9

16.4K 1.3K 639
                                    

1k olmuşuz muah

🐿🐇

Uzun zamandan sonra ilk defa şiddetli bir yağmur yağıyordu havada. Güneş bulutların arkasına saklanmıştı. Onun yerine ise siyah yağmur bulutları vardı.
Hava karanlıktı. Gece çökmüştü. Güneş artık yoktu ve içine düşen ateş bütün vücudunu yakıyordu.

Uyuyamıyordu Rosé. Gecenin hele bilmem kaçıncı saati olduğu önemli değildi.
Gözleri demir çubuklarla kaplı pencereden dışarıya bakıyordu. Gözleri artık ağlamaktan şişmiş ve görmesini engellemişti.
Korkuyordu yine evet. Ama bu sefer korkusunu alan bebekleri bir işe yaramıyordu.
Bütün bebeklerini kucağına almayı denese de bunu başaramamıştı. Tek tek alsa da hala korkuyordu.

Sadece görmek istediği bir yüz vardı o kadar. Kana bulanmış elleri aklından silemiyordu.

Kurumuş yanakları artık yanıyordu cayır cayır. Kaç saattir ağlıyordu bilinmiyordu ki.
Gözleri her bir damlaya ihanet edip küçülmüş gözlerini sonuna kadar kapatmıştı.

Kafasını artık dik tutamamış ve oturduğu sandalyede uyuyakalmıştı.

▪️

Hemşire kadın, Rosé'nin odasına giderken biraz olsun endişeliydi. Şu zamanda kadar bir şey farketmişti ve bu cidden tehlikeliydi.
Rosé'nin aşağı kata Jungkook'un odasına gittiğini biliyordu ve geçen günlerde de Jungkook'u dışarıya çıkardıklarında Rosé'yi onun yanına giderken görmüştü. Odasına gelip Jungkook'u sorması da bir haberdi zaten.
Jungkook tehlikeliydi ve Rosé'yi o çocuktan uzak tutmalıydı. Hemde ne olursa olsun.
Zarar verebilirdi ve Min Hae bunu istemiyordu.
Zaten kendini suçlu hissediyordu ve Rosé'yi gözünün önünden ayırmak istemiyordu. Min Hae, Rosé'yi o doktora götürdüğünde beri çilek kızdan gözünü çekmiyordu. Rosé onun için önemliydi çünkü.

Odanın yanına yaklaştığında, kapıyı yavaşça açtı ses yapmamak için. İçeriye girdiğinde Rosé'yi uyuyor zannetse de, Rosé pencerenin önündeki sandalyeden dışarıyı izliyordu.
Solmuş gibiydi.

"Rosé uyanmışsın. Ama sen bu saatte hala uyuyor olurdun." Rosé ses vermeyince bir şey olduğunu anlayan hemşire yanına yaklaştı.

"Bir şey mi oldu Rosié. Neden ses vermiyorsun." Rosé kafasını aşağı yukarı salladı bir şey olduğunu belli etmek için.

"Rüyamda kan gördüm. Korktum." dedi duygulu çıkan sesi ile hala pencereden aynı noktaya bakarken.

Hemşire kaşlarını yukarıya kaldırdı
"Keşke korktuğunda yatağının yanındaki düğmeye bassaydın. Yanına gelirdim." Rosié kafasını kaldırdı ve uyuşmuş bacaklarına inat ayağa kalktığında, onu aşağıya çeken şeyle zar zor ayakta durmaya çalıştı.

"Jungkook'un avuçlarında kan vardı ama. O korktuğunda yanında oldunuz mu? Olmadınız!"

Hemşire kadının gözleri kocaman açılırken dünkü anılar aklında depreşmişti.
Dün karanlık odaya girdiklerinde yerde Jungkook'u kanlar içinde bulmuşlardı.
Yattığı yatağın ince demir kısmını eliyle kırıp kendi kollarına ve göğsüne ve boynuna bir sürü çizik atmıştı.
Avuçlarını da kesmişti.

"Rosé sen beni mi takip ettin!" Sesini yükseltmişti biraz. Onun bu görüntüleri görmemesi lazımdı.

Dahası zaten Jungkook'u tekrar hastaneye getirmişlerdi ve şuan hastane odalarındaydı. Siyah odaya alınca olacakları görmüş bu yüzden hastane yataklarında yatıyordu.

"Evet takip ettim ve siz Jungkook'a zarar verdiniz tamam mı!" Gözleri şimdiden dolmuştu çilek kızın.

"Rosié bak bu konuları ben sana sonra anlatacağım tamam mı? Jungkook'a biz zarar vermedik. Ama lütfen şimdi kahvaltı yapmaya gidelim hadi." Rosé akan gözyaşlarını sildi ve kafasını salladı. Hemşire onun bu haline dayanamadı ve Rosé'yi kendine çekip sarıldı.

Mad | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin