Bu adam salak. Açık ve net söylüyorum salak. Yazdığı notu hatırlayınca güldüm.
Dersten çıkmıştım. Gabe gelmiş olmalıydı. Beni hep Rick'in orada beklerdi. Charlie koluma girip "Hey. Selam sürtük. Sevgilinin yanına mı?" dedi. Başımı salladım. Charlie heyecanla "Tamam. Ben de yeni bir çıtır buldum. Kadın efso. Esmer bir şey." dedi.
Gözlerimi devirdim. "Dory'den ayrılmak sana yaramadı. Her hafta başka bir kadınla olursan işimiz iş demektir Char." Charlie omzuma yumruk atıp "Kapa çeneni Sammy. O esmeri görsen senin de ağzının suyu akardı." dedi ve beni bir anda durdurdu.
Ki bu çok zor bir şeydi. Onun neredeyse iki katıydım. Charlie zıplayıp boyuma yetişmeye çalıştı ve "Orada işte, orada! Lan, Gabriel'e bayılıyorum. Bütün güzel hatunları tanıyor." dedi. Kaşlarımı çatıp oraya baktım.
Gabriel bir masaya oturmuştu. O Victoria denilen kız hayran hayran ona bakıyordu. Gabriel ise yanındaki esmer bir kadınla konuşup gülüşüyordu. Ara sıra konuşmalarına katılan Cas'in saçları o esmer kadın tarafından karıştırılıyordu. Bir de Ariel'le Meg birbirlerine kötü bakışlar atıyorlardı.
Meg'le Ariel'in kavgasını herkes öğrenmişti. Ben dahil. Aslında üzülüyordum. Ağabeyim de verseydi keşke o kızıla ağzının payını. Ama... Meg'de iyi iş çıkartmıştı anlaşılan.
Charlie beni sarsıp kendime getirdi ve "Sam. Sana dediğim esmer çıtır bu. Sevgilinin içine düşen hani. Hadi sen Gabriel'i al ben de onu." dedi. Başımı salladım.
Masaya vardığımızda beni ilk fark eden vebana ilk selam veren Cas olmuştu. Gülümseyip "Selam Cas." dedim. Gabriel sesimi duyunca bana baktı ve "Sam. Ben de nerede kaldığını merak etmeye başlamıştım." dedi.
Victoria ile esmer kadına baktım. Sevgilimin yanlarına kurulmuşlardı. Gabriel durumu anlayıp kalktı ve Meg'in yanına gitti. Ben de mutlulukla onun yanına oturmuştum. Charlie de fırsattan istifade o esmerin yanına gitmişti.
Gabriel gerginliği azaltabilmek için "Hah. Bir tek Rowena eksik. Tüm kızıl takımı burada olurdu yoksa." dedi. Gülümsedim. "Evet ya. Bir ara onu ziyarete gitmeliyiz."
Bizim ilişkimize en çok arka çıkan kişi kesinlikle Rowena'ydı. Şimdi bu kadın üniversitede profesördü sen onu nasıl tanıdın derseniz diye anlatayım.
Bobby, Crowley'le evlenmişti. Evet, büyük olay (!) sanki hiçbirimiz Crowley'in Bobby'ye durmadan yaptığı ziyaretlerlerden anlamamışız gibi ilişkilerini açıklamışlardı bize. Sonra da bir ay sonra evlenmişlerdi. Rowena da Crowley'in annesi olduğu için ailedendi artık. İlk başta Gabriel'le flörtleştiğini zannediyordum. Sonra benimle flörtleşir gibi oldu ama şu an başka biriyle çıkıyor.
Gabriel bana eğilip nefesini boynuma üfledi ve "Rahat oturabiliyor musun bari?" dedi. Sertçe koluna vurdum. O ise gülüyordu. Esmer kadın bize bakıp "Tebrikler Gabriel. Bu kadarını beklemiyordum. Gerçekten sevgilim diyebileceğin birini bulman şaşırtıcı." diyince tek kaşımı kaldırıp "Anlamadım." dedim. Gabriel heyecanla "Sammy. Şu an karşımızda oturan kadın Kali, benim Londra'dan bir arkadaşım. Bayağı iyi arkadaşlardık." dedi. Kali gözlerini devirip "Benim eski kız arkadaşın olduğumu söyleyemeyecek kadar kılıbık mı oldun Gabriel?" dedi.
Castiel bunun üzerine eliyle ağzını kapattı ve gülmesini bastırmaya çalıştı. Kali ciddiyetle başını salladı ve "Ciddiyim ama. Hadi Gabriel her zaman rahattı. Ya Castiel?" dedi. Ariel başını sallayıp "Kesinlikle katılıyorum. Londra'daki çocukla alakası yok. Amerika ona yaramamış." dedi. Cas gözlerini devirip "Londra'daki beni hiç özlemedim açıkçası." dedi.
Kali ona gülümsedi. Ardından Gabriel'e dönüp "Anna ve Balthazar da çok değiştiler mi? Gerçekten, onlar nerede?" dedi. Gabriel "Ohoo. Onlar mezun oldular bile. Balthie sevgilisiyle Fransa'da, Anna da evleniyor." dedi. Kali başını sallayıp "Anna'yı alan adama üzüldüm şimdi." diyince kendimi tutamayıp kıkırdadım. Cas de bana katılmıştı. Eh, Benny'den pek haz etmiyordum.
Gabriel'e dönüp başımı omzuna koydum ve "Caaaaas." dedim. Cas başını eğip bana baktı ve "Ne var?" dedi. Omzumu silkip "Sınavlar başlamadan maraton mu yapsaydık?" dedim. Cas gülümseyip "Bana uyar. Marvel mı yoksa Star Wars mu?" dedi.
Her sene sınavlar tam başlamadan film maratonu yapıyorduk, ağabeylerimiz olmadan. Ara sıra bazı sahnelerin sesini kısıp karakterleri biz konuşturuyorduk. Ve her seferinde daha da eğleniyorduk. en son Civil War'da Iron Man ve Captain America teke tek dövüşürken Tony, giden Steve'e bakıp "Senden boşanıyorum lanet olası. Başka bir sarışın bulacağım. Sen de eski sevgilinle takıl." demişti. Steve de "Tony, bok ye. Bucky benim tek aşkım tmm mı?" demiş ve gitmişti.
Charlie heyecanla "Bu seferki maratona ben de katılabilir miyim?" dedi. Cas sesini kalınlaştırarak "Hayır Charlie. Biz o maratonda çok erkeksi şeyler yapıyoruz." dedi. Ben de onu taklit ederek "Evet. Mesela Dr. Doofenshmirt ile Ornitorenk Perry'nin en iyi ikili olduğunun kanıtlarını topluyoruz." dedim. Masadaki herkes gülmüştü.
Cas oyuna devam ederken "Ya da Adrien Agreste'nin ne kadar salak olduğunu konuşuyoruz." dedi. Masadaki herkes onu onaylamıştı. Ariel sinirle "Ya maskeyi çıkartınca o kız işte! Nasıl anlamaz ki?" derken Victoria ellerini saçlarına daldırıp "Bir de o Lila denilen sürtük yok mu? Öldürmek istiyorum onu." dedi. Gabriel ve Kali anlamayarak birbirlerine bakıyorlardı. İkisi de izlemiyordu çünkü diziyi.
Castiel gülerek "Ama en güzel salaklığı Marinette'i görmeyip o Kagami'yle birlikte olması. Agh. Salak herif." dedi. Meg gözlerini devirip kahvesine devam ederken Kali tek kaşını kaldırdı ve "Demek ki ona aşık olan biri kıza arkadaşım diyip başka biriyle çıkıyor ha? Garip. Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım." dedi.
Rahatsızca yerimde kıpırdandım. Ben de yapmıştım aynısını. Göz ucuyla Cas'e baktığımda garip bir şekilde Meg'e baktığını gördüm. Beni fark edince gözlerini kaçırdı. Konuşma boyunca da sessiz kaldı.
Meg kahvesini bitirince dizlerine vurup "Oki doki loki. Ben kaçıyorum. Derslerim bitti zaten." diyince Cas ayaklanıp "Bırakayım seni bari." dedi. "Hem Zeus'u da görürüm. Özlemişim çocuğumu." Meg gülüp "Senin o çocuğun olacak kedi var ya. Delinin teki." dedi.
Onlar konuşarak uzaklaşırken endişeyle onlara baktım. Gabriel de onlara bakarken sessizce "Bize ne kadar benziyorlar değil mi?" dedi. Başımı salladım. "Evet. Evet benziyorlar. Arada Dean olmasa... bu işin sonunda kırılacak olan ağabeyim olsa... birlikte olmalarını isterdim."
Gabriel şaşkınlıkla bana baktı. Aslında ben bile şaşırmıştım kendime. Meg ve Cas? Bilmiyorum. Dean'in Cas'e, Cas'in de Dean'e nasıl baktığını en iyi ben biliyordum. Ama kavgalarıyla uyuşmazlıklarını da en iyi ben biliyorum.
Cas'in içten içe duygusal olduğunu ve Dean'in söylediği her şeye alınabildiğini, Dean'in de fazla umursamaz gibi gözükmeye çalışırken gerçekten insanları kırabildiğini biliyordum. İlişkilerinin bu kadar sürmesi bile mucizeydi. Aşk bunun gibi bir şeydi herhalde.
'Ola!
Nasılsınız bakalım? Keyifler yerinde mi? Umarım iyidir. Bu bölüm Destielcilerin canını sıktı. Farkındayım ama özür dilemeyeceğim. Ta ilk bölümde dedim bu bir Destiel hikayesi değil diye. Her neyse. Öbür bölümden itibaren olaylara girmeye ve Cas'in kafasıyla kalbini allak bullak etmeye başlayacağım. Meg'e, Castiel'e ya da herhangi birine tek bir hakaret içerikli söz kullanmanızı istemiyorum arkadaşlar. Lütfen.
•Bölümde en sevdiğiniz kısım?
•Sizce Dean ve Cas'in hala birlikte olması aşk mı yoksa başka bir şey mi?
•Sam'in itirafını ve gözlemlerini nasıl buluyorsunuz?
Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğim
FanfictionUYARIM: Papatyam adlı kitabı okumadan bunu okumayın lütfen! ******* "Hoşçakal" dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin Ama ona dokunduğumda seni aldattığımı hissediyorum Yeni birini bulursam daha iyi olacağımı düşündüm Ama ona dokunduğumda seni ald...