6

16.7K 1.3K 716
                                    

İyi okumalar

                          🐿🐇

"HEMEN GÖREVLİLERİ ÇAĞIRIN!"

Ortam kaos gibiydi. İçeriye giren iki tane doktor, Jungkook'a uyuşturucu iğne yaparken, başka bir hemşire Rosé'nin sıkıca bağlanmış kollarını çözüyordu.

Jungkook, altında yatan adamın sıkıca boğazını sıkarken ne o uyuşturucu iğneler işe yarıyordu, ne de doktorların tutma çabası.

Rosé gördüğü şeylerle, durmaksızın ağlarken, hemşire kadın çoktan kollarını çözmüş ve ayağa kaldırmıştı.

İki görevli kapıdan içeriye girip yerde adamın son nefesini vermesini umursamayan Jungkook'u iki kolları ile kavradılar ve zor bela geri çektiler.

Hemşire ise göğsüne çektiği Rosé'yi sıkıca sarmıştı. Çilek kız hıçkırarak ağlıyordu ve canı yanıyordu. Hem fiziksel hemde duygusal.

Doktor bayılmıştı. Yüzü kan içindeydi ve çenesinden yere kanlar damlıyordu.

Jungkook'u da bayıltmışlardı. Bu da zar zor olan bir şeydi. Kaç kez iğne yaptıklarını bilmiyorlardı.

Hemşire kadın, Rosé ile birlikte arkasını döndü. Çilek kız korkuyordu ve görmesini istemiyordu.
Ama Rosé her şeyi görmüştü.
Gece rüyasına girecekti.

"Ağlama şşt. Geçti her şey geçti." Hemşire, Rosé'nin saçlarını okşarken sarı saçlarına bulanan, kırmızı sıvıyı gördü.

O doktor, Rosé'ye zarar vermişti.

"Rosé o sana bir şey yaptı mı?"diye  sordu hemşire.

Jungkook'u çoktan odadan çıkarmışlardı. Doktor ise hala yerde, boylu boyunca yatıyordu.

Rosé tek bir cümle söylemişti. "O-o beni öp-öpüyordu." Dudaklarından bir hıçkırık daha döküldü.

Koridordan geçip kendi odasına getirdi ve sandalyenin birine oturttu. Rosé ise hala ağlıyordu.
Korkuyordu, canı yanıyordu.

Hemşire hemen dolaptan çıkardığı ilk yardım çantasını açtı ve içinden çıkardığı beze tentürdiyot döktü ve Rosé'nin damarları belirginleşen boynuna eğildi.

Hemşire gördüğü diş izleri ile sertçe yutkunurken, yavaşça değdirdi elindeki bezi.

Rosé acı ile karışık bir hıçkırık daha bıraktığında,"A-acıyor." diye titredi.

Hemşire sakin ve yavaşça çilek kızın canını yakmak istemediğinden dokundurdu elindeki bezi.

Yarayı temizlediğinde, üzerine sargı bezi koyup bantladı.

Masanın üzerindeki malzemeleri topladı ve ilk yardım çantasının içine koyup aldığı yere koydu.

Rosé ise titreyen bedeni ile öylece yere bakıyordu. Ağlaması dursa da, yinede arada hıçkırıyor ve bedeni titriyordu.

Hemşire, Rosé'nin yanına oturdu ve yüzüne baktı. Kendini suçlu hissediyordu. Rosé'yi doktorun yanına o bırakmıştı ve şimdi olanlar ise çok kötüydü.

"Rosé boynunu o adam mı yaptı?" Rosé iki dakikada unuttuğu şey tekrardan aklına gelince tekrardan ağlamaya başladı.

"O yaptı değil mi." Rosé kafasını salladı. Konuşmak istemiyordu. Belkide odasına gidip bütün bebeklerine sarılıp uyumak istiyordu.

"Peki ya Jungkook, o sana bir şey yaptı mı?" Rosé duyduğu sesle kafasını kaldırdı. O çocuğun adı Jungkook'muydu.

"O-o beni kurtardı." diye mırıldandı.

Hemşire kadın kafasını salladı ve karşısındaki yorgun kıza baktı. Ağlamasının verdiği ağırlık sanki uykusunu getirmişti.

"Uyumaya gidelim mi?" Çilek kız hızla kafasını salladığında,yine boynuna hafif bir ağrı girmişti ama sesini çıkarmadı.

Hemşire ayağa kalktı ve Rosé'nin küçük ellerini tuttu ve beraber odadan çıktılar. Rosé hala ürküyordu ve koridordan konuşma sesleri geliyordu. Muhtemelen olanlar ile ilgili konuşmaydı.

Herkesin odalarının olduğu yere geldiklerinde sesler yok olmuştu, ama sesleri duyan bir kaç kişi demir parmaklıklara tutunmuş bir şey öğrenmek için bekliyordu.

Hemşire ve Rosé'nin geldiğini görenler heyecanla el çırparken, Rosé hemşire kadına doğru sinmişti.

"Anne ne olmuş bize de söyle." Parmaklıkların ardından soran bir yaşlı kadın, hemşireye hitaben sormuştu.

"Bebeğim bir şey yok. Hadi sen yatağına yat. Ben birazdan gelip sana kitap okuyacağım." Yaşlı kadın mutlulukla el çırptı.

"Tamam anne, ama çabuk gel." Hemşire gülümsedi ve Rosé'nin kilitli kapısını açtı. Geceleri bütün yatakhanelerin kapısı kilitlenirdi. Ama sabah olduğunda hepsi açılırdı. Hastalar, hastanenin içinde dolanma, yemek yeme gibi şeyleri gerçekleştiriyorlardı

Odasına giren Rosé hemen yerdeki ayıcığını aldı. Zaten bebeği de o odada kalmıştı.

Hemşire kadının yardımı ile Rosé, pijamalarını giydi ve ayıcığı ile yatağa girdi ruhsuz hali ile.

"Sen uyuyuncaya kadar yanında kalacağım Rosié. Hadi uyu." Hemşire çilek kızın saçlarını okşadı ve gözlerini kapatmasını izledi.

Ama Rosé her şeyi duymuştu.

Koridordan geçen bir hemşire, başka bir hemşireye söylediği şeyi duymuştu.

"Jeon Jungkook'u siyah odaya alıyorlarmış."

Siyah oda felaket.

Arkadaşlar siyah oda dedimde, o da şey oluyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Arkadaşlar siyah oda dedimde, o da şey oluyor. Hani filmlerde oluyor ya. Böyle suçlu birine ceza vermek için 1 hafta böyle karanlık odada bekletirler.
Bu oda bu oda yani. Bu siyah oda şeysi Yeşil yol filminde vardı ordan esinlendim.

Zaten genellikle Amerikan filmlerinde oluyor. Aklıma oradan geldi.

Neyse oylarınızı bekliyorum.

Sizi seviyorum.♥️♥️

~miasy

Mad | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin