Ekim 2024
Cas o sabahı çok net hatırlıyordu hala. O rahatsız hastane yatağında kocası olmadan uyanışını, her zamanki gibi kalkıp kahvaltı etmeden ağabeyinin yanına gidişini ve onun uyandığını görüşünü... En son sanırım o zaman gerçekten mutlu hissetmişti. Daha sonra Gabriel'in merakla ve telaşla nişanlısını soruşunu, Meg'in gözlerini kaçırmasını, Cas'in de hemen 'Ben getiririm onu sana şimdi' diyişini... Ama Sam'in odasına gidince onu bulamayışını, Dean'i arayışını, o telefonun sonsuza kadarmış gibi hissettiren çalma seslerini, odasına dönünce yatağın yanındaki notu fark edişini, Dean'in el yazısını...
Özür dilerim ama gitmek zorundayız, seni seviyorum meleğim.
Bu kadar basit iki cümleyle gitmişti Dean. Onu burada yalnız bırakıp gitmişti. Hem kendini hem de en yakın arkadaşını alıp gitmişti. Cas uzun bir süre gelmeyince onu aramaya giden Benny olmuştu. Cas'i bulduğunda mavi gözlü ağlıyordu sessizce. Hareket bile etmeden sadece gözlerinden yaşların akmasına izin veriyordu. Benny notu okuyunca o da Cas'in yanına çöktü. O da en takın arkadaşını kaybetmişti. Oysa anlaşmaları vardı. Benny'nin bir kızı olunca Dean'in oğlunu onun kızına alacaktı. Dünür olacaklardı.
Benny kolunu Cas'in omzuna doladı ve adamı kendine çekti. Cas ağlamaya Benny'ye yaslanarak devam ederken Benny buna neden olan şeyi bulmaya çalışıyordu. İkisi de mahvolmuş bir şekilde o yatakta oturmaya devam ederken Meg onları bulmuştu. Notta ne yazdığına bakmasına gerek yoktu, tahmin edebiliyordu. Benny Meg'in geldiğini görünce Cas'i daha da kendine çekti. Dean geri dönecekti. Benny kesinlikle konuşulmasa da Dean'in giderken ona emanet ettiği Cas'i başka gözlerden koruyacaktı.
Meg başını yana eğdi ve yavaşça gülümsedi, acı akıyordu yüzünden. Lanet Winchester'ın omzuna yüklediği yükten nefret ediyordu. Hayır, buna zorundaymış gibi hissetmekten nefret ediyordu esas. Cas'e bakmaktan asla gocunmamıştı. Cas gelen Meg'e baktı ve titreyen sesiyle sanki söylerse gerçek olacakmış gibi korkarak konuştu. "Dean... gitmiş."
***
Meg yaptığı tatlı ve yemeği Cas'in hala kaldığı apartman dairesine getirmişti. İçeriden gürültüler yükseldiğini duyunca hemen kapıyı açtı ve yemekleri mutfağa bırakıp ses koştu. Cas yatak odasındaydı. Oda tamamen dağılmıştı. Yastıklar ve giysiler yerlerdeydi, daha fazla giysi de Cas sayesinde yeri boyluyordu. Meg dikkatle bakınca Cas'in giysilere yere atmadan önce burnuna götürdüğünü fark etti. Yavaşça ona yaklaştı ve "Cas? Sorun ne?" dedi. Cas ona dönüp onu bir anda yanında görmesiyle şaşırarak "Ben..." dedi ve elindekini gösterdi. Kızın burnuna tutarak "Bak, gitmiş. Giysilerimin üstünde ne kadar kokusu kaldıysa gitmiş Meg. Kokusu gitmiş. Ben, olmuyor. Kaç gecedir uyuyamıyorum. Artık evimdeki hiçbir şey onun gibi kokmuyor. Kokmuyor. Kokusu da gitti, gitti, gitti, beni bırakıp gitti, tamamen gitti artık. Ona dair bir şey kalmadı ki evimde. Her şeyini almış. Yok artık hiçbir şey." dedi nefes bile almadan. Ardından elindeki tişörtü yere attı ve dolabını karıştırmaya devam etti.
Meg içten içe Cas'i bu duruma soktuğu için Dean'e küfrederken ağlamamak için kendini tuttu. Cas'i daha önce bu kadar yıkılmış görmemişti. Cas bir anda Meg'e baktı ve elinde tuttuğu şeyi gösterdi. "Keman. Kemanımı çalmamı istemişti. O yüzden değil mi? Hala bana kırgın olduğu için? Bak şöyle yapalım. Ben onun için çalayım, sen de videomu çek. Belki döner? Ha?" Meg bir şey demeden Cas'e bakmayı sürdürdü. Cas titrekçe nefesini verdi ve "Evet. Evet haklısın. Aptalca. Ben... sence ne yapmalıyım onu döndürmek için? Çocuk! En son o yüzden kavga etmiştik. Tamam, tamam çocuk olmasın. O dönecekse ömrüm boyunca çocuktan bahsetmem." dedi. Meg Cas'in kollarını tuttu ve yatağa oturttu mavi gözlüyü. "Cas, canım benim. Soluklan bi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğim
FanficUYARIM: Papatyam adlı kitabı okumadan bunu okumayın lütfen! ******* "Hoşçakal" dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin Ama ona dokunduğumda seni aldattığımı hissediyorum Yeni birini bulursam daha iyi olacağımı düşündüm Ama ona dokunduğumda seni ald...