse o kadar salak olamaz. Ama Benny o kadar salak işte. Heh. Ben de sağdıçı olmamı istedi. Tabi Dean de var. Garip olacak. Hem de çok. Aslında bunu bizi barıştırmak için yaptığından şüpheleniyorum. Sence barışır mıyız? Onca şeyden sonra? Bir daha ona papatyam diyebilir miyim? Ben... tamam susuyorum. Ne Dean ne de Meg var bugün. Başka nelerden konuşsak? Hmmm. Heh. Seneye o çok sevdiğim kitap serisinin dizisi çıkacakmış. Oyuncular seçilmiş bile. Harika olacak! Meg'le çıktığı gibi izleriz diyorduk- Neden böyle yapıyorum ki?! Agh! Söylemeden duramıyorum ki. Çok saçma."

Meleklerin durduğu yere baktım. Benimle ilgileniyorlardı iki gündür. Onlara borçlanmıştım. Gene... "Melekler burada. Yazlıkta kalıyoruz şimdilik. Ama Amerika'da da normalde Sam'le kalıyordum ya. Artık eski evimizde kalıyorum. Bana eski güzel günleri hatırlatıyor. Ne diyordum? Melekler... İstersen onlarla da konuş. Ama beni gene şikayet ederlerse ne yapacağını biliyorsun. İnanma." Zevksizce güldüm. "Evdeki hortumla yoldan geçen arabaları ıslattığımız gün Melek'in beni ve Güneş'i sana şikayet ettiği gün gibi. O arabalar o güneşli günde yağmura tutulmuştu o kadar. Tek bir taraflarından... Gördün mü? Hala gayet mantıklı."

Kalkıp mezar taşına dudaklarımı bastırdım ve "Son bir yaramazlığıma şahit olacaksın. Özür dilerim. Seni seviyorum." dedim. Yüzüme karşı sert bir rüzgar eserken kızların yanına vardım. "Kızlar bir de siz annemle konuşun isterseniz." Melek başını salladı. "Yaptıklarını anlatmayacağımı mı sandın?" Güneş de Melek'i takip etmeden önce bana baktı ve boynuma sarılıp "Kendine gelir gelmez iyi bir azar yiyeceksin Shurley." dedi. Ben de onun beline sarılıp "Yeter ki senden gelsin bebekim." dedim. Güneş de yanımdan ayrılınca ikisinin de bana bakmadığı en doğru anı kollayıp kaçtım. Evet kaçtım. Mezarlıktan çıkıp bir taksi durdurmuştum. Adam bana bakmadan "Nereye?" diyince gülümsedim hafifçe. "Alsancak iskeleye at sen beni ağabey."

MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin