10

16K 1.3K 695
                                    

İyi okumalar.

🐿🐇

İki doktor gelip Rosé'yi çektiğinde kaşları çatık bir şekilde Jungkook'a baktı.

Dümdüz duruyordu ve sadece Rosé'yi çeken iki hemşireye bakıyordu.
Ama Rosé durmazdı. Rosé ona inanıyordu ve canını yakmazdı. Çünkü onun yanına gitmişti, çikolata vermişti. O bana zarar vermezdi diye düşünüyordu.
Sadece hemşirelerden korkmuştu biraz.

"Rosé bir daha onun yanına gitmeyeceksin."
Min Hae söylendiğinde, Rosé  gözleri ile Jungkook'un tekrardan gidişini izliyordu.

"Ama neden ya. Ben onunla arkadaş olmak istiyorum. Neden beni kısıtlıyorsunuz ya. Banane küstüm sana." Dudaklarını büzüp iki kolunu birbirine sardı. Yani çiçek oldu diyebiliriz.
Bu Rosé'nin küsme şekliydi.

Min Hae, çilek kızın bu halini mıncırma isteği ile dolup taşsa da, dudaklarını birbirine bastırdı ve Rosé'ye baktı.

Ona bir şeyler açıklaması lazımdı.
Tam ağzını açıp bir şeyler konuşacağı sırada, Rosé çoktan ayağa kalkmıştı.

"Rosé nereye?"

"Odama gideceğim. Oyuncaklarımla oynayacağım." Rosé, Min Hae'ye son bir bakış atıp hastanenin içine yürümeye başladı.
Odasına gitmiyordu ki.
Jungkook'a gidiyordu. Korkmaması için ona bir şeyler söyleyecekti.

Hastaneye girdiğinde koridorda öylece yürümeye başladı.
Jungkook siyah odada olamazdı. Çünkü o odaya giren çıkamıyordu ve bugün Jungkook dışarıya çıkmıştı.
Bu da demek oluyordu ki Jungkook o odadan çıkarılmıştı.

Rosé koridoru geçip erkek hastaların kaldığı yere ilerledi. Buraya bir kaç kere gelmişti. Hastanenin içinde yürürken arada gelirdi ve öyle keşfetmişti burayı.

Koridorda yürürken bir elinden sarkan sincabı neredeyse yere değecekti.
Ama umursamadı.

Yanından geçen hemşirelere fazla bakmadı. Çünkü nereye gittiğini soran oluyordu.

Erkeklerin olduğu bölüme geldiğinde, her odanın içine kafasını uzattı ve baktı.

Ama Jungkook yerine başka başka insanlar gördü. Jungkook hariç herkes vardı ama Jungkook yoktu.

"Off yok burada. Ama içeriye girmişti, gördüm." dedi kısık sesi ile. Oflayarak arkasını döndüğünde, karşısında Jungkook'u göreceğini düşünmemişti.

Korkuyla geriye sıçradığında elini kalbine götürdü.
"Korkuttun beni Jungkook." Jungkook çenesini sıktı ve Rosé'nin ince bileğini kavradı.
Çekiştirerek hemen iki oda yanındaki kendi odasına soktu.

Rosé'yi duvara doğru sürükledi ve sırtını duvara yasladı.
Ve üzerine doğru eğildi.

"Benimle sorunum ne! Neden ikide birde yanımda görüyorum seni."
Gözleri ateş saçıyordu adeta ve bir eli duvarın kenarındaydı.
Rosé ürktüğünü belli etmedi. Hem bu oda çok karanlıktı.

"Şey-"

"Dinliyorum seni!" İtaatkar bir şekilde söylendiğinde, Rosé duvara daha bir sindi. Zaten Jungkook dibindeydi.

"Ben seninle arkadaş olmak istiyorum. Sen zarar vermiyorsun." dedi kısık sesi ile. Elindeki oyuncak sincabını sıkıyordu.

Jungkook soğuk yüzü ile geriye gitti. Rosé rahatlasa da çok geçmeden üzerine tekrar eğildi.

"Zarar vermediğimi düşündüren ne?"
Rosé hemen aklına ilk gelen şeyi söyleyiverdi.

"Ben senin yanına geldiğimde bana zarar vermedin." dedi heyecanla. Jungkook kaşlarını çattı. "Hatta çikolatamı bile aldın."

Heyecanlanan Rosé, o gün ki olayları aklında tekrar canlandırdı.

"Ve sen iyi birisin." Rosé içinde oluşan kıpırtı ile Jungook'un kulağına yaklaştı ve fısıldadı.

"Eğer hemşireler sana iğne yapar diye korkuyorsan, korkma ben seni onlardan korurum Jungkook-ah."

Jungkook çatılan kaşları ile geriye gitti. Ne yapıyordu bu kız.

"Fazla sınır-." Jungkook'un sözü yarıda kesilmişti. Çünkü uzun boğazlı kazağının iki kolu dirseğine kadar açılınca Rosé gözlerini kocaman açtı.

"Jungkook-ah bunlar ne?" Kolunun ilk yarısı beyaz sargı ile sarılıyken, diğer yarısı ise simsiyah dövmeler ile kaplıydı.

"Jungkook-ah kolların neden böyle oldu. Ben üzülüyorum ama." Dudaklarını büzerek bandajlı kolun üstünde parmaklarını gezdirirken, Jungkook dikkatle onu izliyordu. Biraz şaşkındı çünkü.

Rosé aklına gelen şeyle Jungkook'a köpek yavrusu bakışı attı.

"Jungkook-ah ben bu yaraları güzelleştirebilirim, resim çizebilir miyim kollarına. Lütfen ne olur." Dudaklarını büzüp söylendiğinde, Jungkook öylece karşısındaki kıza bakıyordu.
Gözleri büzüşmüş dudaklarına bakarken içinde oluşan masum cennete engel olamadı. İçindeki bütün sinir sanki biranda uçup gitmişti. O bunu farketmişti sadece.

"Jungkook-ah lütfen. Hem bunlar çok kötü. Bende daha güzel boyama kalemleri var." Gözlerini kırpıştırdı ve gülümsedi.

"Şey aslında-." Jungkook'un sözünü kesen boynuna atlayan kollardı.

"Olley kabul ettin. Hadi benim odama gidelim. Sana çok güzel resimler çizeceğim." Jungkook olmayacağını söylemeye çalışsa da, soğuk avucunun içine giren sıcak avuçlar onu sürüklemişti.

Rosé, Jungkook'u renklendirecekti. İçine masum bir cennet kuracaktı. Kendi renkleri ile ona gökkuşağı yaratacaktı.

🐿🐇

Neyse diğer bölüm çok eğlenceli olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neyse diğer bölüm çok eğlenceli olacak.

Oylarınızı bekliyorum.

Sizi seviyorum.♡♡

~miasy

Mad | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin