12

16.3K 1.3K 1.2K
                                    

Öncelikle selam herkese.

Bu bölüm biraz Jungkook'un ağzından olan bir bölüm. Ve birkaç gerçeğin ortaya çıkacağı
bir bölüm.

Ve bu bölüm için çokça yorum istiyorum. Yorum yapmayı bıraktınız sonra benim yazasım gelmiyor. Düşüncelerinizi merak ediyorum.

Umarım yaparsınız.
Iyi okumalar.

🐿🐇

Rosé hastane bahçesine çıkmıştı ve bebeklerinden biri ile oynuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rosé hastane bahçesine çıkmıştı ve bebeklerinden biri ile oynuyordu. Bugün hava fazla güzeldi ve güneş çok güzeldi.
Elini güneşe uzattı ve gözlerine gelen ışıkla kendine gölge yaptı.

▪︎▪︎

Jungkook elinde oyuncakla hastane kapısının dışına çıktığında, önünden geçen bir hemşire Jungkook'un elindekine bakmıştı. Gördüğü şeyle gözleri kocaman olmuştu.
Haklıydı da. Kim hastanenin en delisinin elinde yumuşak bir oyuncak görürdü ki? Fazla saçma geliyordu insanlara.
Jungkook hemşireye sert bir bakış gönderdiğinde hemşire gözlerini kaçırarak yanından ayrıldı.
Sinirlerine hakim olamıyordu yine. Jungkook'a göre buradaki herkes fazla aptaldı.

Jungkook etrafa baktı o kızı arayarak. Fazla uzun sürmemişti çilek kızı bir bankta oturur vaziyette görmesi. Sarı saçları güneşte daha güzel parlıyordu. Bebek yüzünü güneşten saklamak için küçük ellerini kullanmıştı. Kucağında bebeklerinden biri vardı ve huzurluca gülümsüyordu. Jungkook'un gözünde masum ve küçük bir kız çocuğuydu. Saflığını kullanıp her şeyi yapabilirlerdi ona.

Jungkook elindeki oyuncağa baktı ve Rosé'nin yanına ilerledi.

▪︎▪︎

"Oyuncağını düşürmüşsün al." Rosé yüzüne gelen gölgelikle gözlerini açtı. Tanıdığı yüzü gördüğünde yüzünde bir gülümseme oldu.
Ona uzatılan şeyle hemencecik çekti aldı Rosé oyuncağını. Sincabını göğsüne çekti ve elleri ile sarmaladı.

"Ah seni çok özledim Roky. Bir daha yanımdan sakın ayrılma." Rosé sincabı ile konuşurken gülümsüyordu. Sincabını düşürdüğünü biliyordu ama o tarafa gitmesine izin vermemişlerdi.

Rosé ayağa kalktı ve Jungkook'a gülümsedi. "Çok teşekkür ederim Jungkook-ah. Roky çok korkar kaybolduğunda ama sen yanındaydın." İnce kollarını açmış ve Jungkook'un boynuna sarılmıştı. Parmak uçlarında uzanabildiği kadar uzanmıştı.

Jungkook'un elleri havada kalırken Rosé kafasını omzuna yatırmıştı.
Sarhoşluk vardır ya. Jungkook onu yaşıyordu şimdi. Başı dönüyordu, gözleri kararıyordu. Rosé ilk defa sarhoş etmişti Jungkook'u. Şarabını damlatmıştı Jungkook'un üzerine. Zehrine bir kez daha şeker gibi damlatmıştı.

Jungkook'u sarhoş eden Rosé'nin o güzel kokusuydu belkide. O uzun sarı saçlarını, Jungkook'un yüzüne sürterken, burnuna naif kokusu gelmişti.
Jungkook ilk defa biraz olsun huzurlu hissediyordu kendini. Sebebi ise Rosé'ydi. Cennetten fırlama kokusunu, Jungkook'un boynuna, tişörtüne ve saçlarına sürterken melekten farksızdı. Kanatsız masum bir melek. İyilik perisi, masum melek ve yaraya panzehir olan kız. Tek açıklaması bu oluyordu.
Jungkook yüzünü biraz daha Rosé'nin boynuna doğru yaklaştırdı. Tanrının cennetinde her zaman yer alacak bir kız.
Saçları yüzünde gezinip dans ederken, yumuşak dokusu Jungkook'u mayıştırmıştı.
İncecik bir boynu vardı. Pürüzsüz bir teni. Küçük burnu ve biraz tombul yanakları vardı. Dudakları pembenin en güzel tonuydu adeta. Dolgun ve pembe dudaklar.

İki dakikada aklında canlanmıştı Rosé'nin görüntüsü.

Uzun zaman sonra gözlerini huzurla kapatmıştı Jungkook. Dudakları hafifçe yukarıya kıvrılmıştı. Uzun zamandır gülümsemiyordu. Yanakları gülümsemenin etkisiyle kasılmıştı.

"Jungkook sen çok iyi birisin." Rosé, Jungkook'tan kollarını çektiğinde yutkunmuştu Jungkook.

Rosé,Jungkook'un dağılmış suratını görünce dudaklarını büzdü. "İyi misin Jungkook."

"İyiyim, gitmem lazım benim." diye geçiştirdi Jungkook. Arkasını dönüp hastaneye yürürken, etraftaki insanlar merakla onlara bakmıştı. En başından beri onları izlediklerine emindi.

▪︎▪︎

Jungkook boğuluyor gibiydi. Uzun parmaklı eller boğazını sıkarken nefessiz kalıyordu ve ölmek üzereydi neredeyse.

"Kookie ölmek için güzel bir gün ha." Kahkaha atan kadın dişlerini sıkarak Jungkook'un üzerinde bir ileri bir geri sürtünmüştü. Bacakları, Jungkook'un iki yanındaydı ve Jungkook'un ellerini bağlamıştı yatağa.

Jungkook akan gözyaşları ile çığlık atmak için dudaklarını açtığında kadının eli Jungkook'un ağzını kapatmıştı.

"Kendini fazla zorluyorsun bebeğim. Ama unuttuğun bir şey var Kookie. Sen bugün benimsin!"

Jungkook boğazındaki tek elle nefes alamazken, üzerindeki kadın kasıklarına doğru sürtünüyordu. Elleri iplere asıldığında kadın altındaki küçük bedende iğrenç ellerini gezdirdi.

"Bedenine aşığım Kookie. Bedenin benim için yaratılmış bir ödül. Ve ben ödülleri çok severim." Kadın bir kez daha kahkaha attığında Jungkook gözlerinin önüne gelen karaltı ile direnmeyi kesmişti.

Çünkü her şey koca bir kabustu.
Jungkook sıçrayarak uyandığında nefes alamamış ve öksürmüştü. Kendini zorlukla yataktan attığında tişörtü üzerine yapışmıştı. Saçları alnında iken, dolan gözleri ile ağlamaya başlamıştı.

Yerde sürünerek kapıya gittiğinde, kapıya yumruklarını geçirdi. "AÇIN KAPIYI!" Bütün sesiyle bağırdığında boğazındaki yumru fazla ses çıkarmamıştı.
Yumrukları güçsüzdü ve fazla ses çıkartmıyordu.

"Açın kapıyı!" Son bir kez daha yumruk geçirmişti güçsüzce. Yanakları yanıyordu, alnına terden dolayı saçları yapışmıştı.

Tekrardan sürünerek yatağına gittiğinde sırtını yerden yatağa dayadı. Bacaklarını kendine çektiğinde, dudaklarından ardı ardına bir sürü hıçkırık çıkmıştı.

Bedeni üşüyordu ve o bunu aldırmıyordu. Boş ve karanlık odada onun sessiz hıçkırıkları yankılanıyordu. Gözleri kararmıştı, canı yanıyordu.
Yığılmıştı soğuk zemine bedeni.

Jungkook'un kabusları geçmişin bir parçasıydı oysaki.

Jungkook'un kabusları geçmişin bir parçasıydı oysaki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sizi seviyorum.♡♡

~miasy

Mad | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin