35 Final

17.2K 997 2K
                                    

2 yıl sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2 yıl sonra

Yıl 2018. Bir sonbahar sabahı. Dışarısı hafif yağmurlu. Eguisheim köyü sislerle kaplı. Fransa.

2 Yıl. Koca bir 2 yılın ardından farklı bir Roséanne ile insanların karşısına çıkarken, gülümsememi yüzümden eksik etmiyor ve yürüdüğümüz yolda avuçlarım arasındaki küçük avuçları sıkıyordum. Farklı bir hayatım ve düzenim vardı.

18 Yaşında ailemi kaybederken asla yeni bir aileye sahip olacağımı düşünmemiştim. Gerçekten öyleydi. Belki aptal olduğumu düşündüğüm için öyleydi. Bir ailem olmayacak ve kimsenin beni sevmeyeceğini düşünmek ne kadar kötüydü öyle. Kulağıma fısıldayan eski benliğimi yok etmek ne kadar güzeldi öyle. İyileşmek ve bunun için çabalamak hayatımın en doğru kararı olmuştu.

Şimdi ise bir aileye sahiptim. Eski ailemden sonra bana aile şefkati veren Büyükannem ve Jungkook'tan sonra asla kaybetmek istemeyeceğim küçük oğlan Andre. Yakın zamanda 24. yaşım için doğum günümü kutlarken yanımda onlar olacaktı. Boynuma atlayıp sıra sıra yanağımı öpecek Andre ve sıkı sıkıya sarılacak ve hayatıma girdiği için şükrettiğim Büyükannem olacaktı.

İlk başta bu hayatı istemediğimi, Fransa'ya gelmek istemediğimi ne kadar söylemiş olsam da Jungkook için buraya gelmeyi kabul etmiştim.

Biz beraber gelecektik. Beraber uçağa binecektik ve uçaktan korkmayacaktım. Sıkıca bedenimi saracaktı ve her şeyin iyi olacağını bana söyleyecekti. Ama bunların hepsini kurduğum hayalden ibaret hale getirmiştim. Fransa'ya tek başıma gelmiş ve bir aileye sahip olmuştum.

Ama hep bir yanım eksik kalmaya devam etmişti. Kalbimdeki boşluğu kapatacak ne bir öpücük ne de bir sarılmaydı. Aile şefkati bile kalbimi kapatmayı önlememişti. Sadece birini görmek istiyor ve o boşluğunda yok olmasını istiyordum. Gözlerim onun bedenini seçsin saatlerce o olduğunu anladığımda onu izleyeyim istiyordum.

Aşık olduğum adam yanımda yokken bir zamandan sonra her şey anlamsız geliyordu. Ama bana söz verdiği gibi bende ona söz vermiştim.

Penceremin perdelerin çektiğimde karşıma çıkan görüntü ile gülümsemiştim. Dün geceden beri yağmur yağıyordu ve sabaha karşı durmuştu. Hava bulutluydu ve dağların ardı sislerle kaplıydı. Ormanın toprak kokusu camın arasındaki boşluklardan burnuma girmişti. Güzel bir sabahtı ve camı biraz aralayıp içeriye temiz hava girsin diye öyle bıraktım ve dönüp yatağımı topladım.

Odamdan çıktığımda koridordaki banyoya girdim ve yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Birbirine girmiş saçlarıma bakarken içimde oluşan gülme isteğini yok ettim ve kenarda duran tarak ile kızıl saçlarımı tarayıp düzelttim. Neyse ki şuan düzenli bir kız oluvermiştim.

Banyodan çıkar çıkmaz aşağı kattan gelen hafif müzik tınısı ile Büyükannenin uyandığını anlamıştım. Aşağıya inmeden önce direk olarak Andre'nin odasının önüne gelmiş ve uyuduğunu bildiğim için kapıyı yavaşça açmıştım ama aksine Andre'yi uyurken bulmamış yatağının üzerinde oyuncakları ile oynarken bulmuştum. Gülümseyip içeriye girdiğimde, geldiğimi yeni idrak etmiş ve kafasını kaldırmıştı. "Rosé! Rosé!" Yataktan atlayıp bana doğru koştuğunda onun hizasına doğru eğilmiş ve koltuk altlarından tutup kucağıma almıştım. Çabucak boynuma sarılmıştı.

Mad | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin