Castiel'den
Yurda vardığımda odama girmeden Gadreel'ın odasına ilerledim. Herifin evi vardı ama çok uzakta olduğundan burada kalıyordu. İşime de gelmiyor değildi. Böyle durumlarda konuşabileceğim biri oluyordu.
Kapıyı çaldım. Gadreel'ın gelmesi uzun sürmüştü. Nefes nefese üzerinde tişört olmadan sadece eşofman altıyla terli bir şekilde açınca kapıyı "Eww. Yanlış zaman mı?" dedim. Gadreel saçlarını geriye atıp "Yok ya. Ne oldu? Gece gece geldin?" dedi. Ayak üstü kovuluyordum.
Kendi derdimden uzaklaşmak için "Hayırdır lan kız mı attın eve? Terbiyesiz zinakar. Kimi attın?" dedim ve odanın içine bakmaya çalıştım. Gadreel beni durduramadan Melek sadece Gadreel'ın tişörtünün içinde ortaya çıktı. Saçlarını örüyordu. Kaşlarını çatıp "Cas?" dedi.
İki adım geri atıp ellerimi kaldırdım. "Woah! Yo, hayır. Siz... hayır. Siktir." Melek gözlerini devirdi ve yanıma gelip kafama vurdu. "Hayvanlık etme." Şaşkınlıkla "Ben mi hayvanlık ediyorum? On beş yıldır arkadaşız biz! On beş! Sevgilin olduğunu ne zaman söyleyecektin?" dedim. Gadreel araya girip "Abi, çok yeniydi. Biraz bize özel kalsın istedik." dedi.
"Özel kalsın istediniz? Ben size her şeyimi anlatıyorum. En pislik olduğum anlara kadar her bokumu biliyorsunuz ama beni sizin adınıza mutlu edecek bir şeyi bana söylemiyorsunuz öyle mi?" dedim sinirle. Melek alt dudağını büküp "Cassie-Cas... Sence şu an konumuz bu mu? Gecenin bu saatinde bir sebepten ötürü gelmişsin işte en yakın arkadaşına. Randevuyla ilgiliyse... özür dileriz ama yapmalıydık." dedi. Gözlerimi kaçırıp tek omzumu silktim. "Yok. Umm... randevu çok güzeldi. Hayatımın en güzel gecesiydi. Yani yarım saate kadar öyleydi."
Melek elimi tutup beni koltuğa oturttu ve sevgilisiyle birlikte iki yanıma oturdu. Gadreel oturmadan önce ışığı açmıştı ki bu da yüzümdeki yaranın belli olmasını sağlamıştı. Melek endişeyle yanaklarımı tutup alnıma düşen saçları çekti ve "Cas! Sana ne oldu böyle bebekim?" dedi.
Ellerini yüzümden çekip "Bir şeyim yok." dedim. Gadreel alnımdaki morluğa bakıp kaşlarını çattı ve "Cas. Sana bir şey soracağım. Dürüstçe cevap ver. Meg'den dayak mı yedin?" dedi. Onu ittirip "Hayır lan. Ben... Meg'le harika bir randevu geçirdik. Mükemmeldi. Her şey... Teşekkürler bu arada. Ama... biz ayrılırken Dean Sam'in telefonundan aradı. Açtım. Konuşmayı Meg'de duydu. Bir şey demeden gitti işte. Ben de biraz sinirlenip kafamı direksiyonuma vurmuş olabilirim, birkaç kez." dedim.
Melek kolumu okşayıp omzuma destek olurcasına vurdu ve "Tahmin edeyim Dean sarhoştu. Öyle aradı değil mi?" dedi. Başımı salladım. Gadreel "Üzgünüm abi ama Dean'le konuşmalısın belki de. Şu arkadaş kalma olayını iyi karşıladığını düşünmüyorum." dedi. "Beş yıldır birliktesiniz. Bu konuşmayı en azından ona borçlusun."
***
Dean'den
Birkaç saat önce
Dudaklarımı büzüp Sam'i beklemeye devam ettim. Beni tutmuş bir yerlere sürüklüyordu bu akşam. Biliyordu çünkü. Eğer beni başı boş bırakırsa meleğimle randevuya çıkan sürtüğü bulur iyice döverdim. Sam de iyi bir kardeş ve iyi bir arkadaş olarak bunu engelliyordu. Aferin ona.
Arabama yaslanıp yurdun önünde beklemeye devam ederken yurdun otoparkından çıkan arabanın farları gözümü almıştı. Gözlerim alışınca arabanın sahibini de görebilmiştim. Meleğim gözümün önünde başka biriyle buluşmaya gidiyordu. Heyecanlı gibiydi. Araba ilerleyip gittiğinde bile bakmaya devam ettim. Ne olurdu şimdi binsem bebeğime de takip etsem onu? Ne kaybederdim? İçimden bir ses Cas'in saygısını ve güvenini kaybedeceğimi söyledi. Haklıydı da. Arkadaş kalalım demişti, ben de kabul etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meleğim
FanfictionUYARIM: Papatyam adlı kitabı okumadan bunu okumayın lütfen! ******* "Hoşçakal" dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin Ama ona dokunduğumda seni aldattığımı hissediyorum Yeni birini bulursam daha iyi olacağımı düşündüm Ama ona dokunduğumda seni ald...